Lara’nın varoluş yolculuğu

Kült video oyunu Tomb Raider ilk kez 2001’de sinemaya uyarlandı, Lara Croft’u Amerikalı oyuncu Angelina Jolie canlandırdı. İlk versiyondan 17 yıl sonra yeniden çekilen filmde Lara Croft daha gerçekçi, daha insancıl bir anlatımla karşımızda. Bu kez Lara’yı İsveçli oyuncu Alicia Vikander yorumluyor.

Aslı Selçuk

Batman’in nasıl bir super kahramana dönüştüğünü betimleyen Batman Begins (2005) gibi MGM ile Warner Bros stüdyoları sıfırdan başlayarak , 2013 tarihli Tomb Raider video oyununu referans alarak yeni bir versiyon Tomb Raider gerçekleştirdiler. 2001’de yapılan Lara Croft: Tomb Raider’da efsane karakter Lara’yı Angelina Jolie canlandırdı, yönetmen Simon West’ti. Ardından 2003’te Lara Croft Tomb Raider: The Cradle of Life geldi. Lara’yı yine Angelina Jolie oynadı, bu kez fantastik aksiyon serüveni Jan de Bont yönetti.

17 yıl sonra Hollywood bu kült video oyununun yeniden çevrimini Norveçli Roar Uthaug’a teslim etti. Uthaug’u Cold Prey (Şeytanın Oteli/ 2006), Escape (Kaçış/ 2012), The Wave (Dalga/ 2015) filmlerinden tanıyoruz. “Yeni Tomb Raider, 2013 tarihli video oyunundan referans alındı. Öykü daha gerçekçi ve daha insancıl. Lara Croft kayıp babası Sir Richard Croft’u aramaya gidiyor. Epik serüven ile baba-kız arasındaki duygusal ilişki arasında bir denge kurmaya çalıştım” diyor Norveçli Roar Uthaug.

 

Angelina Jolie’nin varlığı ve performansı Lara Croft’u öylesine ikonik bir aksiyon karakterine dönüştürdü ki Uthaug’un farklı yorumu çok yerinde olmuş diyebiliriz. 2018 yapımı Tomb Raider’da Lara Croft (Alicia Vikander) 21 yaşında, yedi yıl once kaybolan babası Richard Croft’un (Dominic West) ölümüne bir türlü inanmak istemeyen, Londra’da sıradan bir yaşam süren, bisikletle kuriyelik yapan bir genç kız. Ona kalan yüklü mirasa elini bile sürmeyen Lara bir süre sonra umudunu yitirince tam vasiyeti imzalarken babasının ona bıraktığı Japon bilmecesini kurcalarken bulduğu nottan babasının yaşadığını düşünüp onu bulmaya karar verir.

 

Annesi Leydi Croft’un ardından babasının doğa üstü güçleri araştırmaya başladığını anlayan Lara, Japon denizi açıklarındaki Yamatai adasına doğru yola çıkar. Efsaneye göre bu adada Kraliçe Himiko’nun mezarı vardır. Himiko hükümdarlığını acı, ölüm ve zulüm üstüne kurmuştur. Himiko’nun mezarı açılırsa laneti tüm dünyaya yayılacak ve bu lanet küresel bir soykırıma dönüşecektir.

Richard Croft’un salt bir iş adamı olmadığını anlayan Lara, babasının görevini tamamlamak üzere adaya gelir. Bu gizemli adada karşılaştığı kötülükler ve haksızlıklarla savaşırken varoluş yolculuğunu da tamamlayarak efsene kahraman Lara Croft’a dönüşür. “Kendimi bildiğimden beri güçlü kadın karakterlere hayranım. Tüm filmlerimde hep güçlü kadın kadın karakterler vardır” diyen Roar Uthaug daha gerçekçi, daha insancıl, daha karanlık bir Tomb Raider yapmış.

Aksiyonun her zaman öykü ve karakterin gelişimine hizmet ettiğini söyleyen Uthaug izleyiciyi aksiyonun tam ortasına yerleştiriyor. Şelalenin ucunda takılı kalmış savaş uçağı sekansında aksiyonun içinde olma duygusu izleyiciye yüzde yüz geçiyor. Sıradan bir insan gibi Lara yaralanıyor, acı çekiyor, ağlıyor, tutsak alınıyor. Video oyunlarını çok sevdiğini ve hep oynadığını söyleyen Uthaug, Tomb Raider’ın video oyunlarında büyük bir devrim yaptığını ve Lara Croft’un bu alanda da son kadın kahraman olduğunu vurguluyor.

Danish Girl’deki (Danimarkalı Kız/ 2015) rolüyle yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını alan, Royal Affair (Yasak Aşk/ 2012), Ex Machina (2014), Jason Bourne (2016) filmlerinde izlediğimiz İsveçli oyuncu Alicia Vikander haftada 6 gün antreman yaparak, dövüş sanatlarını öğrenerek, kas yaparak Lara Croft rolüne hazırlanmış.

Efsanelerin içinde gerçeklik payı olduğunu vurgulayan, adalet, cesaret, varoluş, direnç, irade, baba-kız ilişkisi temalarını anlatan, Roar Uthaug’un yönettiği, Alicia Vikander, Dominic West, Daniel Wu, Walton Giggins, Kristin Scott Thomas, Derek Jacobi’nin oynadığı Tomb Raider (2018) bugün gösterime girdi.