Kubbe nükleer çöküntüyü örtemez

Elektrik Mühendistleri Odası (EMO), nükleer santral ve silahlanma yarışına karşı durma çağrısı yaptı.

cumhuriyet.com.tr

Elektrik Mühendisleri Odası, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atom bombası atılmasının 67. yıldönümünde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, nükleer çılgınlık trenine Akkuyu ve Sinop nükleer santral projesi ile takılmaya çalıştığını belirterek bundan vazgeçilmesi yönünde çağrı yaptı. EMO’nun açıklamasında, “Nükleer santralların canlılar ve doğa üzerindeki tahribatı, pahalı ve kirli bir enerji tercihi olduğu gerçeğinin üzeri ‘kubbe’ mimarisiyle örtülmeye çalışılıyor” ifadesi kullanıldı. Açıklamada şu saptamalar yer aldı:

• Nükleeri kendi ellerinde silah olarak bulunduran emperyalist ülkeler, diğer ülkeler üzerinde kimi zaman hayali, kimi zaman gerçek bir nükleer avcılığa soyunuyor. Irak’a müdahalenin baş gerekçesi nükleer silah olmuştu. Yalan çıktı. Şimdi sırada İran var.

• Nükleer üzerinden yürütülen savaşların acısı yakın coğrafyada yaşanıyor. Ancak yaşanan acılar nükleer silaha sahip olma çılgınlığına malzeme yapılmaya devam ediliyor. Ülkemiz de bu çılgınlık trenine, bugün Akkuyu nükleer santral projesi yarın Sinop nükleer santral projesi ile takılmaya çalışıyor.

• Hiroşima ve Nagazaki’den bu yana “atom bombasına sahip olma” çılgınlığına, nükleer santral projeleri eşlik ediyor. Oysa nükleer savaş olmasa da sürdürülen nükleer yarış, dünyamızı yeni yeni nükleer felaketlerle karşı karşıya bıraktı.

• Son olarak Fukuşima felaketinin ardından nükleer yalanlar bir bir ortaya dökülüyor. Tüm dünyada nükleer felaketlerle cilası dökülen nükleer sektörü çöküyor. Ülkemizde ise Fukuşima öncesinde hukuka aykırı işlemlerle iptal edilmek zorunda kalınan ihaleyle başlayan nükleer komedisi sergileniyor.

• Ülkemizde gerçekdışı söylemlerle, uçak çarpma testi gibi, nükleer santral güvenliği kanıtlanmaya çalışılıyor. Nükleer santral güvenliğinin Japonya gibi güvenlik ve disiplin kültürünün yerleşmiş olduğu bir deprem ülkesinde yerle bir olmasının ardından, bu kez cahillere has bir özgüvenle tüpgaz, bekârlık, yıldırım çarpması örnekleriyle güvenlik tehdidini küçümseyen açıklamalar yapılıyor.

• Son olarak nükleer santralın maliyetinin 20 milyar doların üzerine çıkacağı Rusya kaynaklı haber görmezden gelinirken, aradan 15 gün geçmeden bu kez Türkiye’den teçhizat alarak maliyeti indirecekleri açıklaması ortalığı sarıyor. “Osmanlı esintisi kubbeli” mimarisiyle nükleer santral maketleri boy gösteriyor. Gerçeklerin üzeri “kubbe” mimarisiyle örtülmeye çalışılıyor. Oysa kubbe bu gerçekleri örtemez.