Krize çare aranıyor: Seçenekler neler?

Son faiz kararından bu yana kur yüzde 10 arttı. Bu artış enflasyonu en az 1.5 puan artıracak. Piyasa faizleri yüzde 25’e ulaşırken Merkez’in önündeki seçenekler azalıyor

Pelin Ünker

Türk Lirası’ndaki sert düşüş sonrası yapılması gerekenler konusunda ekonomistlerin uyarıları sürüyor. Tartışılan seçenekler arasında Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi artırması ve sermaye kontrolleri de var.

Merkez Bankası 24 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini sabit bırakmıştı. Kurdaki artış bu tarihten beri yaklaşık yüzde 10’u buldu. Kurdaki her yüzde 10’luk artışın enflasyona yüzde 1.5 artış olacağı hesaplanıyordu. Ekonomistlere göre kurun enflasyona geçişkenliği son rekorlarla birlikte daha da artacak. Kur etkisi ağustos verilerine görülmeye başlayacak. Temmuzda yıllık enflasyon yüzde 15.85 olarak açıklanmıştı. TCMB son enflasyon raporunda yılsonu enflasyon tahmini yüzde 13.4 olarak güncellemişti.

Enflasyona yansıyacak

Son kur artışlarıyla birlikte bu rakam en az 14.9’a çıkacak. Peki TCMB bunun önüne geçmek için ne yapacak? Reuters’a göre Merkez’in 7 seçeneği: Sözlü müdahale, bekle gör politikası, güçlü para politikası tepkisi, alışılagelmişin dışındaki para politikası, doğrudan döviz müdahalesi ve sermaye kontrolleri.

Daha önce yapılan sözlü müdahaleler kur üzerinde etkili olmadı. TCMB’nin rezervlerinin zaten azaldığı dönemde ekonomistler döviz satışı da beklemiyor. Bekle-gör politikası 13 Eylül toplantısına kadar herhangi bir adım atılmaması demek ve TL’deki sert kayıpları devam ettirebilir. Sermaye kontrolleri ise yurtdışından borç bulma zorunluluğu nedeniyle uzak bir ihtimal. Faiz politikası da yeni sadeleştirildiği için öne çıkan seçenek faiz artışı olarak görünüyor. Buna göre TCMB güçlü politika tepkisi verirse bağımsızlık endişelerini giderebilir. Bazı ekonomistler TCMB’den 500 baz puan artış bekliyor.

Borç endişesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘faiz lobisi’ vurgusu nedeniyle TCMB’nin faiz adımından kaçındığı kaygıları var. TCMB ise kurun enflasyona etkisini izlediğini, gerekirse ek sıkılaştırma yapabileceğini belirtmişti.

TL’deki sert kayıpların bankalara, döviz borçlu şirketlere ve ekonominin geneline etkisinden endişe ediliyor. Bu da küresel borsalarda ve banka hisselerinde düşüşlere yol açtı. Bloomberg Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Bankalar Birliği (TBB) ile toplanacağını öne sürdü. Bu iddia hem BDDK hem de TBB tarafından yalanlandı.

Öte yandan Türk Lirası Bankalararası Satış Oranı olarak tespit edilen referans faiz oranını gösteren TRLİBOR yıllık 24.67 seviyesine yükseldi, gecelik oran yüzde 18.78’i buldu. Bu da borçlanma maliyetlerinin dramatik bir biçimde yükseldiğini gösteriyor. Faizler TCMB’nin yüzde 17.75’lik politika faizinin üzerinde. ‘Faiz lobisi’nin faiz arttırımı istediği seslendirilirken, TRLİBOR ve kredi faizlerinin arttığı görmezden geliniyor.

AVRUPA VE ABD’YE BULAŞTI

TL’deki tarihi düşüş yurtdışı piyasaları da etkiledi. Yurdışına olan borçlar nedeniyle ABD ve Avrupa borsaları geriledi. ABD borsaları ağustos ayının en büyük düşüşünü kaydetti. Dow Jones yüzde 0.77, Nasdaq yüzde 0.67, S&P500 yüzde 0.71 düştü. Türkiye’de iştirakları olan Avrupa bankaları haftayı sert düşüşle kapattı. İspanyol Bankası BBVA’nın hisseleri yüzde 5.16, Fransız BNP Paribas yüzde 2.99, İtalyan UniCredit yüzde 4.73 düştü. Hollandalı ING’nin hisseleri yüzde 4.31, HSBC ise yüzde 0.62 geriledi. FT’de önceki gün “BBVA, UniCredit ve BNP Paribas’ın Türkiye’de varlıkları olduğu için özellikle risklere daha açık görüldüğü”nü yazmıştı. Uluslararası Ödemeler Bankası 2017 sonu verilerine göre bu üç bankanın Türkiye’de 224 milyar dolar karşılığı alacağı var. Alman Bundesbank ise Alman bankalarının Türkiye’deki kredi riskinin 20.8 milyar Avro olduğunu açıkladı. Borç endişeleriyle Alman borsası yüzde 1.99, İngiliz FTSE yüzde 0.97, Fransız CAC yüzde 1.59, İspanya borsası yüzde 1.56, Avrupa’da 600 büyük şirketi izleyen STOXX600 yüzde 1.07 geriledi.