Küresel sansür

İstanbul’daki ILO 10. Bölge toplantısı skandallar silsilesine dönüştü. ITUC ve ETUC, toplantıda dağıtılmak üzere bir mektup gönderdi. Sendikaların niçin katılmadıklarını anlatan mektup, toplantıda dağıtılmadı. Gelişmeler üzerine ortak açıklama yapan ITUC ve ETUC, mektubun dağıtılmasını engelleyen işveren kesimini şiddetli protesto ederek, ‘İşverenin de Avrupa değerlerini savunmalarını beklerdik’ a

Olcay Büyüktaş

İstanbul’da yapılmakta olan ILO 10. Bölge toplantısı ifade özgürlüğüne yapılan baskının resmine dönüştü. ITUC ve ETUC, toplantıda dağıtılmak üzere bir mektup gönderdi. Sendikaların niçin katılmadıklarını anlatan mektup, toplantıda dağıtılmadı. Mektubun işverenler tarafından dağıtılmadığını düşünen ITUC ve ETUC genel sekreterleri bir açıklama yaparak, işverenlerin baskıların değil demokrasi ve özgürlüğün yanında olmasını beklediklerini bildirdi.

Şaşırdık

Toplantı öncesi kaleme alınan ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) delegasyonuna dağıtılması için delegelere hitaben bir mektup gönderen Uluslararası İşçi Sendikaları ITUC ve Avrupa İşçi Sendikaları (ETUC) uluslararası sendikal hareketin toplantıya katılmama gerekçelerine ve Türkiye’deki işçi haklarına dair kaygılarını dile getirdi. Mektupta, örgütlenme özgürlüğü temelindeki haklara adanarak kurulan ILO’nun işçilerin çok ağır insan hakları ve çalışma hakları ihlallerine uğradığı, işverenlerin ve yöneticilerin mülklerinin ve ticari kaynaklarının herhangi bir hukukun üstünlüğü kuralına başvurulmaksızın kaybetme riskinin olduğu bir ülkede konferans düzenleyecek olmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda oldukları belirtildi. Mektupta, “İşçilere yönelik gerçekleştirilen ihlal ve baskılar karşısında işverenler ve hükümetlerden gördüğümüz destek eksikliğine çok şaşırdık. Bu ihlaller ve baskılar arasında 125.000 kamu çalışanının, akademisyenin, öğretmenin ve gazetecinin olağanüstü hal kararnameleriyle ihraç edilmesi ve binlercesinin hapsedilmesi var” denildi.

Engellemeyi seçtiler

Mektupta ayrıca, kamu ve özel sektörden çalışanların ihraç edilmesi, cezaevine konulmasının yanı sıra şirketlerin 11 milyar ABD doları civarındaki varlıklarına hükümet tarafından el konulduğu vurgusu yapılarak, örgütlenme özgürlüğünün hem işçilerin hem de işverenlerin elinden alındığının altı çizildi. Mektubun dağıtılmaması üzerine ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow ve ETUC Genel Sekreteri Luca Visentini imzalı bir yazılı bir açıklama yapıldı. İşçi kesiminden büyük destek gören boykotlu bir toplantıda, Avrupa işverenlerinin katılımının eleştirildiği açıklamada, hükümet ve işveren temsilcilerinin iki örgütün yazmış olduğu açık bir mektubun dağıtımının engellenmesi şiddetle protesto edildi. Bu toplantıya katılmanın, Türkiye’de hükümetin hem işçilere hem de işverenlere karşı olan agresif politikasını meşrulaştırmak olacağı hatırlatılan açıklamada, “Pek çok Türk şirketi hükümet tarafından kapatılırken, işveren temsilciler demokratik özgürlükler yanında durmak yerine bizim mektubumuzu engelmeyi seçmişlerdir” denildi.

