Kozmik rekabet

Ay ve Mars’a yeni robotik araçlar gönderiliyor, uydu internet pazarı yükselişe geçiyor; uzaya insanlı uçuşlar gerçekleştirmek için adımlar atılıyor...Soğuk Savaş döneminde ABD ve Rusya ile başlayan rekabet Uzay Çağı’nda Çin’in büyük hamleleri ile ayrı bir dönemece girdi. Hindistan Çin’i izlerken Birleşik Arap Emirlikleri de devreye girdi...

Özlem Yüzak

İnsanoğlu ta ilk çağlardan beri uzayı, evreni, geceyi aydınlatan Ay’ı, yıldızları merak etti. Başka gezegenlerde başka yaşamların olup olmadığını öğrenmek istedi. Zaman içinde merak araştırmaya; araştırma bilgiye ve bilime; oradan teknolojiye ve yeni atılımlara dönüştü. Bundan tam 51 yıl önce 20 Temmuz 1969 yılında insanın ilk kez Ay’a ayak basması ile atılan ilk büyük adımı diğerleri izledi.. Samanyolumuzun büyüklüğü, Kara Delik’in gizemi, karanlık madde, öte uydular, nötron yıldızları, sarmal gökadalar, evrenin nasıl genişlediği? Bir yandan bilinmeyenlerin adım adımı izi sürülüyor ama aynı zamanda insanoğlunun kendine Dünya dışında başka gezegenlerde de yaşam alanı arayışı bunların hepsi. Ülkeler ve şirketler arasındaki rekabet de arttı. Uzayda hâkimiyet kurma ve uzayda silahlanma tehlikeleri de söz konusu.  Ay, derken Mars gündeme geldi. Özel şirketler uzaya turist taşımanın peşine düştüler; ABD Başkanı Donald Trump aralık 2019’da ABD ordusunun sadece kara, hava ve denizde değil uzayda da yer almasının önünü açacak “ABD Uzay Kuvvetleri Yasası’nı” imzaladı. Trump, Dünya’nın yörüngesinde ABD’nin çıkarlarını hedef alan saldırıları önlemek amacıyla orduya bağlı Uzay Kuvvet Komutanlığı’nın kurulduğunu açıkladı. Bu yıl ilk mezunlarını verecek: Bin subay. Tüm bu yaşananları uzmanlar Yeni Uzay Çağı olarak tanımlıyorlar: Dünyanın dört bir yanında yeni aktörler sektöre giriyor. Çin ve ABD arasında süregelen amansız rekabet uzaya taşınıyor; Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri bile Mars’a uzay aracı fırlattı. 

1 trilyon dolarlık uzay ekonomisi

Küresel uzay ekonomisinin büyüklüğüne ilişkin farklı rakamlar ileri sürülüyor. Tahminler 350 ile 415 milyar dolar arasında değişiyor. 2005’ten bu yana her yıl yüzde 5’in üzerinde büyüme kaydeden uzay ekonomisinin, 2040 yılında 1 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşacağı ileri sürülüyor. ABD merkezli Uzay Vakfı’nın (Space Foundation) verdiği rakamlara göre, uzayda faaliyet gösteren ülke sayısı 61, uzay ekonomisinin sağladığı istihdam ise 1 milyona ulaşmış durumda. Uzay ekonomisi 2010’dan itibaren belirgin bir büyüme ivmesi içinde. Bu büyümede itici güç ise artık devletler değil, ticari faaliyetler. Devletlerin uzay ekonomisindeki payı, 20’nci yüzyılda neredeyse yüzde 100 iken, bu oran 2018 sonunda yüzde 23’e kadar geriledi. Uzay start up’larına yatırımlar 2019 yılında en üst seviyeye çıktı. Dünya çapında 178 start up, 5.8 milyar dolar yatırım aldı. Bu miktar bir önceki yıla göre yüzde 38 artışı ifade ediyor. 


Yusaku Maezawa ve Elon Musk 

2 milyar dolarlık Ay turizmi projesi ne zaman başlıyor?

