Lübnan’ın ‘Turkuvaz’ıdır o. Hiçbir patlama, onun sesini bastıramaz
Nouhad Wadie Haddad olarak doğdu ama kendisi bile unutmuş olmalı bu adı. Şimdi bilinen adıyla o kadar tanındı, sevildi ki herkese nasip olmaz böyle sevilmek. Şu son talihsiz patlama yüzünden adı bir kez daha acıyla gündeme gelen Lübnan’da onca farklı etnisiteye, dine, mezhebe bağlı insanların üzerinde anlaştıkları tek “değer” odur.
Mustafa K. ErdemolArap dünyasının bu “ulusal hazinesi” Beyrut’ta tek yatak odalı, başka kiracılarca da paylaşılan tek mutfağı olan bir evde dünyaya geldi, üç kardeşi gibi. Baba bir matbaada dizgici, ama onca yoksulluğuna rağmen çocuklarının eğitimi için para biriktirme çabasında bir babaydı.
İÇ SAVAŞTA HİÇ KONSER VERMEDİ
Küçük kızın komşunun radyosunda çalan şarkıları dinlemek için pencere kenarında oturduğunu hâlâ hatırlayanlar vardır mahalle arkadaşları arasında. Büyükannesiyle ormana odun kesmeye gittiklerinde, evde ekmek yaptığında, kardeşlerini uyuturken hep şarkı söylerdi. Okulun korosundayken 14 yaşındadır. Onu müziğin içine çekmek için özendiren Muhammed Flayfel, dönemin tanınmış bir müzisyenidir. Yoksul babası kızıa karşı çıkar. Hiç değilse liseyi bitirsin ister. Bu nedenle kızına Lübnan Radyosu’ndan gelen şarkıcılık teklifine direnir uzun süre. Neyse ki babayı dayı ikna eder. Tek bir şartı vardır babanın; radyoya yalnız gitmeyecek, erkek kardeşi hep yanında olacak.
Nouhad Wadie güzel bir isim olsa da bir ses sanatçısı için pek sıradandır. Önerilen adlar arasında Şehrazade’yi de beğenmiştir ama kendisini keşfedip müzik dünyasına kazandıran Halim el Rumi’nin de zorlamasıyla Arapça’da “turkuvaz” anlamına gelen Feyruz’u seçer. Meslektaşı da olan eşi Assi Rahbani ile radyoda tanışır. 23 Ocak 1955’te evlenirler, dört çocukları olur. Rahbani, artık çoğunlukla Feyruz için besteler yapmaktadır. Bunlardan İthab adlı şarkı fırtınalar estirir tüm Arap dünyasında.
Arap dünyasının Ümmü Gülsüm’le birlikte en büyüklerindendir Feyruz. Aslında ortaya çıkışıyla, başta Gülsüm olmak üzere Arap dünyasına egemen olan Mısırlı şarkıcıların saltanatını da sarsmıştır tek başına. Bu işten anlayanlar Feyruz’un müziğinin zaman zaman 20 dakikayı bulan uzunluktaki Mısır şarkılarından hem daha kısa hem de yine Mısır şarkılarında pek rastlanmayan aşk/arzu temalarına sahiptir derler.
Lübnan iç savaşı sırasında sevenleri onu bir Avrupa ülkesine götürmek istediler. “İnsan çocuğundan ayrılır mı” diyerek reddetti. İç savaşta açıkça bir taraf seçmedi, savaş bitene kadar Lübnan’da hiç konser vermedi. Savaşı kişisel bir mesele gibi ele aldığını da söylerler. Ünlü şarkısı Li Beyrut’ta Lübnan’ın birliğinin nasıl bozulduğunu anlatır. Halkın bu bozulma yüzünden ağır, acılı bedeller ödediğini bu şarkıdan daha iyi ifade eden daha güçlü bir “değer” yoktur. İç savaşta, çatışma molalarında, taraflardan biri mutlaka onun şarkılarını söylerdi derler. Şarkı biter, çatışma devam eder, anlam vermek zor.
Feyruz, Rodrigo’nun müziğine yazdığı sözlerde nostaljiden yararlanmıştır, geçmişi kimse onun kadar güzel özlememiştir. Savaşın “sevgili Beyrut’una”, dolayısıyla Lübnan’a, nihayet kendisine nasıl bir saldırı olduğunun, hüzünlü bir çığlığıdır bu şarkı.
Her ne kadar Batıda kimileri, şiirlerinde “edebi bir yan yok” demiş de olsalar Lübnan’ın bir başka hazinesi Halil Cibran kadar tanınmıştır dünyada Feyruz da. Cibran’dan kimler etkilenmedi ki, Gandi, Beatles başta olmak üzere. ‘Bir kentin böyle sevdalıları nasıl olabiire’ iki örnektir Cibran da, Feyruz da. Feyruz’un şarkıları dünyanın önde gelen şarkıcılarını o kadar etkilemiştir ki, ABD’li şarkıcı Madonna’nın o çok bilinen Erotica adlı şarkısı Feyruz’un El Yawm Ulliqa Ala Khashab şarkısının neredeyse aynısıdır. Bu yüzden, kişisel hesap, kitapla ilgisi olmayan Feyruz, 1992’de Madonna’yı mahkemeye vermek zorunda bile kalır. Lübnan’da bu nedenle Madonna’nın tüm şarkıları yasaklanmıştır uzun süre.
Sosyal medyada “öldü” haberleri çıkınca ödüm patladı. Elbette artık çok yaşlı ama “ölmemeli”. Fiziki acılardan çok, manevi acıları olan Lübnan’ın Feyruz’un sesine ihtiyacı var çünkü. Evet, hâlâ var. Her türden büyük “patlamaları” bastırabilecek tek ses onunkidir.
Onu sevmek için çok nedene sahibiz ama ille onunla “bizim” aramızda bağ arayanlar varsa bir yanıyla “bizdendir.” Babası Mardin’den gitme bir Süryanidir.
Lübnan’ın gözyaşları onun sesi olmadan bir anlam ifade etmez. Müzik gerçekten ruhun neyidir bilmem. Ama Feyruz, vicdanın, hüznün gıdasıdır. Açlığını hiç çekmeyelim.
Çok yaşasın Feyruz.