"Kurumlar arasında çatışma yok"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de kurumlar arasında bir çatışma, çekişme olmadığını ifade ederek, "Çeşitli uygulamalardan dolayı, çeşitli yetki yorumlarında farklılıklardan dolayı ortaya çıkan problemler olabilir. Bunları, kurumlar arasında çatışma şeklinde tarif etmenin yanlış olduğu kanaatindeyim" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, Hasan Cemal'in "Devletin kurumları arasında çatışma mı var, yoksa çatışmadan çok devletin kurumlarının hukukun içine çekildiği bir normalleşme mi yaşanıyor?" sorusu üzerine kurumlar arasında bir çatışma, çekişme olduğuna katılmadığını söyledi.

Bunu söyleyenlerin, Türkiye'nin yakın siyasi tarihini bilmiyormuş, yaşamamış gibi konuştuklarını ifade eden Gül, devletin kurumları arasında çatışma gibi bir şeyin söz konusu olmadığını kaydederek "Ama çeşitli uygulamalardan dolayı, çeşitli yetki yorumlarında farklılıklardan dolayı ortaya çıkan problemler olabilir. Bunları, kurumlar arasında çatışma şeklinde tarif etmenin yanlış olduğu kanaatindeyim" dedi. Türkiye'nin Anayasa'ya göre demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa'nın yapıldığı 1982'den beri çeşitli değişikliklere uğradığını, Türkiye'nin yine demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olduğunu, referans alınan noktanın, Atatürk'ün "muasır medeniyetlerin üstü" noktası olduğunu vurguladı. "Bu noktaya gelmek için biz de gördüğünüz gibi 80'den bu yana Anayasamızı değiştirerek, devamlı standartlarımızı yükseltiyoruz" diyen Gül, basın, kurumlar, vatandaşlar olmak üzere bazılarının bu demokratik standartların yükselmesi sürecinde bir adaptasyon sıkıntısı çektiklerini dile getirdi.

Cengiz Çandar'ın adaptasyon sağlama konusundaki sıkıntıyı kimlerin yaşadığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, şöyle dedi:
"Herkesin bir payı vardır burada. Tabii ki bu değişiklikler aynı zamanda mentalite, anlayış, alışkanlıkları değiştirme değişimi olduğu için bunlar kanunlar değişse bile ertesi gün aynı şekilde olmuyor."

Cumhurbaşkanı Gül, Seferberlik Tetkik Kurulu'nda yapılan incelemenin bugünkü yasalara uygun olarak yürütüldüğünü belirterek, "Bu devam ederken bir süre önce o zamanki yasal yapımız askeri mahkemelerin ve sivil mahkemelerin baktığı olayları daha farklı bir şekilde tasnif ediyordu. Şimdi yasa değişikliği ve bugünkü şu anki geçerli nizam bu olduğuna göre onun gereği olarak bunlar yapılıyor" dedi.

Gül, gazetecilerin olaya daha farklı baktığını ve olayı "sansasyonel" olarak yorumladıklarını, ancak kendisinin olaya yasalar çerçevesinde baktığını belirterek "Bunu biz eğer kurumlar arasında çatışma diye yansıtırsak bu tabii yanlış olur" diye konuştu.
 

"Demokratikleşme sürecinde aksaklıklar olabilir"

Cengiz Çandar'ın, "Kurumlar arasında çatışma olmaması sizin kurumlar arasında eşgüdümü sağlamanız neticesinde mi oldu, yoksa hiç böyle bir ihtiyaç olmadan hukuk devletinin kuralları kendiliğinden işlediği için normal bir seyir içinde mi oldu?" sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin siyasi, ekonomik, asker-sivil ilişkileri, kültür, gıda gibi alanlarda sürekli standartlarını yükseltme çabası içinde olduğunu bildirdi. Bunun, hükümetleri aşan bir şekilde gerçekleştiğini vurgulayan Gül, buna bir reform süreci denilebileceğini söyledi. Türkiye'de bugün yaşananların normalleşme olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
"Bunlar yapılırken yanlışlar yapılabilir, hatalar olabilir. Mesela öyle olur ki yayınlanmaması gereken gizli bilgilerin yayınlanması veyahut da ilgili kurumların haberi olmadan bazı şeylerin gazetelere sızdırılması gibi şeyler, bunlar tabii ki yanlışlardır, aksaklıklardır, düzeltilmesi gereken, hukuk yoluyla, idarenin talimatlarıyla düzeltilmesi gereken şeylerdir. Ben işin genel yapısına, gidişata baktığımda Türk demokrasisi giderek güçleniyor. Türkiye'nin çok güçlü bir ordusu vardır, bununla gurur duyuyoruz. Bu, hepimizin dikkatle koruması gereken ve övünmesi gereken bir kurumudur."