Uzay yolculuklarını hep ülkelerin ulusal uzay ajanslarıyla anıyorduk. Ancak NASA’nın, özel bir şirket olan SpaceX’i uzay projelerinde kullanmaya başlaması, kartların yeniden karılması anlamına geliyor. NASA, mayıs ayında SpaceX’in tasarladığı Falcon 9 roketi ve Crew Dragon uzay kapsülü ile astronotlarını uzaya gönderdi. Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) ulaşan ABD’li astronotlar Doug Hurley ve Bob Behnken görevlerini tamamlayarak ağustos başında dünyaya geri döndüler. Ünlü ABD’li girişimci Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX ile yapılan ortaklık, Amerikan uzay araştırmaları tarihinde “çok önemli bir dönüm noktası” olarak nitelendirildi. Elon Musk’a göre bu “Mars’ta medeniyet kurmanın ilk adımı.” Bu projenin gerçekleşmesi, insanların ilk kez ticari bir roketle Dünya’nın yörüngesine gönderilmesi açısından tarihi öneme sahipti. Ancak SpaceX yetkililerinin aklında uzun süredir Ay’a uzay turizmi yapmak, zengin turistleri Ay’a taşıma planı var. #DearMoon projesi, 2.9 milyar dolarlık servetiyle 42 yaşındaki Japon milyarder Yusaku Maezawa tarafından tasarlanan ve finanse edilen bir proje olarak biliniyor. Peki, ama kimler gidecek? Maezawa, “Ay’a sanatçılarla gitmeyi planlıyorum” demişti. İk turistik ve sanatsal uzay aracında Maezawa’nın yanı sıra birkaç sanatçı ve bir-iki mürettebat üyesi daha olması bekleniyor. Toplamda 8 ya da 11 kişiyi taşıyacak ve 6 gün sürmesi beklenen uçuşun, 2023’ten daha erken bir tarihte gerçekleşmesi beklenmiyor. Ay’ın etrafında tek bir yörüngede uçması planlanan bu özel uzay uçuşunda SpaceX’in Starship aracı kullanılacak. Bir ihtimal, Musk da yolculardan birisi olacak. Bu ilk uçuş başarılı olursa parasını ödeyenin Ay’a gideceği bir uzay turizmi demek.

Mars hep böyle değildi. Bundan en az 3.5 milyon yıl önce yüzeyde akarsular vardı. Bunların ve krater ağızlarında oluşturdukları göllerin izi bugün bile görülebiliyor.

Mars neden herkesi heyecanlandırıyor?

Mars bugün canlıların yaşayabileceği bir gezegen değil. Çok soğuk, yüzeydeki sular sıvı kalamıyor ve atmosferin ince olması yüzünden gezegen yüzeyine ulaşan yüksek radyasyon muhtemelen canlı organizmaların gelişimini engelliyor. Mars hep böyle değildi. Bundan en az 3.5 milyon yıl önce yüzeyde akarsular vardı. Bunların ve krater ağızlarında oluşturdukları göllerin izi bugün bile görülebiliyor. O dönem karbondioksitli atmosferin daha kalın olması zararlı radyasyonun etkisini de azaltıyordu. Su, biyolojinin en temel ortak özelliklerinden. Dolayısıyla Mars’ta bir zamanlar yaşam olması ihtimali var. İşte bu olasılık ülkelerin gözlerini kızıl gezegene çevirmesinin ana nedeni. Mars’ı insansız araçlarla keşfetmenin ilk denemeleri 1960’larda başladı. Bugüne kadar 60’a yakın uydu yerleştirme girişimi oldu bunların ancak yarısı başarılı olabildi. 1970’lerde Viking misyonları, Mars’dan alınan toprak örneklerinde mikrop benzeri canlıların izleri aranmış ama net sonuçlar elde edilememişti. 2000’lerin başlarında Amerikan Uzay ve Havacıyık Dairesi  NASA'nın Mars Keşif Araçları'na suyun izini sürme görevi verildi. Opportunity (Fırsat) ve Spirit (Şevk) adlı araçlar gezegen yüzeyinde geçmişte su bulunduğuna ilişkin çok miktarda jeolojik kanıt buldular. 2012 yılında gezegen yüzeyine inen Curiosity (Merak), indiği Gale Krateri'ni bir zamanlar dolduran gölün canlı organizmaların gelişmesine uygun olabileceğini ortaya çıkardı. Curiosity ayrıca canlı organizmaların yapı taşları olan karbon içeren organik moleküller de buldu. NASA 8 yıl aradan sonra 30 temmuz 2020’de  Atlas V roketi ile Mars'a  Perseverance (Sebat) adlı robotunu yolladı. Curiosity’nin geliştirilmiş üst modeli olan robot kurumuş bir krater gölünü inceleyerek, kızıl gezegende geçmişte hayat olup olmadığını belirlemeye çalışacak. Robotun bilimsel ekipmanları, iki mikrofonu, 20 kamerası, bir lazeri ve hatta küçük bir helikopteri bulunuyor. Yine robotun termal ısı ölçerleri olduğu ve dokunmadan yüzeylerin ısısını ölçebildiği belirtiliyor.

