'Kriz bir süre daha bizimle olacak'
Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF ile gelinen noktada tedbir büyüklüğü konusunda beş aşağı, beş yukarı bir anlaşmanın olduğunu belirterek, IMF heyetini Ocak ayı başında Türkiye'ye davet edeceğini bildirdi.
cumhuriyet.com.trDevlet Bakanı Mehmet Şimşek, Antalya Sanayici ve İş Adamları Derneği tarafından düzenlenen 18. Akdeniz Toplantısında, ''Türkiye ve Küresel Kriz'' konusunda konuştu. Geçen yıldan beri küresel krizi gördüklerini, buna göre program yaptıklarını ve önlem aldıklarını kaydeden Şimşek, enerji sektöründe sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması yönünde yeni uygulamalar getirdiklerini anımsattı.
HES, güneş ve rüzgar enerjisinin yanında nükleer enerji üretimi konusunda da yeni açılımlar getirdiklerini anlatan Şimşek, geçen yıl başlayan krize karşı istihdamda vergi yükünün azaltılması, bazı ürünlerde KDV'nin indirilmesi, çalışanlara KEY ödemeleri, sosyal güvenlik reformu ve AR-GE ile kurumlar ve gelirler vergisinde indirimler yaptıklarını kaydetti. Bakan Şimşek, şöyle konuştu:
''Dünyanın yüz yılda bir karşılaştığı çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Hükümet olarak 2007 yılından beri bu krizi öngörmüştük. Bu nedenle belirttiğim reform ve uygulamaları yaptık. Bu krize hazırlıksız yakalanmadık. Bu kriz bizim için sürpriz değil. Bugün bir banka batmadıysa ve vatandaş bununla ilgili bir külfete sokulmadıysa, bu Türkiye'nin iyi yönetilmesindendir. Bu krizde Türkiye çok ciddi şekilde yönetilmiştir. Biz bu sıkıntıları 2007'de gördük. Dolayısıyla 2008'de de ciddi reformlar yapıldı. Bu reformların yansımaları uzun dönemde olacak. Türkiye'nin cüssesi belli, imkanları belli. Bu krizi Türkiye tek başına kendi imkanlarıyla atlatamaz. Türkiye'nin tek başına alacağı önlemlerle krizden çıkamayız. Çözümler konusunda kafa yoruyoruz. Tabii bazı çevrelerin de 'ah vah demeleri' krizde etkili oluyor.''
IMF ile anlaşma
Devlet Bakanı Şimşek, Türkiye ve dünyada yaşanan ekonomik krizle ilgili konuşmasının ardından soruları yanıtladı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Özgen'in ''IMF ile sürdürülen görüşmelerde anlaşma sağlandı mı?'' sorusunu yanıtlayan Bakan Şimşek, IMF ile Türkiye arasındaki stand-by anlaşmasının Mayıs ayında bittiğini ve Türkiye'nin bu anlaşmayı başarıyla tamamladığını söyledi. Bakan Şimşek, şöyle devam etti:
''Türkiye IMF ile iki stand-by anlaşmasını başarıyla bitirdi. O zaman dendi ki, (Türkiye 1999'dan beri IMF ile çok yüksek kaynak kullanımını içeren, çok uzun süreli bir program ilişkisi içerisindeydi. Kendi düzenlemelerimiz gereği Türkiye hakkında iki aylık program sonrası değerlendirme çalışması yapmamız gerekir. Yönetim Kurulumuza yeni program önerileri götürmeliyiz) dediler. Bu arada biz de (Tamam, siz o çalışmaları yapın biz de buna paralel kendi programımızı geliştiririz. Yani ne türden reformlar yapacağız, ne türden mali politikaları uygulayacağız, ortaya koyacağız. Bu çalışmaları yapar, sonra görüşürüz) dedik. IMF, ağustos ayında çalışmasını bitirdi. Eylül ayından bu yana da görüşmelerimiz devam ediyor. Teknik bazda diyaloglar var. O diyaloglar zaman aldı. Niye zaman aldı? Tabii siz bir öneri setiyle çıkarsınız, onlar geriye gelirler. Müzakere süreci olur. Şunu söyleyeyim: Bundan bir kaç ay öncesine göre IMF'nin bizden istediği, bütçede harcama kesintisi ya da vergi artışı tedbirlerde sorun yok. Zaten kamusal ve yapısal tedbirlerde de bir sorun yok. Onda bir anlaşmazlık yok.''