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin ekonomisinin güçlendiğini, kültür, sanat, hukuk sistemi standartlarının da güçlendiğini ifade ederek Türkiye'nin itibarının bütün dünyada arttığını ve çevresine ilham kaynağı olduğunu belirtti.

Demokratikleşme sürecinde aksaklıklar, onaylamadığı hususlar, insanların mahkeme kararı olmadan suçlu gösterilmesi gibi yanlışların yapıldığını belirten Gül, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini, bunlara dikkat çektiğini ifade etti.

Hasan Cemal'in Cumhurbaşkanlığı seçiminde e-muhtıraya maruz kaldığını anımsatması üzerine ise Cumhurbaşkanı Gül, geçmişle ilgili tartışmaların yapılmasının bir faydası olmadığını söyledi. Bütün kurumların üzerine düşeni hassasiyetle yaptıkları kanaatinde olduğunu belirten Gül, zaman zaman aksaklıklar olabileceğini, bunları çözmek için çalıştıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan'la, Genelkurmay Başkanı'yla her hafta görüştüğünü, bu yıl Başbakan ile Genelkurmay Başkanı'nın da düzenli olarak görüşmeye başladıklarını dile getirdi.
 

"Darbe tehlikesi var demek TSK'ya saygısızlık olur"

Cengiz Çandar'ın "2010 yılı içinde artık Türkiye'de bir askeri darbe ihtimali olmadığını söyleyebilecek bir rahatlık içinde misiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, şöyle dedi:
"Böyle bir şey asla söz konusu değildir. Bu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de açıkçası saygısızlık olur. Bugün böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Ama dışarıda insanlar, yanlış düşünce içinde olabilirler. Yanlış çağrılar, yanlış arzular olabilir. Büyük bir toplumuz, bu toplum içerisinde farklı farklı fikirler, düşünceler var. Ama böyle bir düşünce Silahlı Kuvvetlerimiz'e karşı da saygısızlık olur, böyle bir şey asla söz konusu olamaz." Gül, muhtıralar için de aynı şeyi söyleyebileceğini belirtti.

 

"Terör ile ilgili tarihi fırsat olduğuna inancım sürüyor"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kürt sorununa ilişkin "tarihi fırsat" olduğu yönünde inancının sürdüğünü ifade etti. Gül, "Bölge şartları uluslararası konjonktür buna müsait. Teröre burada yer yok. Bunu ben görüyorum. Herkes bunu görecektir. Ama nihayette biz hepimiz eşit vatandaşlarız, kurucu unsuruz. Ayrı halkı yok bir millet vardır. Herkes 1. sınıf vatandaş" dedi.

Gül, Kürt sorununa ilişkin daha önce söylediği 'yakında güzel şeyler olacak' sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Türkiye giderek daha güzelleşecek. Problemleri çözecek. Bunda şüphe yok. Türkiye istikrar yayan bir ülke. Buna inanıyorum Çünkü vatandaşlarıma inanıyorum. Vatandaşlarımın sağlam mayası var. Türkiye istikrar yayan bir ülke. İlham yayan bir ülke. Kendi inisiyatifi ile her şeyi çözer. Terör ile ilgili tarihi fırsat olduğuna inanıyorum. Terör örgütü elebaşı yakalandığında büyük fırsat yaşandı sorunun çözüme ilişkin. Şimdi de bir fırsat olduğuna inanıyorum. Bölge şartları uluslararası konjonktür buna müsait. Teröre burada yer yok. Bunu görüyorum, Herkes bunu görecektir. İşbirliği olacak. İrade ortaya kondu. Terörü gerekçelendirecek konu yok. Binlerce insanın kanının akmasının hiçbir şekilde kabul edilemez. Terör olmamış olsaydı, ayrı bir çalışma yapılsaydı sorunların bir çoğunun kolayca çözüleceği görülecekti."



