Lübnan’da öfke dinmiyor
Lübnan’da 17 Ekim’de ek vergilere isyan ederek, ekonomik gerekçelerle sokağa çıkan halk meydanları bırakmıyor. Başbakan Saad Hariri’nin istifa kararıyla tepki dozu biraz olsun düşen göstericiler yollardaki barikatları kaldırmış, eylemleri meydanlara taşıyarak günlük hayatın biraz daha normale dönmesine olanak sağlamıştı. Bu normallik Cumhurbaşkanı Michel Aun’un önceden kaydedilmiş, iki gazeteci ile yaptığı söyleşisinin yayımlanmasına kadar devam etti. Protestoculara evlerine dönmeleri gerektiğini, yoksa ülkenin bir “felakete” doğru gittiğini söyleyen Aun’a tepki olarak eylemciler sokaklara geri döndüler.
Nalan YazganProtestolar başlayalı bir ay, Hariri’nin istifa kararını duyuralı yaklaşık iki hafta olmasına rağmen, Aun’un hâlâ hükümeti kurmak için ciddi görüşmeler yapmaması tepkilerin odağında. Gösterilerin başından beri hedefte olan damadı Dışişleri Bakanı Cibran Basil’i korumaya devam etmesi de eylemcilerin taleplerini hiçe saydığının bir göstergesi olarak algılanıyor.
‘BU ÜLKE BİZİM, HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ!’
Bardağı taşıran son damla ise Aun’un halka, “iktidardaki iyi insanları sevmiyorlarsa ülke dışına göç edebileceklerini” söylemesiydi. Bizdeki “ya sev ya terk et” söylemini andıran bu açıklama büyük tepki çekti.
Aslında gösterilerde kimi aktif olarak da rol olan üst-orta gelir kesiminden Lübnanlıların bir çoğunda çifte pasaport zaten var. Ülkede durum kötüleştiği anda, ilk ülkeden ayrılacak olanlar da muhtemelen onlar. Hayatlarının geri kalan kısmı Lübnan’ın kaderiyle paralel geçecek olan emekçi kesimin ise böyle bir “B plan”ı yok. Cumhurbaşkanının tartışmalı konuşmasının ardından protestocular, Beyrut, Trablus, Sayda, Sur başta olmak üzere pek çok bölgede sokaklara döküldü. Bazıları çöp tenekelerini devirerek, bazıları lastik yakarak, bazıları da yere oturarak yolları kapattı. Duvarlara “Bu ülke bizim, hiçbir yere gitmiyoruz” yazdılar.
Ordunun yolları tıkayan protestocuları dağıtmak için ateş açması sonrasında Beyrut’un güneyindeki Khalde’de bir gösterici, çocukları ve eşinin gözü önünde, bir asker tarafından vurularak öldürüldü. Ordu hemen açıklama yaparak sorumlu askerin tutuklandığını, soruşturma açıldığını duyurdu. Öldürülen göstericinin, Dürzilerin lideri Velid Canbolat’ın İlerici Sosyalist Partisi’ne üye olduğu belirtildi. Vuran askerin ise Maruni olduğu iddia edildi. Bu olaydan sonra ülkede tansiyon yeniden yükseldi. Olası bir Dürzi-Maruni çatışmasının Lübnan’daki hassas dengeleri bozarak ülkeyi kaosa sürüklemesinden korkuldu. Nitekim ölüm haberini alan göstericiler “İntikam alacağız” sloganları attı. Neyse ki korkulan olmadı. Fakher’in cenaze törenine Maruniler ön saflarda katıldı. Fakher için Lübnan’ın birçok şehrinde anma törenleri düzenlendi.
TEHLIKELI PROVOKASYON
Bir başka olay Beyrut’un Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Jal el Dib semtinde yaşandı. Bir saldırgan arabasından elinde tüfekle inerek göstericilere rastgele ateş etmeye başladı. Göstericiler, bu kişinin elinden tüfeğini aldı. Askerler saldırganı tutukladı. Yaşanan bu sahneler, ister istemez iç savaş anılarını tüm acılarıyla tekrar hatırlara getiriyor. Bireysel silahlanmanın çok yaygın ve kontrolsüz olduğu Lübnan’da şiddet döngüsünün tetiklenmesi işten bile değil. Bu endişe en yetkili seviyelerde bile dile getirildi. Savunma Bakanı Elias Bou Saab, Lübnan’ın “çok tehlikeli bir durumda” olduğunu ve son günlerdeki sokak huzursuzluğunun 1975’te başlayıp 1990’a kadar süren iç savaşın başlangıcına benzediğini söyledi.
MEZHEPLER ÜSTÜ DAYANIŞMA
Ekonomik gerekçelerle gösterilere başlayan halk, ülkede kaosun hâkim olmasını engelleyecek ve mezhepler arası bir çatışmaya olanak vermeyecek refleksleri bugüne kadar göstermeyi başardı. Eskiden körü körüne kendi mezhebinden olan parti ve liderlerini destekleyen Lübnanlılar, artık kendi liderlerine de tepkilerini korkmadan gösteriyor. Hıristiyanlar, Sünniler ve Dürziler sadece Lübnan bayrağı altında hep birlikte düzeni protesto ediyor. Gösterilerde birlik ve beraberlik havası devam ediyor; parti bayraklarına izin verilmiyor. Sadece Lübnan bayrağına izin veriliyor. Mezhepler üstü bir üst Lübnan kimliğinin adımları atılmış görünüyor.
Bu durum yeni hükümeti kurmak için eski Maliye Bakanı Muhammed Safadi’nin adı gündeme geldiğinde de değişmedi ve “O da aynı, farkı yok” sloganları atıldı. Haksız vergiler ve yolsuzluğa isyan edenlere, yolsuzluklarıyla ünlü eski bir bakan, başbakan olarak sunuldu. Lübnanlıların bir çoğu, “Safadi’yi öneren siyasiler bizimle dalga mı geçiyor?” diye tepkililer.
Bağımsızlığını Fransızlardan 1943’te kazanan Lübnan, önümüzdeki hafta kuruluşunun 76. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Aun 84, Meclis Başkanı Nebih Berri 81 yaşında. Eğer 75 yaşındaki Safadi’nin başbakanlığı kesinleşirse, ülke yönetimindeki en üst düzey üç ismin yaş ortalaması 80’i bulacak. Bağımsız Lübnan’dan 4 yıl daha büyük.