Güvencesizlik, endişe ve yılgınlık hissiyatı yarattı

Toplantıda büyümelerin 1.7 ile 3.0 arasında seyredeceğinin belirtildiği raporda, krizin kalıcı etkileri ve istihdam artışının büyük kent merkezlerinde ve daha vasıflı gruplar içinde yoğunlaşması (eşitsizliğin ve çalışan yoksulluğunun artmasına yol açarak), güvencesizlik, endişe ve yılgınlık hissiyatı yarattığı belirtildi. Bu da, bölgedeki bazı seçim ve referandum sonuçlarının da ortaya koyduğu üzere, son derece belirsiz ve çalkantılı bir siyasi ortama eklemlendi.

-Kısa vadede ekonomik büyüme görünümü, toplam talep düzeyi de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olacak. Ancak orta vadede, yavaş ve negatif demografik büyüme ile zayıf verimlilik performansı bölgenin tümünde ekonomi üzerinde baskı yaratacak. 

-Bölgenin tümünde, alt bölgesel farklılıklar olmasına rağmen istihdam, bir kez daha yavaş yavaş iyileşmeye başladı. 

-Çalışılan saatler toplamı, 2008’deki seviyesinden 2.4 puan daha düşük olup, (haftalık) çalışılan saat ortalaması ise 1,9 puan geriden gelmektedir. Bu fark, 2009 yılından bu yana AB’de yarı zamanlı çalışan sayısı 3,7 milyon artış gösterirken, tam zamanlı istihdamda 2 milyon düşüş yaşanması ile açıklanabilir.

-Ortalama olarak, her beş işçiden biri şu anda yarı zamanlı çalışıyor.

-Kadınlar arasında her üç çalışandan biri, erkekler arasında ise her on çalışandan biri yarı zamanlı çalışıyor.

-İstihdama geri dönenlerin çoğu uygun olmayan çalışma koşullarında istihdam ediliyor.

Toparlanma çok yavaş ilerliyor

10. Bölge toplantısında ILO Genel Direktörü Guy Ryder tarafından sunulan bir rapor müzakere edildi. ILO tarafından hazırlanan, Avrupa’da ve Orta Asya’da İnsana Yakışır İşin Geleceği - Fırsatlar ve Zorluklar konulu raporda, toparlanma, gittikçe artan eşitsizlik ve geleceğe dair belirsizliklerin etkisiyle, yavaş ilerlediği vurgulandı. Raporda dikkat çekilen noktalar özetle şöyle sıralandı:

-Bölgedeki üye devletlerin, işletmelerin yeterli sayıda insana yakışır iş imkânı yaratmasını sağlayacak koşulları yaratma, istihdam kalitesini artırma ve ekonomik büyümenin kazançlarının adil ve kapsayıcı bir şekilde paylaşılmasını sağlama kabiliyeti konusunda endişeler bulunuyor.

-Politika gündemi istihdama ve reel ekonomiye yatırım yaparken, mali konsolidasyon ve yapısal reform da dahil olmak üzere sürdürülebilir çözümler bulmaya odaklanıyor. Fakat küresel koşullar şu anda yalnızca süregelen zayıf ve belirsiz ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeydeki gerginliklerin de etkisi altında.

-Az sayıda ülke, ekonomilerinin yapısı ve özellikle de belirli bir ekonomik model sayesinde, krizi görece hafif atlattı. Diğer bazı ülkeler ise, süregelen krize uyum sağlamak için mali teşvik ve/veya işgücü piyasası politikalarını aktif olarak kullanarak, krizin reel ekonomileri ve işgücü piyasaları üzerindeki ağır etkisinin hafifletilmesine dönük politikalar uyguluyor.

-Bazı üye devletlerde güçlü büyümeye dair cesaret verici işaretler, diğer birtakım ülkelerde ise yavaş veya negatif büyümeye dair heves kırıcı göstergelerin olduğu bir ortamda, bölgedeki ekonomik büyüme tahminleri oldukça durgun kalıyor.