Kutan, 28 Şubat'ı anlattı
Saadet Partisi eski Genel Başkanı Recai Kutan, 28 Şubat'ın, bugüne kadarki darbeler içerisinde en iyi planlanmış ve hazırlanmış, en zararlı darbelerden biri olduğunu savunarak, psikolojik ortamın çok önceden iyi kollandığını ve ilk defa toplum mühendisliği tabirinin büyük ölçüde uygulandığını iddia etti.
cumhuriyet.com.trTBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 Askeri Müdahalelerini Araştırma Alt Komisyonu, Saadet Partisi eski Genel Başkanı Recai Kutan'ın bilgisine başvurdu.
Kutan, 1970 yılına kadar Türkiye'de anarşi ve terör olaylarının görülmediğini ve bu tarihten sonra olayların meydana geldiğini dile getirerek, 1971 muhtırası sonrasında, o güne kadar başlamış olan bir sürü yatırımın akamete uğradığını belirtti.
Recai Kutan, ''Muhtıranın anarşi ile alakası yoktu. İrtica ve laiklik en önemli konu olarak gündeme getirilmişti. Gerekçe irtica ve laiklik üzerineydi'' diye konuştu.
1980 darbesi olmadan önce bunun işaretlerinin kendisini gösterdiğini ve darbenin öyle habersiz bir şekilde gelmediğini vurgulayan Kutan, darbe öncesindeki anarşi olaylarının, darbe sonrasında kesildiğini belirterek, ''askeri vesayet'' düşüncesinin, İttihat ve Terakki döneminden bu yana bir alışkanlık haline geldiğini ifade etti.
''Konya Mitingi'nde provokasyon yapıldı''
Darbe öncesinde düzenlenen Konya Mitingi'nde, yürüyüş sırasında Kelime-i Tevhid açılması, İstiklal Marşı okunurken bazı kişilerin oturması gibi hareketlerin yapıldığını anımsatan Kutan, bu mitingde provokasyon yapıldığını, bunun da arkasında asker ve sivil cuntacılar ile İsrail ve ABD'nin ülkedeki uzantılarının yer aldığını savundu.
Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın, askerlerle ilişkilerinde çok dikkatli olduğunu ve orduya bir tek söz söyletmediğini dile getiren Kutan, Erbakan'ın, darbeleri ordu içindeki cuntaların yaptığını düşündüğünü aktardı.
Başbakanlık'ta verilen yemek
28 Şubat sürecinde en çok gündeme getirilen konulardan birinin ''tarikat şeyhlerine yemek verilmesi'' olduğunu hatırlatan Kutan, bunun doğru olmadığını belirtti. Kutan, şöyle devam etti:
''Ben de o yemekte vardım. Davet edilenler Diyanet İşleri Başkanı ve bütün mensupları, İlahiyat Fakültesi öğretim görevlileri... O arada da görevli olan, mesela İstanbul'da muhterem Mahmut efendi, o zaman resmi imam idi. O da geldi, kendine has kıyafetiyle. Ve o 'tarikat şeyhlerine yemek' oldu. Yani kurt, kuzu meselesi. O arada sağı solu rahatsız eden hocanın bazı beyanları da oldu. Olmadı değil.''
''Bu işin içerisinde elbette büyük ölçüde ekonomik meseleler de var. Onun dışında dış politika meseleleri var'' ifadesini kullanan Kutan, 4 Şubat 1997'de, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Necmettin Erbakan'a yazdığı uyarı mahiyetindeki mektubun, Demirel'in askerler tarafından bilgilendirildiğini gösterdiğini anlattı.
''Artık hiçbir sendika, 'asker gelsin' diyemez''
Askeri okullarda okuyanlara ''Türkiye'yi ancak siz kurtarırsınız, yönetirsiniz'' denildiğini ve burada Atatürk ön plana çıkartılarak, ''Her biriniz birer Atatürk'sünüz'' telkini yapıldığını savunan Kutan, darbeler planlanırken, sivil güçlerin de askerlerin yanında ve hatta teşvikçisi olduklarını ifade etti.
Kutan, günümüzde ise milletin artık bu meseleye tavır koyacak hale geldiğini ve artık hiçbir sendikanın ''Asker gelsin'' diyemediğini kaydetti.
''28 Şubat en iyi planlanmış darbelerden biri''
Recai Kutan, 28 Şubat'ın, bugüne kadarki darbeler içerisinde en iyi planlanmış ve hazırlanmış, en zararlı darbelerden biri olduğunu belirtti. Kutan, şunları söyledi:
''Bir defa psikolojik ortam iyi kollanmış, çok önceden... Gazetelerde sayfa sayfa ilanlar ortaya çıktı. Daha hükümetin bir icraatı yok. O arada çeşitli sivil toplum örgütleri vesaire ayarlandı. Onlar hep reaksiyonlar gösterdi. O tabir ilk defa bu dönemlerde çıktı, toplum mühendisliği denilen tabir... O uygulamaya büyük ölçüde koyuldu. Dolayısıyla çok insan kötü niyetle değil, ikna oldu.''
28 Şubat sürecin, Aczimendiler'in de kendilerini son derece rahatsız ettiğini vurgulayan Kutan, 28 Şubat'çıların, özellikle Doğruyol Partisi üzerinde çok ciddi çalışmalar yaptıklarını ve istifalar olduğunu aktardı.
''Bir darbe ihtimali görmüyorum''
Necmettin Erbakan'ın, Susurluk olayına ilişkin ''fasa fiso'' sözlerini anımsatan Kutan, bu sözlerin olayın aslı için değil, bu sırada ciddi bir şeyler yapılmadığını ifade etmek için kullanıldığını söyledi.
''Bundan sonrası için bir darbe ihtimali görüyor musunuz?'' sorusu üzerine ise Kutan, ''Çok açık ve net olarak söylüyorum; hayır bir darbe ihtimali görmüyorum. Yani konjonktür o noktaya geldi ki artık darbe yapacak olanlar önce külahlarını önlerine bir koyacaklar'' diye yanıt verdi.