Londra’da farklı bir destinasyon; Borough Market
Londra’nın bilinen pek çok turistik yeri dışında, yerlilerin de tercih ettiği destinasyonlardan biri Borough Market.
Zeliha SolakoğluHaftasonu sevgilisinini, arkadaşını, çocuğunu alıp gelen ziyaretçiler farklı lezzetleri deneyimlerken, aynı zamanda haftalık mutfak alışverişlerini, çeşitli seçenekler içerisinden yapma fırsatı buluyorlar.
Son zamanlarda sabahları az miktarda içildiğinde yüksek enerji vermesi ile bilinen çim suyundan, zencefil çayına, peynir çeşitlerinden istiridyeye, mantar ve turp çeşitlerinden doğunun farklı baharat çeşitlerine kadar herşeyi bulmak mümkün. Sabah kahvaltısı yaparak hata yaptığımı düşünüyorum gezerken. O kadar fazla seçenek var ki içerisinden sevdiğiniz ya da uzun zamandır denemeyi düşündüğünüz bir şeyler mutlaka çıkacaktır.
Herşeyden az az deniyoruz ki az ileride görüp bunu da denemek istiyorum dediğimde midemde biraz yer kalsın. İstiridye çok popüler saat sabah onbir olmasına rağmen önünde uzun bir kuyruk var. Neyse ki pişmemiş olduğundan bana göre değil ve bu uzun kuyruğu beklemek zorunda değilim. Çok şey kaçırdığımı söylüyorlar… Bir başka sefere diyerek uzaklaşıyoruz.
Özellikle bu soğuk şehirde içinizi ısıtacak sıcak zencefil çayını içmeden dönmemenizi öneririm. Öyle bildiğiniz sallama çaylar gibi seyreltik değil, ezilmiş bir şekilde çayın içerisinde püre gibi hafif acı yoğun zencefil tadını alıyorsunuz. İçiniz ısınıyor, enerjiniz artıyor.
Çeşitli lezzetleri deneyimleyerek geçirdiğim birkaç saatin içerisinde yanımda getirmek için bir şeyler almayı ihmal etmiyorum. Özelliklere bu kadar çok peynir çeşidini bir arada görmek, benim gibi peynir sevdalıları için gökkuşağının başladığı sihirli yere ulaşmak gibi. Çeşitli peynirlerden tadarak, en beğendiklerimden alıyorum. Uzağa götüreceğimi söyleyince vakumlu poşetlere titizlikle koyuyorlar. Sorunsuz bir şekilde evime kadar getirebiliyorum.
Marketin sonundan sağa doğru dar bir sokak uzanıyor. Sokağın sonu Thames nehrine çıkıyor. Bu kadar yemenin sonunda bir yürüyüş yapmak için güzel bir fırsat. Önümüze kraliçe yolu denilen nehrin yanından uzanan bir yol çıkıyor. Bu yoldan yaklaşık kırk dakikalık bir yürüyüş ile Thames üzerindeki önemli köprülerde biri olan 244 metre uzunluğunda ve 65 metre yüksekliğindeki Tower Bridge köprüsüne varıyoruz. Türkçe karşılığı Kule köprüsü olan köprüde 2 Köprünün yanındaki, restoranlardan birinde kahvemizi içip, Londra için oldukça sıcak kabul edilen 16 derecelik havanın tadını çıkarıyoruz. Mart ayında Londra’da bu havayı yakalamak bana kendimi şanslı hissettiriyor.
Kahvemi içtikten sonra Tower Bridge köprüsünü yürüyerek geçiyorum. Köprünün ortasında durup biraz nehri seyrediyorum. Kuleye çıkmak isterseniz makul ücretler ile çıkılabiliyor. Borough Market’tan aldığım taze ve çeşitli meyveler eşliğinde yürüyüşüme devam ediyorum.
Turistik seyahatlerinde bile en azından bir günü koşuşturmacadan uzak, şehrin yerlileri gibi geçirmek isteyenler için değişi lezzetleri buluşturan Borough Market biçilmiş kaftan. Size Londra’da geçirebileceğiniz sakin ve leziz bir gün vaad ediyor.
Siz değerli okurlarımızın özel olarak merek ettiği ve araştırmamızı istediği farklı lokasyonlar ve konular için bize yazabilirsiniz.
zelihasolakoglu@gmail.com