Lösemi hastalarının yaşam süresi sağlıklı insanlarla aynı

Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR) Genel Sekreteri Doç. Dr. Selami K. Toprak son yıllarda kan kanserlerinin tanı ve tedavisinde yaşanan olumlu gelişmelerin umut verici olduğunu belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Dünya KML (Kronik Miyelositer Lösemi) Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada Doç Dr Toprak, erişkinlerde sık rastlanan lösemi tiplerinden birisi olan KML’nin tedavisinde sevindirici gelişmelerin olduğunu söyledi: “Ağustos’ta Leukemia dergisinde yayımlanan ve 2002-2012 arasında yaklaşık 1600 KML hastası üzerinde yapılan bir bilimsel araştırmaya göre hastalarda 10 yıllık sağ kalımın yüzde 90’ın üzerinde olduğu kaydedildi. Bu çok önemli bir gelişme. Daha 20 yıl önce KML hastaları ölümcül vaka olarak görülürken, bugün hastalarımızın yaşam süresi sağlıklı insanlarla aynı seviyeye ulaştı.” Bu müthiş sonuçları olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında yine tanıdık bir düşman saptanmış: Sigara! Sigara içmek KML’de sağ kalımı belirgin olarak azaltıyor.

 Yavaş seyirli kanser türleri arasında yer alan KML, yetişkinlerde görülen lösemilerin yaklaşık yüzde 10’unundan fazlasını oluşturuyor. Hastaların yüzde 50’si; başka bir rahatsızlık nedeniyle ya da rutin yaptırdıkları kan testinde lökosit sayılarının anormal çıkmasıyla tespit ediliyor. Doç. Dr. Toprak, ayrıca hastalığın aşırı yorgunluk, dalak büyümesi ve kemik ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkabildiğini belirtti.

"KML Tedavisinde Artık İlaçsız İyilik Dönemine Çok Yaklaştık"

Yeni geliştirilen ilaçlar sayesinde uzun süredir neredeyse yaşam boyunca sadece bir hapla tedavi edilebilen hastalıkla ilgili son iki yılda pek çok yüz güldüren makale yayımlandı. Geniş hasta katılımlı beş büyük çalışmanın sonucunda, KML hastalarının yüzde 40 ile 60’ında ilacı kesmenin mümkün olduğu gösterildi. İlk tedaviden sonra uygun zamanda ilacın kesilmesinin ardından hastaların neredeyse %50’sinin 1-2 yıl boyunca hayatlarına sorunsuz devam edebildiklerini dile getiren Doç. Dr. Toprak şunları ekledi: “KML tedavisinde kullanılan ilaçlar başta kalp damar problemleri olmak üzere karaciğer, akciğer ve metabolik rahatsızlıklara neden oluyor. Diğer taraftan, ilaç maliyetleri ülke sağlık sistemleri açısından çok büyük bir yük. Hastaların ilaç kullanmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri her iki bakımdan da çok olumlu bir gelişme.”

Peki ya ilaçsız dönem ardından hastalığı tekrar edenler? Doç. Dr. Toprak; geçen Temmuz’da Fransa’da sonuçları açıklanan bir araştırmaya göre ilaç kullanmadığı süreçte KML’nin geri geldiği yüzde 40 ile 60 oranındaki hastaların da ilaca yeniden başladıktan sonra tedavi edilebildiklerini belirtti. Üstelik tedavi sonunda ilacı yeniden, ikinci defa kesmek mümkün. Son yayımlanan makaleleri değerlendiren Doç. Dr. Toprak’a göre bilim dünyası KML hastalığında ilaçsız tedavi dönemine artık çok yaklaştı. Bununla birlikte Dr Toprak, hastaların doktor kontrolü ya da herhangi bir klinik çalışma kapsamında olmadan, kendi kendilerine aldıkları ilacı kesmeleri ya da doz azaltmalarının çok yanlış olacağını, bu durumun hayati kötü sonuçlar doğuracağını da özellikle vurguladı.

 KML’nin 9 ile 22. kromozomların birer parçasının karşılıklı yer değiştirmesi sonucu ortaya çıktığını dile getiren Doç. Dr. Toprak bu kromozomların takvimdeki yerini sembolize eden 22 Eylül tarihinin Dünya KML Farkındalık Günü olarak ilan edildiğini sözlerine ekledi. LLMBİR Derneği bu özel tarihte her yıl Ankara’da hasta ve hasta yakınlarını bilgilendirme toplantıları düzenliyor.