Küresel kriz AB masasında
AB devlet ve hükümet başkanları, küresel krizle mücadele yöntemlerini tartışmak için toplandı. Ulusal ekonomiyi teşvik paketleriyle korumacılığa yönelerek birbirlerini tedirgin eden AB üyeleri, ekonomik krizde birlikte hareket edebilmek için kararlar almaya çalışacak. Uzmanlar, ekonomik krizin, son yirmi yılda AB'nin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun olduğunu belirtiyor.
cumhuriyet.com.trAB devlet ve hükümet başkanları, küresel krizle mücadele yöntemlerini tartışmak için toplandı. Toplantıda; her geçen gün işsizliğin ve ekonomik durgunluğun arttığı, piyasaların kötüleştiği ve karamsar beklentilerin güçlendiği bir dönemde açıkladıkları ulusal ekonomiyi teşvik paketleriyle korumacılığa yönelerek birbirlerini tedirgin eden AB üyeleri, dayanışma ve ortaklık ruhunun küresel kriz döneminde de korunması yönünde kararlar almaya çalışacak.
Mevcut sorunlar
AB Komisyonu, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İsveç ve İngiltere gibi üyelerin açıkladığı oto üreticilerine yardım paketlerinin AB iç pazarının işleyişini ve rekabeti ihlal edip etmediğini inceliyor. Dönem başkanı Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere, iç talepleri yeterli olmasa da ucuz işçilik avantajıyla son yıllarda birçok otomobil fabrikasının üretime geçtiği Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa'nın ekonomik milliyetçiliğe yönelmesinden ve yerli üretimi teşvik girişimlerinden rahatsızlık duyuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ulusal otomobil markaları Renault ve PSA Peugeot Citcoen'e, Fransa'daki fabrikalarını kapatmamaları karşılığında 3'er milyar Avro destek kararı alması, her iki oto devinin üretim yaptığı diğer AB üyelerinde endişe yaratmıştı. Bunun üzerine otomobil sektörüne yardım planını AB Komisyonuyla müzakere eden Fransa, AB iç pazarı ilkelerini ihlal etmeyeceği ve korumacılığa başvurmayacağı güvencesini vermişti.
Son dönemde açıkladığı önlemlerle "AB içinde yeni duvarlar örmek" ile suçlanan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, geçen hafta yaptığı açıklamada, "Her yerde eleştiriliyoruz. Bana korumacı denildi, fakat şimdi diğerleri bizi taklit ediyor" dedi.
AB liderleri, iflas sınırında olan Doğu Avrupa ülkelerinin ve emlak sektörü başta olmak üzere buraya yaklaşık 1,3 trilyon dolar kredi akıtan Batı Avrupa bankalarının kurtarılması konusunu da ele alacak. Erste Bank ve diğer bankaları aracılığıyla Ukrayna, Sırbistan, Macaristan, Romanya ve diğer kırılgan ülkelere gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 70'inden fazla kredi açan Avusturya, kendisinin de iflasa sürüklenmemesi için AB'nin Orta ve Doğu Avrupa'ya kurtarmasını istiyor. Bölgedeki olası bir çöküşten İtalya, İrlanda, Fransa, Belçika, Almanya ve İsveç bankaları da olumsuz etkilenecek.
Küresel krizden en fazla olumsuz etkilenen AB üyelerinden Macaristan, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin kurtarılması için bu yıl içinde 300 milyar Avro'ya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu miktarın üçte ikisinin AB, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonundan talep ediyor.
Zirvede ortak para Avro Bölgesi'ne dahil olmalarına rağmen borçlarını çevirmekte zorlanan İrlanda, Yunanistan, Avusturya ile para birimleri hızla değer kaybeden Letonya, Litvanya, Macaristan ve İngiltere gibi mali göstergeleri alarm veren AB üyelerinin kurtarılması da gündeme gelecek. AB içinde en küresel krize en iyi direnç gösteren Almanya ve Fransa'nın en azından Avro Bölgesi'nin İrlanda başta olmak üzere zor durumdaki üyelerini kurtarması seçeneği üzerinde duruluyor. İlk olarak Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrueck tarafından seslendirilen bu düşünce Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından da reddedilmedi.
Steinbrueck, 18 Şubat'ta yaptığı açıklamada, borçlarını ödemekte sora düşen Avro Bölgesi üyelerinin Almanya'yı "müdahale etme yeteneğini göstermeye" zorlayabileceğini belirtmişti. Geçen hafta bu öneriyle ilgili görüşünün sorulması üzerine Başbakan Merkel, "(AB içinde) dayanışma gösterdik ve bu böyle kalacak. Fakat bu (kurtarma) ortak paramızın temellerindeki yükümlülüklere uygun olmalıdır" dedi.
Yeni AB üyeleri arasında sağlıklı mali göstergeleriyle öne çıkan AB dönem başkanı Çek Cumhuriyeti ise "herkesin ayağını yorganına göre uzatması" gereğini vurgulayarak, AB'de sorumluluğun da dayanışma kadar önemli olduğuna dikkati çekiyor.