Libya’ya Suriye modeli (02.01.2020)

TBMM’de bugün görüşülecek olan Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkere, Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyon düzenlenmesine olanak tanıyan tezkereyle benzerlikler taşıyor. Bulundurulacak askeri gücün sınırı Cumhurbaşkanı’nca belirlenecek.

Hüseyin Hayatsever

Cumhurbaşkanlığı’nın TBMM Başkanlığı’na sunduğu ve bugün görüşülecek olan Libya’ya 1 yıl süreyle asker gönderilmesine ilişkin tezkere, gönderilecek kuvvetin niteliği ve görev tanımı açısından Türkiye’nin son dönemde çıkardığı en geniş kapsamlı tezkerelerden biri olacak. Türkiye’nin sınır komşusu olmayan Lübnan, Somali gibi ülkelere asker gönderilmesi için çıkarlan tezkerelerde Türk askerinin görev kapsamı çok daha dar tutulurken Libya tezkeresi, Türk askerine Irak-Suriye tezkeresinde olduğu gibi “Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı her türlü tedbiri almak” gibi çok kapsamlı bir görev veriyor.

Son dönemde Türk askerinin yurtdışına gönderilmesine ilişkin tezkereler incelendiğinden TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülecek olan Libya’ya Türk askerinin gönderilmesinin önünü açacak tezkerenin, sınır ve kapsamı açısından Somali, Lübnan gibi sınır komşusu olmayan ülkelere uluslararası görevler çerçevesinde asker gönderilmesine olanak tanıyan tezkerelerle değil, Türkiye’nin sınır komşuları Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyon düzenlenmesine olanak tanıyan tezkereyle benzerlikler taşıdığı görüldü.

2009’dan bu yana her yıl yinelenen Somali’ye asker gönderilmesine ilişkin, tezkerede gönderilecek Türk askerlerinin görevinin net bir şekilde tanımlanarak “korsanlık ve deniz haydutluğuyla BM kararları çerçevesinde mücadele” olduğu belirtiliyor. Aynı şekilde Lübnan’a Türk askerinin gönderilmesini öngören tezkere de buradaki askerlerin görevini “BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL)” ile sınırlıyor.

İKİNCİ TEZKERE OLACAK

Libya krizinin başlangıcında, 24 Mart 2011’de de Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkere de TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiş, ancak tezkerede, Türk askerlerinin “Libya’da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere” görev alacağı belirtilmişti. Bu tezkerenin kabulünün ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait 5 gemi ve 1 denizaltı Libya açıklarına gönderilmişti. Bugün görüşülecek Libya tezkeresinin gerekçesi ise Irak ve Suriye için kabul edilen tezkeredekiyle büyük benzerlikler gösteriyor. 

Son olarak 8 Ekim 2019’da kabul edilen Irak-Suriye tezkeresinde, Türk askerine “Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak” görevi verilirken, Libya tezkeresinde bu görev, “Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak” olarak tanımlanıyor. Libya tezkeresinde de Irak-Suriye tezkeresinde olduğu gibi 1 yıllık tezkere süresi içinde bu ülkede bulundurulacak askeri gücün sınır, kapsam, miktar ve zamanının Cumhurbaşkanı’nca belirleneceği öngörülüyor.

Libya tezkeresinde, bu ülkeyle kara sınırı bulunmamasına karşın Irak-Suriye tezkeresindekine benzer şekilde “kitlesel göç” riskinden söz edilmesi ise dikkat çekti. Geçen ay 16 yaşından küçük, 55 yaşından büyük Libya vatandaşlarına Türkiye’ye vizesiz seyahat hakkı getirilmişti. 

ARAP LİGİ’NE YANIT

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Arap Ligi Konseyi’nin daimi temsilciler du¨zeyinde gerçekleştirilen Libya konulu olagˆanu¨stu¨ toplantısı sonunda yayımlanan bildiride, 2015 tarihli Libya Siyasi Anlaşması’na atıfta bulunulmuş olmasını ve Libya’da istikrarın sağlanmasının tek yolunun siyasi çözüm olduğunun vurgulanmasını not ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Aksoy, yazılı açıklamasında, Libya Siyasi Anlaşması’nın ve 2259 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının lafzı ve ruhunun öncelikle Libya’nın tek meşru temsilcisi olarak kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin desteklenmesini ve güçlendirilmesini amaçladığını, tüm BM üyelerine bu yönde çağrıda bulunduğunu anımsattı. Aksoy, açıklamasında şunları kaydetti: “Buna mukabil, sözde Libya Ulusal Ordusu tarafından başta başkent Trablus’a yönelik olmak üzere aylardır sürdürülen dış askeri destekli saldırılar karşısında Arap Ligi’nin sessiz kaldığı ve uluslararası meşruiyetin yanında bir tutum ortaya koyamadığı ortadadır. Libya’da, Libyalıların öncülüğünde ve sahipliğinde kapsayıcı ve kalıcı siyasi çözümün, askeri yöntemlerle oldubittiler yaratmak peşinde koşanların cesaretlendirilmesiyle değil, caydırılmasıyla mümkün olabileceğini hatırlatmakta da yarar buluyoruz.”

‘TEZKERENİN SİYASİ MESAJI DA VAR’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bugün TBMM’de görüşülecek olan Libya’ya Türk askeri gönderilmesinin önünü açan tezkereyle ilgili “Ümit ediyoruz ki bu derece bir davete gerek kalmaz, caydırıcı bir rolü olur, taraflar bu mesajı doğru anlar” dedi.

Oktay, AA Editör Masası’nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. “Tezkere çıktığında ne kadarlık bir süreçte Türk askeri Libya’ya gider” sorusu üzerine Oktay şunları kaydetti: “Bu tamamen oradaki durumla alakalı. Biz hazırız. Silahlı Kuvvetlerimiz de Milli Savunma Bakanlığı da hazırdır. Tezkerenin Meclis’ten geçmesinin siyasi bir mesajı da vardır. Tezkere geçtikten sonra diğer tarafta farklı bir duruş olur, ‘Tamam çekiliyoruz, saldırıdan vazgeçtik’ diye, uygundur, niye gidelim o zaman? Ama devam ettiği takdirde, burada davet vardır, bu davete icabetle ilgili Cumhurbaşkanımızın net açıklaması vardır. Burada gün söylemenin bir anlamı yok. Risk bugünse bugündür, yarınsa yarındır, 3 gün sonraysa 3 gün sonradır, 10 gün sonraysa 10 gün sonradır. Dolayısıyla tezkere bir yıl için geçerlidir, ihtiyaç ne zamansa gerektiği şekilde gerektiği miktarda gönderilir.”

Oktay, Türkiye’nin Rusya ile birçok alanda işbirliği yaptığını ancak birçok alanda da hemfikir olmadığı konuların bulunduğunu belirterek, “Libya gibi veya Suriye’de de birçok konuda. Ama işbirliği yapabiliyoruz, Amerika ile de öyleyiz, işbirliği yaptığımız birçok alan var aslında ama sorunlu olduğumuz alanlar da... Bunları ayırmasını bilecek kadar tecrübesi olan bir millet ve devletiz” dedi.