Latin Amerika’nın ‘Kennedy’siydi’
Eski ABD başkanlarından J. F. Kennedy’nin, hiç de öyle olmadığı halde, “barışçı”, “ılımlı” olduğu sanılır malum, ama Garcia’ya yapılan Kennedy benzetmesi sadece yaşla ilgilidir, belirtelim. Barış ya da ılımlı olmak Garcia’nın yanından bile geçmemiştir. Elinde çok ama çok kan vardı.
Mustafa K ErdemolÖnceki gün kendisini gözaltına almaya gelen polislerin bulunduğu evinde intihar eden Alan Gabriel Ludwig García Pérez 1985 - 1990 ile 2006-2011 yılları arasında Peru’nun devlet başkanlığını yapmıştı. Seçildiğinde Latin Amerika’nın en genç, ülkesi Peru’nun da ikinci en genç devlet başkanıydı. (İlki 1842’de 34 yaşındayken seçilen Crisostomo Torrico’dur.) Batı basını Garcia’ya “Latin Amerika’nın Kennedy’si” demişti seçildiğinde. Eski ABD başkanlarından J. F. Kennedy’nin, hiç de öyle olmadığı halde, “barışçı”, “ılımlı” olduğu sanılır malum, ama Garcia’ya yapılan Kennedy benzetmesi sadece yaşla ilgilidir, belirtelim. Barış ya da ılımlı olmak Garcia’nın yanından bile geçmemiştir. Elinde çok ama çok kan vardı.
Doktora yalanı
Siyasi hayatına bir yalanla başladığı söylenir. Yapmadığı halde doktorası olduğunu iddia ederdi. Mezun olduğu Katolik Üniversitesi’nin yayınladığı belgelerle bu iddiasını çürütmesine rağmen buna pek aldırdığı söylenemez. Kimi devlet başkanları var böyle, ne diplomalarını ne de aldıkları akademik dereceleri kanıtlayabildiler. Garcia da onlardan biriydi.
Devlet başkanlığına başladığı dönemde Peruluların yüzde 41.6’sı yoksulluk içinde yaşıyordu. Başkanlığı sırasında, bu oran 1991’de yüzde 13 artarak yüzde 55’e ulaşmıştı. Uygulamalarıyla körüklediği iç çatışmaların yarattığı, Marksist Aydınlık Yol hareketi öncülüğündeki halk isyanını askerle çözmeye çalıştı. 47 kişinin hayatını kaybettiği Accomarca katliamının da, otuz kişinin öldüğü, düzinelerce kişinin kaybolduğu Cayara katliamının da sorumlusu odur. Sadece bunlar değil, 5 Haziran 2009’da García, devlet güçlerine bölgelerini sömürgen şirketlerin talanından korumak isteyen Amazon yerlilerinin Bagua bölgesinde yolları kapatmasını engelleme talimatı verdi. Sonuç yüzden fazla sivil, 14 polisin ölümü oldu. Uyguladığı berbat politikalar sayesinde yükselmesine katkıda bulunduğu kendisinden sonraki Başkan Alberto Fujimori yönetimince yolsuzlukla suçlanması siyasi kariyerinin bitişinin başlangıcıdır.
Ya utancından ya da…
Ölümü nereden bakılırsa bakılsın bir “onur eylemi”dir. Rüşvet karşılığı Lima metrosunun inşaat ihalesini Brezilyalı inşaat devi Odebrecht’e vermekle suçlanıyordu. Ya suçlamayı kabul edip utancından ya da hak etmediği halde suçlanmış olmaktan kaynaklanan bir onur eylemidir yaptığı. Entelektüel bir kimliği olduğu tartışılmaz. Peru Gerçekleri başta olmak üzere, çoğu felsefi/siyasi tam on üç kitap yazmış, ülke sağının bir anlamda teorisyeni olmuştu. Sonu, evinde kafasına sıktığı kurşunlarla geldi. Büyük katliamların sorumlusu olduğu, ülkesinin suç tarihine yazılıdır.
Brezilyalı inşaat şirketi Odebrecht’ten rüşvet aldığı iddiasıyla yargılanan Peru’nun eski Devlet Başkanı Garcia’nın destekçileri önceki gece ve dün protestolar düzenledi. Garcia için dün cenaze töreni de yapıldı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Garcia “siyasi bir kıyımın kurbanı olduğunu” savunuyordu.