IMF ile başlayan ilk görüşme ile bugün gelinen noktada önemli gelişmeler olduğunu vurgulayan Şimşek, ''Bütçe boyutuyla istenilen tedbirler konusunda başlangıç ile bugün gelinen nokta arasında üç kat fark var. IMF, başlangıçta geleneksel tedbirler alınsın yaklaşımı içindeydi. Türkiye olarak bu dünya konjonktüründe kamu taleplerinde daralma olmasının Türkiye'ye uymayacağını ifade ettik. IMF ile gelinen noktada da tedbir büyüklüğü konusunda beş aşağı beş yukarı bir anlaşma var'' dedi. Ocak ayı başında IMF heyetini Türkiye'ye davet edeceğini söyleyen Bakan Şimşek, ''Ocak ayında bu görüşmelerin en azından bitirilmesini ümit ediyoruz'' diye konuştu.
Yapılması gereken yapısal tedbirler bulunduğunu, zamanı geldiğinde kamuoyunu bilgilendireceklerini ancak IMF'ye karşı yaklaşımda bir sorun olmadığını vurgulayan Bakan Şimşek, ''Memleketimizin yararına, bu bu ülkenin menfaatine yararlı ise Türkiye'de 2009 yılında, örneğin, özellikle dış kaynak ihtiyacına yönelik, kaygıları giderilecek ise bir anlamda, bu kaygıların azaltılması yönünde katkısı olabilir. Bu nedenle biz yapıcı olarak yaklaştık. Çalışmaya devam ediyoruz.'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin IMF ile yapacağı programa kesin bir tarih veremediğini ancak sonuç itibariyle gelinen noktada her iki tarafında ifade ettiği gibi, önemli bir mesafe katedildiğini kaydeden Bakan Şimşek, IMF ile yapılacak programın ne kadar süreli olacağı konusunda da herhangi bir yorum yapmanın doğru olmayacağını, bunların en son aşamada görüşülüp sonuca bağlanacağını bildirdi.
IMF ile yapılan bu tür programlarda, ülkelerin finansman açığını gidermeye yönelik kaynaklar verildiğine dikkati çeken Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazı kaynaklar, Türkiye'nin 2009 yılında dış finansman ihtiyacının 15 milyar dolar olacağını söylüyor. Kimisi 30 milyar dolar olacağını söylüyor. Çok daha yüksek rakamlar da var. Ama onlar, makul rakamlar değil. Önemli olan şu: Biz öyle bir program yapmalıyız ki, Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmeye yönelik adımlar içersin. Mali disiplini sağlam bir yapıda götürmeye imkan sağlayacak nitelikte olsun. Aynı zamanda Türkiye'de özellikle 2009 yılında dış kaynağa ilişkin kaygıları azaltan bir program olsun. Böyle bir program olacak.''
''Türkiye krizi fırsata dönüştürecek"
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, krizlerin Türkiye için bir fırsat da olabileceğini söyledi. Türkiye'nin yeni dönemde Avrupa Birliği ile sosyal ve ekonomik alandaki arayı kapatması için çalışma içinde olacağını ifade eden Şimşek, küresel krizin önlenmesi amacıyla dünya ülkeleri tarafından alınan önlemlerle, piyasaların normalleşmesiyle birlikte Türkiye'nin çok ciddi çıkışlar yakalayacağını vurguladı. Bakan Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye, küresel kriz sonrası çok ciddi çıkışlar yakalayacak. Gıda ve enerji fiyatlarını iyi değerlendireceğiz. GAP gibi bölgesel kalkınma yatırımlarına öncelik vereceğiz. Finans kuruluşları bu krize sağlam girdiler. İnşallah bu kriz derinleşmez. Normalleşme süreciyle birlikte bölgesel güç haline geliriz. Krizden önce Türkiye dışarıya açılıyordu. Dışarda çok ciddi markaları satın alıyordu. Türkiye, bu krizde reel sektör olarak ne kadar az etkilenirse önümüzdeki dönemde daha güçlü olacak. Çok ciddi reformlar yaptık, bu reformlar devam edecek. Türk Ticaret Kanunu Reformu gündemde. Muhalefet ile oturup uzlaşmayla bu yasayı çıkarmak gerekir. AB reformlarına öncelik vereceğiz. Bir plan içinde yolumuza devam edeceğiz. AB ile aradaki farkı kapatacağız. Enerji ve gıda gibi konularda Türkiye'nin bu krizi fırsata çevirmemesi için bir neden göremiyorum. Reel sektörün yansımaları bir müddet daha sürecek. Bu çok farklı bir dönem. Bu kriz bir süre daha bizimle olacak. 2009 yılının üçüncü çeyrek sonuna kadar sürecek. Türkiye'nin genç nüfusu, girişimci ruhu ve büyüme potansiyeli çok yüksek. Gelişmiş ülkeler ile arayı kapatacak kapasitededir. Türkiye'nin girişimci, yaratıcı ruhuna inanıyoruz. Ancak, bu krizi tek başımıza çözmenin de imkanı yok. Tüm dünya ile birlikte çözeceğiz.''