Her şey Newton ile başladı

Aslında her şey Isaac Newton’un , bütün insanlığa koskoca bir farkındalık hediye etmesi ile başladı: Yerçekimi ivmesi ( 9.81 kg/m.s2).  Tek keşfettiği bu olmamakla birlikte; dinamik üzerine yazdığı formüller, sonradan Daniel Bernoulli adında bir dâhinin üzerinde çalıştığı ve bu formülleri akışkanlar dinamiğine uyarladığı günümüzün uzay sistemlerine kapı araladı. Uyarlanan formüller zamanla geliştirilip Zhukovsky, Wright Kardeşleri gibi mucitlerin önünü açtı; hatta Wright Kardeşler’e atmosferimizde uçma fırsatı verdi. Peki, atmosferin ötesinde ne vardı? 1957 yılında ABD ile Sovyetler Birliği arasında başlayan “uzay keşif”rekabeti aynı zamanda Soğuk Savaş’ın da parçasıydı. 1966 yılında uzayda sadece ABD, Sovyetler Birliği, Kanada, Fransa, İngiltere ve İtalya’ya ait uydular vardı. Bugün ise aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 60’a yakın ülkenin uydusu yer alıyor. Hindistan: Hindistan’ın Mars’a gönderdiği ‘Mars aracı’ anlamına gelen Mangalyaan uydusu 24 Eylül 2014’te başarılı bir şekilde yörüngeye yerleşti. Böylelikle, Hindistan Kızıl Gezegen’de uydusu olan dördüncü ülke oldu. Uydu Mars’ın fotoğraflarını çekecek ve atmosferini inceleyecek. BAE: 20 Temmuz 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri de Mars misyonunu başlattı. Petrole olan bağımlılığını azaltmak için son dönemde farklı yollar arayan Birleşik Arap Emirlikleri, Mars’a ilk kez bir uydu gönderdi. Japonya ile ortak geliştirilen projenin ilk meyvesi olan Hope (Türkçesi Umut) isimli mekik Japonya’daki Tanegashima Uzay Merkezi’nden gönderildi.

Ay'a turist taşıma, Mars'ta hayat bulma hayalleri işin içine şirketler girince gerçeğe çok yaklaştı sanki. Birleşik Arap Emirlikleri dahi Mars'a uydu gönderdi. ABD ordusunun uzay birlikleri de ilk mezunlarını vermek üzere...

Adını Çin Ay tanrıçasından aldı: Chang’e

Çin bilimin her alanındaki ilerleyişine devam ederken uzay bilimlerinde de önemli projelere imzasını atmaya devam ediyor. Chang’e ismini verdikleri proje, ismini Çin Ay tanrıçasından alıyor. Bu kapsamda Çin’in Ay’a ilk inişi 2013 yılında gerçekleşmiş, Chang’e-3, Ay toprağının bileşimini ve kalınlığını ölçtüğü ve yeni bir bazalt türü veya lav temelli kaya olabileceğini keşfettiği (Mare Imbrium olarak bilinen) devasa tabakada bilgi toplamıştı. Ancak bu ve sonraki seferlerde, gidilmeyen yerlere gitmeyi planlamışlardı. 2018’de fırlatılan ve 2019’da Ay’ın karanlık yüzüne iniş yapan Chang’e-4 aracı, Ay’ın güney kutbu-Aitken havzasında bulunan ve bir çarpışmanın yarattığı en büyük, en derin ve muhtemelen bilinen en eski kraterinde keşifler yapmaya başlamış, fotoğrafları da basına servis etmişti. Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA) ayrıca, Chang’e-5’in provasını 2014 yılında Chang’e 5-TI aracı ile yapmış, araç Ay’ın çevresinde bir tur atıp Dünya’ya geri dönmüştü. CNSA, 2020’nin sonunda Ay’dan örnek getirecek Chang’e-5 görevini başlatmayı planlıyor. ABD’nin Apollo ve SSCB’nin Luna projeleri kapsamında Dünya’ya getirilen ve toplamı 383 kilogramı bulan örnekler, Ay’dan getirilen son örneklerdi.