"Herkes birinci sınıf vatandaş"

Gül, "Yaşananlarla ilişkin yanlışlar yok mu?" sorusu üzerine, herkesin yanlışları olduğunu ve bunlardan ders alınması gerektiğini ifade ederek, "Bunları saklamamalıyız. Bunlardan ders almalıyız. Yanlış yapılmamalıdır. Ama nihayette biz hepimiz eşit vatandaşlarız kurucu unsuruz. Ayrı halkı yok bir millet vardır. Farklı gerekçelerimiz vardır. Farklı zenginliklerimiz vardır. Buları ret etmemeliyiz. Hepimizin sorunları derken, benin sorunum ayrı sizin sorununuz ayrıç. Demokratik standartları yükselterek bunları çözmeliyiz. Neticede hiç kimse kendini ayrı hissetmemeli. Herkes 1. sınıf vatandaş."

Gül, "Şuan itibari ile sizin iyimser duygularınızı vatandaşlar paylaşmıyor" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Zor konulardan geçerken soğukkanlı olmalıyız ve tartışmalıyız. Ben Türkiye'nin bu olgunlukta olduğu inanıyorum. Devlet adamlarının Türkiye'nin önemli siyaset adamları, STK'ların önemli temsilcileri, kuruluşlar, toplum başkanları var. Bunlar yeterlidir. Burası kendi ülkemiz. Bu vatandaşlık 10 sene önce olmuş değil. Uzun bir zaman dilini kapsar.

Türkiye'nin 100 yıllık döneminde her şey ortak. Biz şehir ülkesi değiliz. 70 milyonluk bir ülke de farklılıklar vardır. Bu farklılıklara saygı gösterilmelidir."



"Parti kapatma doğru değil"

Parti kapatmalarına ilişkin bir soru üzerine Gül, parti kapatmanın doğru olmadığı tekrarlayarak, "Partiler yanlış yapmaz onların mensupları yanlış yapar" dedi. Gül şöyle devam etti:
"Doğru olan şey suç işleyenlerin cezalandırmaktır. Anayasa'da da değişiklik olabilir. Bu yönde telkinimi yapabilirim. Partiler kuralsız değildir. Bu kurallar onları bağlar. 'PKK bizim varoluş gerekçemizdir' deniyorsa ne yapılabilir. Doğru olan kurallara uymaktır.. Partiler değil, suç işleyenler cezalandırılmalıdır. Melis'te de mutabakat var. Çağrılar var. Bir çocuk, başak bir çocuğu öldürüyor. Bunlar ciddi bir şekilde ele alınması gerekir."



"AB süreci hızlandırılmalı"

Avrupa Birliği'ne ilişkin bir soruya ise Gül, müzakerelerin 2010 yılında da süreceğini ifade etti.
AB'nin devlet politikası haline geldiğini kaydeden Gül, "Biz müzakere yapan bir ülkeyiz. 2010 da devam edecek. Bu yol iyi değilse hiç girmeyelim. AB devlet politikası haline geldi. Tereddüt olmaz. Burada yapılması gereken şey ilerlemedir. Sadece olaya siyaset açısından bakmamalıyız. Çeşitli alanlarda gelişmeler var, iyi bir şeydir. Türkiye tam üye olur olmaz o farklı. Süratli bir şekilde müzakereler yapılmalıdır. Sadece bir meseleye bakarsanız bu süreci zayıflatır. Tamamen reform süreci içince olursa daha iyi olur. Hızlandırmak lazım AB süreci."
"Kıbrıs, Ruhban Okulu, Ermenistan ile ilişkiler AB yolculuğunu yavaşlatıyor mu" sorusuna ise Gül şu yanıtı verdi:
"Ben bunları AB ile ilişkili görmüyorum. Bunlar AB olsa da olmasa da var. Bunlara AB sorunu olarak bakılmamalıdır. Kıbrıs'ta referandum yapıldı. Evet diyenler dışarıda kaldı. AB bunu istismar ediyor. Bir çok üye ülke için önemli değilken, bu konu karşımıza çıkartıldı. Onun için bunlara fırsat vermememiz gerekir."