Köy Enstitülü şampiyon; Ahmet Bilek!

Köy Enstitüleri, çok iyi öğretmenlerin yanında çok iyi yazarlar, siyasetçiler, sanatçılar, bilim insanları ve sporcular yetiştirdi. İşte o sporculardan biri olimpiyat şampiyonu milli güreşçimiz Ahmet Bilek... Ahmet Bilek’i bilmemek Köy Enstitüleri’ni biraz eksik bilmektir.

Erdal Atıcı

BELGESEL BİR ROMAN, ÖZGÜN BİR YAPIT!

Sessiz Şampiyon - Sessiz Şampiyon - Olimpiyat Kürsüsünde Bir Köy Enstitülü (h2o Kitap), Kemal Ateş’in on yılı bulan uzun araştırmasının ürünü.

Aralarından olimpiyat şampiyonu çıktığını doğrusu Köy Enstitüsü mezunları bile pek bilmezler. Belgesel bir roman olan Sessiz Şampiyon’u bu nedenle önemli buluyorum.

Yüzlerce yayın yapılmasına karşın şimdiye dek “Köy Enstitüleri ve spor” konusu ele pek alınmadı. Çağdaş bir toplumda sporun da sanat kadar önemli olduğu yadsınamaz. Müfredatında sporun “besin kadar” önemli olduğu yazılı enstitüler bu bilinçle kuruldu.

Sessiz Şampiyon farklı ve özgün bir yapıt. Ayrı kulvarlardan gelseler de Köy Enstitülüler denilince hemen anımsadığımız Mahmut Makal, Fakir Baykurt gibi büyüklerimizin yanına konacak bir başarı öyküsü var güreşçi Ahmet Bilek’in.

1960 Roma Olimpiyatları spor tarihimizde hâlâ aşılamamış büyük bir başarıdır. Güreşçilerimiz yedi altın madalya kazandılar. Bu yedi şampiyon arasında güreşi Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde öğrenen Ahmet Bilek de vardı.

KÖY ENSTİTÜLÜ TEK OLİMPİYAT ŞAMPİYONU!

Ahmet Bilek enstitülerde yetişen ilk ve tek olimpiyat şampiyonudur. Minderlerin ilk şampiyon öğretmenidir… Bunları Kemal Ateş’in yapıtından öğrendim.

Sessiz Şampiyon, Bilek’in ailesinden başlanarak, yüzlerce kişiyle görüşülmüş, yüzlerce belgeyle ortaya konulmuş bir belgesel roman.

Çocukluğu, Kızılçullu yılları, öğretmenlik yılları, yarım kalan düşlerinin okulu Gazi Eğitim dönemi, desteğini gördüğü insanlar ve sonra Almanya... Hepsi ince ince araştırılmış.

Emek göçü, beyin göçü derken, bir de şampiyonumuzun adından esinlenerek söylersek, “bilek göçü” başlamış el diyarlarına. Ahmet Bilek uzun kamp dönemleri nedeniyle öğretmenliği bırakmış, düşük bir maaşla bir iş bulmuş. Şampiyon olunca da beklediği ilgiyi görememiş.

1961’de daha iyi bir yaşam umuduyla Almanya’ya gitmiş. Yazık ki bazı talihsizlikler, pişmanlıklar yaşamış ve kendi elleriyle yaşamına son vermiş.

MÜCADELE VE TRAJEDİ!

Kemal Ateş, yurt içinde birçok yeri dolaştıktan sonra İtalya’ya, ardından Almanya’ya dek uzanmış. Frankfurt’tan Köllerbach’a geçerek, şampiyonumuzun Almanya’daki başarılarını ve bunalımlı günlerini oradaki komşularından, öğrencilerinden, takım arkadaşlarından dinleme olanağını da bulmuş.

Ateş, gençliğinde Ahmet Bilek’le aynı salonda, aynı mindere ter dökmüş, bir antrenmanda da terleri birbirine karışacak denli yakın olmuşlar. Ahmet Bilek, ustası olmuş bir bakıma.

Sporu çirkinleştiren bazı şampiyonlarla ilgili haberler okuduğumuz şu günlerde, zamanında sporu güzelleştirmiş, hep beyefendiliğiyle tanınmış ama ilgisizliğin de kurbanı olmuş Köy Enstitülü bir şampiyonun mücadelesini ve trajedisini merakla, heyecanla okudum.

Sözümü yineliyorum: Ahmet Bilek’in öyküsünü bilmemek, Köy Enstitüleri’ni biraz eksik bilmektir.

Sessiz Şampiyon - Olimpiyat Kürsüsünde Bir Köy Enstitülü / Kemal Ateş / h2o Kitap / 2021.