Kurtuluş Savaşı’ndan bugüne girişim yapılmadı

İki bacağını diz üstünden mayına vermiş bir gazi. Evindeyken yumruklarıyla hareket ediyor ve elleri kat kat nasırlı. Kimi ihtiyaç duyduğu protezi, kimi ilacı almak için günlerce çaba harcıyor. Oysa bu işler böyle olmamalı...

Sertaç Eş

Olmayan bir organınızın acısını hiç hissettiniz mi? Veya böyle bir olasılık olduğu hiç aklınıza geldi mi? Toplumsal yara uzun süredir kanıyor ve kimsenin umurunda değil... Yalnızca 19 Eylül’lerdeki Gaziler Günü’nde gündeme getiriliyorlar. Sonra hatırlayan yok. Ankara’da yaşayan gazi İzzet Ertunç’u telefonla arayınca, kendisinin isyanına tanık olduk.

İki bacağını diz üstünden mayına vermiş bir gazi. Tekerlekli sandalye ile yürüyor. Evindeyken yumruklarının üzerinde hareket ediyor ve ellerinin üzeri kat kat nasırlı. “Fantom ağrılarım başladı ağabey, kapattım kendimi bir odaya, stresten kimseye zarar vermek istemiyorum. İlaçlar artık etki etmiyor, 20 gün bir ay bezdiriyor” diye anlattı durumunu. Fantom ağrısı nedir diye soramadım. Türkiye’nin her tarafında yaşayan gazilerin her sorununu kendisine sorun edinen Cem Bölükbaşı’nı aradım. “Kaybettiği ayağının bileğindeki, parmağındaki ağrıları hissediyor. Organın kalan kısmı sürekli kıpırdıyor, hareket halinde” diye anlattı. Çatışma bölgesinde askerlik yapanlar tehlikeyi bilir ancak, yaralanıp gazi olunca yaşayacaklarını neredeyse hiç bilmez, düşünmez. Ancak gazilere vefa borcu olan toplumumuz da bu konuda pek duyarlı değil...

MARDİNLİ HAKAN’IN MACERASI

Gaziyseniz ve Ankara dışında yaşıyorsanız, işiniz daha da zor. Mardinli Hakan, proteze ihtiyacı olan bir gazi. Proteze ihtiyacının olduğuna karar verilebilmesi için Ankara’ya gelmesi gerekiyordu, geldi. Ancak kalacak yer sorunu vardı. Yine birkaç insan devreye girdi, araştırdı, insanların duyarlılıklarını harekete geçirdi ve Mardinli Hakan, günlüğü 75 TL’den bir otelde 18 gün kaldı. Heyete girdi, protezi hak ettiğine karar verildi. Memleketine döndü, maceranın ikinci bölümü olan protezin hazırlanması için yeniden Ankara’ya gelecek. Peki, nerede kalacak? Türkiye’de proteze ihtiyacı olan gazi sayısının 1500 civarında olduğu söyleniyor. İhtiyaçları için Ankara’ya gelmeleri gerektiğini bir düşünsenize. Karabasan... Darbe girişiminin ardından tüm askeri hastaneler, FETÖ’ye duyulan haklı öfkeyle Sağlık Bakanlığı’na bağlandı.

Bu sırada Ankara’daki Rehabilitasyon Merkezi’nde kalan gazilere hoyratlıklar yapıldı. Hoyratlıklar halen sürüyor. Rehabilitasyon merkezine gidip sorununu anlatmak isteyen gazilere randevu alınması koşulu getiriliyor. Gaziler haklı olarak hassas. Eskiden öncelikleri vardı, sorunu olan gazi, anında doktora gider görüşürdü. Artık randevu almaya zorlanıyorlar. Askeri hastaneler, gazilerin yaşadıkları yerde ihtiyaçlarını karşılamaları için şart. Gaziler, askeri doktor, hemşireyi kendisine daha yakın hissediyor. Onun sözlerine ikna oluyor. Bu hastanelerin çatışma bölgesindeki askerler için de vazgeçilmez olduğu darbe girişiminin üzerinden geçen 4 yıldan sonra ortaya çıktı. Harp psikiyatrı sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Çatışmada yaralananlara yönelik cerrahi deneyimi olan hekim sayısı da aynı. Gelinen noktada iyi bir planlamayla asker hastanelerinin açılması kaçınılmaz. Aksi durumda karmaşa büyüyor.

İRAN’DAN DA GERİDEYİZ

Türkiye, Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana sürekli gazileri olmuş bir ülke. Ancak gazilerine ilişkin net bir yasası yok. Gazilerin hakları belli değil. Öyle bir karmaşa var ki anlatmakla da anlaşılmıyor. Gazilere yönelik sistem açısından en geri ülkeyiz. ABD’de, İran’da, kardeş Azerbaycan’da gazilere tanınan haklar ülkemizde yok. Birçok gazi, devletle davalı, yargıda uğraşıyor. Ülke savunması için gazi olanlara adeta “Al şu tazminatı, kaybol” deniyor. Bu insanlar kaybolmuyor, sorun büyüyor. Zaman geçirmeksizin Başta MSB, Sağlık ve Aile bakanlıklarının bu konuya çağa uygun, köklü çözüm üretmesi gerekiyor.