Libya Olayından Çıkarılacak Dersler...

cumhuriyet.com.tr

ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın olaydan sonraki açıklaması, Ortadoğu’yu bu bölgedeki kökten dinciliği ve radikal grupları tanımadığını ve Ortadoğu’daki derin toplumsal dinamikleri kavrayamadığını açıkça göstermektedir.

İlginç bir rastlantı sonucu, ABD’deki 11 Eylül olayının 11. yıldönümünde Libya’nın Bingazi kentinde ABD Büyükelçisi C. Stevens ve üç elçilik yetkilisi vahşi bir saldırı sonucu öldürüldü.

Olayın arka planında ABD’de çekilen peygamber ve İslamiyeti karalayıcı “Müslümanların Masumiyeti” filmi var... Henüz gösterime girmemiş olan bu filmin özetinin internette yayımlanması sonucu bir anda gelişen hareket Bingazi’de öfkeli kalabalıkların ABD konsolosluğuna saldırması sonucu ortaya çıkmıştır.

Büyükelçinin insanlık dışı feci ölümü, Bingazi’de yaşanırken, aynı gün aynı duygularla bir başka öfkeli kalabalık Kahire’deki ABD büyükelçiliğine saldırmış, elçilik duvarı aşılarak ABD bayrağı indirilmiş ve yakılmıştır. Olay ertesi gün Umman, Bangladeş, Yemen gibi Müslüman ülkelere sıçramış, bu ülkelerde de gösteriler yapılmıştır.

Olaylarda ön saflarda marjinal gruplar, aktif olarak rol alıyorlar. Radikal “Müslüman Kardeşler” ve “Selefilerin” aktif olarak hareketin içinde bulundukları bütün dünya yorumcuları tarafından kabul ediliyor.

Ancak çok önemli bir ayrıntıyı mercek altına alıp öne çıkarmak zorundayız. Bingazi’de Amerikan büyükelçisine yapılan bu vahşette rol alan gruplar daha önce ABD ve Batı ülkeleri tarafından Kaddafi’ye karşı kullanılmıştı.

Adeta Afganistan’da yaşananlar, Bingazi’de aynen ortaya çıkmış oluyordu.

Clinton’ın açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton olaydan sonraki ilk açıklamasında şunları söyledi:

“Bu nasıl olur? Özgürlüğünü kazanmasına yardım ettiğimiz bir ülkede, yıkımdan kurtardığımız bir ülkede bu nasıl olur?..”

Bu açıklama “çok naiftir” ama titizlikle analiz edilmelidir. Bu açıklama, Ortadoğu’yu bu bölgedeki “köktendinciliği” ve bu düşünce yapısından beslenen “radikal grupları” hemen hemen hiç tanımamak demektir. Adeta Ortadoğu’daki derin toplumsal dinamiklerin kavranamadığının açıkça göstergesidir.

Oysa Afganistan’da El Kaide’yi, Talibanı ilk destekleyen ABD değil miydi? Daha sonra bu gruplar ABD’ye karşı çıkmadılar mı? Hâlâ Afganistan’da ABD güçlerine karşı savaşmıyorlar mı?

Şimdi, ABD Libya’da da benzer bir durumla karşı karşıya gelmiştir. Libya’da da Kaddafi’ye karşı özellikle Bingazi’de bu grupları Batılı ülkeler desteklemişlerdir. Şimdi de bu radikal gruplar ABD’ye karşı gelmiş oluyorlar.

Bingazi olayı, ABD iç politikasında da kuşkusuz çok ciddi bir biçimde kullanılacakır.

Kasım ayının ilk haftasında yapılacak olan seçime sadece 8 hafta kalmıştır. Cumhuriyetçi aday Mitt Rommey, Bingazi olayından hemen yararlanma yoluna gitmiş ve yaptığı açıklamada Başkan Obama’yı terörizme karşı yumuşak davranmakla suçlanmıştı.

ABD ve Suriye

Libya’daki saldırı ABD’nin Suriye politikasını ne derece etkileyecektir?

Hiç kuşku yok ki, Bingazi olayı ve Müslüman ülkelerde süren hareketler önemlidir ve ABD’nin bunları çok dikkatle inceleyip ders çıkarması gerekir.

Batı’nın süper gücü ABD ve onun yanında yer alan İngiltere, Fransa, Almanya vs. Ortadoğu’nun haritasını yeniden “dizayn etmek” yeniden düzenlemek politikası yürütüyorlar. Bu politikayı da açıkça belirtmekten çekinmediler.

Bu politikalardan bir an evvel vazgeçilmelidir. Batılı süper güçler Ortadoğu ülkelerinde “Arap Baharı” sloganıyla iç çalkantılar çıkmasını ve giderek bu istikrarsızlığın genişlemesi politikalarını gözden geçirmelidirler. Arap Baharı giderek Arap kışına dönüşüyor. Bu son olaydan ciddi dersler çıkarmalıdırlar.

Suriye olayı ve aşırı cepheler

Bu olaydan Suriye konusunda da dersler çıkarılmalıdır.

Suriye’de bugün Esad rejimine karşı muhalefet cephesi içerisinde El Kaide, Taliban ve Hamas gibi gruplar vardır. Bu radikal gruplar, yarın Suriye bölününce ne gibi rollerle ortaya çıkacaklardır, ne gibi hareketlerin içerisinde yer alacaklardır? Bunu şimdiden kestirmek zordur...

Bu grupların Ortadoğu’yu nasıl bir “istikrarsız” bölge durumuna getirebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Afganistan ve Bingazi olayları ders alınması gereken birer örnek olaydır.

Ankara’nın politikası

Ankara da Bingazi olayını ciddiyetle ele alıp düşünmelidir. Bir süreden beri AKP dış politikada, Ortadoğu’da İran’ın etkisini kırmak amacıyla İran’a karşı bir Sünni eksen yaratmak düşüncesini uygulamaya sokmuştur.

Bu politika Türkiye için gerek Ortadoğu’da gerekse Türk iç politikasında ileride çok ciddi sıkıntılar yaratmaya adaydır. Ankara, Suriye konusunda “Şahin” dış politika rolünü bir an önce terk etmeli, akla ve sağduyuya dayanan yeni bir yol izlemelidir.

Sadece seçim demokrasi getirmez

“Bu nasıl olur, özgürlük kazanmasına yardım ettiğimiz ülkede bu nasıl olur” diyen ABD Dışişleri Bakanı, sadece seçimlerin demokrasi getiremeyeceğini artık görmelidir. Demokrasinin düşünsel altyapısının olmadığı toplumlarda, seçimler radikal ve köktenci grupların işbaşına gelmesinden başka bir işe yaramaz. Bu da sonunda yönetilemeyen ve davranışları önceden kestirilemeyen (unpredictable) hükümetlerin ve toplumların yaratılmasına neden olmaktadır.

İç kargaşanın çıktığı toplumlar, bir türlü “istikrara” kavuşamıyor ve dünya barışı için tehlikeli oluyor.

Örnekler çok... İşte Afganistan, işte Irak, işte Libya... Mısır’ın ne olacağı henüz belli değil... Ama Suriye de dağılırsa ortaya çıkacak kargaşadan asıl zarar görecek olan Batılı ülkeler ve dünya barışı olacaktır.