'Kredi büyümesini yüzde 10'lara düşürdük'
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Yıllıklandırılmış kredi büyüme eğilimi geçen yıl sonundaki yüzde 50'nin üzerindeki seviyelerinden bugün itibariyle yüzde 10'a yakın seviyelere inmiş bulunmaktadır. Mevcut küresel konjonktürde ülkemizi dış şoklara karşı koruyacak en önemli ve önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi gereken gelişme budur" dedi.
cumhuriyet.com.tr"Enflasyon Hedeflemesi ve Finansal İstikrar" konulu konferansın açılış konuşmasını yapan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ülke deneyimlerinden çıkardıkları en önemli dersin merkez bankalarının para politikasını oluştururken finansal istikrarı göz ardı etmesinin iktisadi ve sosyal açıdan büyük maliyetlere yol açtığı gerçeği olduğunun altını çizerek, "Nitekim, G20, IMF ve BIS gibi uluslararası platformlarda da güçlü destek bulan bu tespit, para politikası uygulamasına yönelik birçok yeni soruyu ortaya çıkardığı gibi aynı zamanda akademik yazın açısından da yeni bir araştırma gündemini beraberinde getirmiştir" dedi.
'Aşırı kredi genişlemesini önledik'
Konuşmasında kredi genişlemesi ve bununla birlikte ortaya çıkan risklere de değinen Başçı bu konuda şunları söyledi: "Örneğin 2010 yılının son çeyreğinden itibaren bol ve düşük maliyetli yurtdışı finansmanın etkisiyle ortaya çıkan aşırı hızlı kredi genişlemesi bu risklere bir örnek olarak ele alınabilir. Türkiye'de söz konusu riskleri sınırlamak amacıyla politika faizine ilave olarak iki araç daha kullanmaya başladık. Burada memnuniyetle belirtmek isterim ki aşırı hızlı kredi genişlemesi sorununa yönelik olarak aldığımız tedbirler amacına ulaşmıştır. Yıllıklandırılmış kredi büyüme eğilimi geçen yıl sonunda bulunduğu yüzde 50'nin üzerindeki seviyelerden bugün itibariyle yüzde 10'a yakın seviyelere inmiş bulunmaktadır. Mevcut küresel konjonktürde ülkemizi dış şoklara karsı koruyacak en önemli ve önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi gereken gelişme budur. Hem enflasyona hem de dış dengeye ilişkin risklerin geçici kalabilmesi kredilerin ulaştığı makul seviyelerde büyümeye devam etmesi sayesinde mümkün olacaktır."
Geleneksel olmayan para politikaları
Merkez Bankası Başkanı Başçı, 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel finans krizi sonrasında gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının krizi kontrol altına alabilmek amacıyla "geleneksel olmayan" para politikası uygulamalarına yöneldiğine işaret eden konuşmasında "Başta ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki birçok merkez bankasının menkul kıymet satın almak suretiyle likiditeyi artırarak bilançolarını önemli ölçüde büyütme yoluna gittiklerini gözlüyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki miktarsal genişleme politikalarının gelişmekte olan ülkeler üzerinde önemli yansımaları olmuştur. Gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda olduğu gibi Türkiye'de de kısa vadeli sermaye akımlarındaki oynaklığın makro finansal riskleri nasıl artırabildiğine hep beraber şahit olduk" dedi.
Artan sorumluluklar
Küresel finans krizi sonrasında ortaya çıkan dinamiklerin merkez bankaları açısından finansal istikrar konusunda artan sorumlulukları da beraberinde getirdiğini söyleyen Başçı konuşmasında şu noktaları dile getirdi: "Ülkemizde 2001 yılında yeniden düzenlenen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacına ilave olarak finansal sistemde istikrarı sağlayıcı tedbirleri almakla görevlendirilmiştir. Benzer şekilde bugünlerde dünya örneklerine baktığımızda finansal istikrarın merkez bankalarının görev alanlarına eklenmekte olduğuna şahit oluyoruz. Bunun başlıca örnekleri olarak Avrupa Birliği tarafından kurulan ve sekretaryasını, Avrupa Merkez Bankası tarafından yürütülen Avrupa Sistemik Risk Kurulunu (European Systemic Risk Board, ESRB), İngiltere Merkez Bankasında oluşturulan Finansal Politika Komitesini (Financial Policy Committee, FPC) ve ABD Merkez Bankası bünyesinde kurulan Finansal İstikrar Politika ve Araştırma Ofisini (Office of Financial Stability Policy and Research)verebiliriz. Ayrıca, enflasyon hedeflemesi uygulayan Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Güney Afrika, Sırbistan gibi diğer ülkelerde de merkez bankaları finansal istikrara katkıda bulunmakla görevlendirilmiş bulunuyor."