Kültür elçisi Gülcan Altan, son olarak ‘Devrim Şarkıları’ albümünü yayımladı
Gülcan Altan, “Abhazya Devlet Sanatçısı” unvanı taşıyan bir isim, bir kültür elçisi.
Orhun Atmış2008 yılında “Gülümser” isimli ilk albümü yayımlandı. Bu albümde yıllarca beraber çalıştığı ve hayranı olduğu Vedat Sakman’ın şarkılarını söyledi. İspanya, Rusya, İsviçre, Yunanistan, Almanya gibi dünyanın birçok ülkesinde konserler verdi. 2015 yılında “Bir Ömür Bize Yeter” albümü yayımlandı.
Kendi şarkılarının yanı sıra 15’ten fazla dilde şarkılar söylüyor. Yani müziğin birleştirici gücünü kullanarak tüm kültürleri iç içe harmanlıyor. Altan, bu yıl TKP’nin 100. yılını kutlamak amacıyla “Devrim Şarkıları”nı çıkardı. Albümde Nâzım Hikmet’in şiirinden bestelenen Yunanca bir şarkı da bulunuyor. Sanatçıyla albümünü ve müziğini konuştuk.
HİKÂYELERİ VAR...
Gülcan Altan, albümün okura ve dinleyiciye bir “merhaba” olduğunu söylüyor. Albümde yer alan şarkıları TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ile birlikte oluşturduklarını ifade eden Altan, “Şarkılar, dünyada halkların ürettiği, benimsediği ve eylemleştirdiği şarkıları anlatıyor. Hepsinin bir hikâyesi var. Daha önce yaptığım albümlerimde de her zaman hikâyesi, yaşanmışlığı olan şarkıları yorumlamak istedim. Bu albüm çok özel bir yere sahip” diyor.
Altan, birçok dilden söylediği şarkıları seçme nedenlerini şöyle anlatıyor: “Halkların ve kültürlerin takipçisi ve araştırmacısı olmaya çalışıyorum. Özellikle az bilinen ve kaybolma riski altındaki diller ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Söylemek istediğim şarkıların muhakkak halka mal olmuş ve bir hikâyeye sahip olmasına dikkat ediyorum. Çünkü ben bir aracıyım. Ve az bilinen şeyleri doğru aktarmak görevim.”
Sanatçı, politik duruşu nedeniyle geçmişte albümlerini yapmakta ve yayımlamakta zorlandı. “Ben sosyalist bir insanım” diyen Altan, bu bakış açısını da müziğine yansıttığını vurguluyor: “Ben iyiliği, hak, hukuk ve adaleti, insanlığı ve emeği savunanların yanındayım. Onların dostuyum. Sanırım bunda bir mahsur yok.” Apolitik bir nesilden geldiğini söyleyen Altan, “Apolitizm gençliğimde bana empoze edildi. Ve ben çok yıllar sonra bu sistemleri araştırdım. Okudum ve yaşadım. Sonunda emeğimin karşılığını aramayı öğrendim. ‘Devrim Şarkıları’ndan sonra bana en yakın dostlarım bile dediler ki ideolojik bir albüm olmuş. Bunun ne sakıncası var? Siz bir partiye oy vermiyor musunuz? Ve o partiyi desteklemiş olarak ideolojik olmuyor musunuz? Ben niye tercihimi gösteremiyorum? Benim yaptığım müzik özgürdür ve isteyen müziği dinler isteyen ideolojiyi...”
Gülcan Altan, koronavirüs salgını nedeniyle zor zamanlar geçiren müzisyenlerin durumunu da özetliyor: “Ülkemizde müzisyenlerin durumu hep pamuk ipliğine bağlıdır. Şehitlerimiz olur, konserlerimizi iptal ederiz. Olağanüstü durumlarda ilk önce konserlerimiz iptal olur. En büyük yanılgılardan biri müziğimizin eğlence sektörü adıyla anılmasıdır. Bu da yine bu sömürgen sistemin tüm müzik sektörüne yaptığı bir yapıştırmadır. Popüler müzik yapanların o cafcaflı hayatlarının hep en önde gözükmesi sebebi ile asıl müzik emekçilerinin hakları ve yaşantıları perde arkasına gizlenmektedir. Müzik sektörü birçok insanın ekmek kazandığı bir zincirdir. Müzik sadece göbek atmak değildir. Bizler ömrümüzü bu işe adıyoruz. Müzik hobimiz değil. Faturalarımızı ve yaşamsal ihtiyaçlarımızı bu işi yaparak sağlıyoruz. Pandemi, tüm dünyayı etkisi altına alan olay demek. Ve birçok ülke müzisyenlere ve diğer sanat emekçilerine destek verirken bizler bu ülkede hayalet olduk. Lakin çuvaldızı kendimize iğneyi başkasına batır dedikleri atasözünü kendimize uygulamalı ve tüm müzisyenlerin önce kendisini sorgulayıp neden örgütlenemediğini ya da sendikalaşamadığını kendilerine sormaları gerektiğine inanıyorum. Müzik sektörü önce bunu çözmeli.”
Sanatçı, müzik emekçilerinin pandemi sürecinden örgütlenerek, haklarını savunarak ve birbirlerine sarılarak sağ salim çıkabileceğini vurguladı.