Mars’ta da karşısında

Çin’in Mars projesinin ismi Tianwen-1. Bu isim, Çin’in büyük kadim şairlerinden Qu Yuan tarafından yazılan uzun bir şiirden geliyor anlamı ise “Göksel sorular” veya “Göksel hakikat arayışı.” Bu uzay aracı sadece yörünge aracı olmakla kalmayıp aynı zamanda gezegene iniş yapacak bir geziciye de sahip olacak. Tianwen-1’in taşıyacağı gezginin ismi henüz söylenmedi. Ancak küçük bir golf arabasının boyutu ve NASA’nın Perseverance aracının dörtte biri ağırlığında olacağı biliniyor. Güneş enerjisiyle çalışan gezicinin en az 90 gün çalışması bekleniyor.

Prof. Dilhan Eryurt NASA’daki Goddart Uzay Araştırma Enstitüsü’ndeki bir meslektaşı ile Apollo görevi üzerine konuşurken, 1960’lar.

Kara deliğin keşfi bizde

NASA’da çalışan ilk Türk bilim insanımız Prof. Dr. Dilhan Eryurt. Güneş başta olmak üzere yıldızların evrimi ve Ay’a seyahat konularında uluslararası astrofizik araştırmalarıyla dünyaca tanınan bir isim. Hatta Google, Dilhan Eryurt’u anmak için temmuz ayı ortalarında bir Doodle bile hazırladı. 2012’de kalp krizinden kaybettiğimiz Eryurt, 1959’da Uluslararası Atom Enerji Ajansı (IUA) bursuyla Kanada’daki Deep River Atom Enerji Laboratuvarı’nda iki yıl görev yapmış, neden sonra National Academy of Sciences bursuyla NASA’nın Goddard Uzay Araştırma Enstitüsü’ndeki görevine başlayarak 1961’den 1973’e tam 12 yıl burada çalışmıştı. Prof. Eryurt, Güneş’in geçmişi, oluşumu ve evrimi üzerine önemli çalışmalar yapmasının yanı sıra orada bulunduğu tarihlerde süren Apollo (Ay’a iniş) görevlerindeki çalışmaları sebebiyle de 1969’da Apollo Başarı Ödülü’ne (Apollo Achievement Award) layık görülmüştü. Türkiye’ye döndükten sonra ODTÜ’de Astrofizik Anabilim Dalı’nı kurmuş, burada birçok öğrenci yetiştirmişti. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin kurulması ve hayata geçmesinde de siyasal ve bilimsel olarak çok büyük katkısı vardı.

ABD’de Harvard Üniversitesi’nde görev yapan astrofizikçi Bülent Kızıltan, 50 yıldır teorik olarak ortaya atılan ve uzayda aranmakta olan orta boy kütleli kara deliği keşfetti. Kızıltan, Trabzon lisesinde okuyup tek tercihi olan fiziği kazanarak ABD’de doktorasını tamamlayan üstün yetenekli bir başka bilimcimiz. Kızıltan geliştirdiği yeni yöntemle, nötron yıldızlarından gelen sinyalleri eskisine oranla bir milyon kez daha hassas bir şekilde dinlemeyi başararak önemli bir diğer başarıya da imza atmıştı. Dr. Kızıltan’ın geliştirdiği yöntemle, uzayı bükecek kadar yoğun nötron yıldızlarının “sesleri”, artık eskisine oranla tam 1 milyon kez daha net duyuluyor.