Kötünün iyisi olmaz

Marvel’in yeni kahramanı Venom beyazperdede hayal kırıklığı yaratıyor.

Emrah Kolukısa

Yılın son çeyreğinde gişe anlamında büyük beklentilerle vizyona sokulan filmlerden “Venom: Zehirli Öfke” bir ihtimal ABD’de kendini kuratacak kadar hasılat toplar ama aldığı eleştirilere bakılacak olursa beklentilerin bir hayli altında kalır. Başrolünde Tom Hardy’nin yer aldığı film, doğruya doğru, uzun zamandır izlediğimiz en olmamış Marvel maceralarından biri. Bu net saptamayı buraya bırakalım öncelikle ve konunun biraz daha derinliğine inmeye çalışalım.

Hatırlayanlar olacaktır, Venom ile ilk kez 2007 tarihli “Spider-Man 3” filminde karşılaşmıştık. O zaman siyah Örümcek Adam kostümüyle kötü karakter olarak filmin ana çatışmasına özne olan Venom’un yıllar sonra nihayet beyazperdeye kendi filmiyle geldiğinde muhtemelen Fox’un “Deadpool”u gibi bir etki yaratması arzulanıyordu. Ama daha ilk sahnelerinden itibaren izleyende ekşi bir tat bırakan film zayıf içeriği, yarım yamalak karakterleri ve ortalamanın üzerindeki aksiyon sahneleriyle kısa sürede unutulmaya aday, bırakın “Deadpool” ile kapışmayı... İstenen sonuç elde edilemedi belli ki ama kabul edelim ki bir supervillain (süper kötü) üzerinden sağlam bir anti-kahraman yaratma çabası takdire şayan bir fikirdi. Venom gibi birçok farklı bedene sızabilen, girdiği bedende iç-ses vasıtasıyla ‘ev sahibini’ delirtme kapasitesi olan ve bu anlamda sağlam bir vicdan muhasebesine de açılım verebilecek bir karakter izlenemye değer olurdu şüphesiz.

Ne yazık ki dozu iyi ayarlanamamış bir mizah yüzünden karakter yer yer karikatürleşirken izleyiciyi içine çekemeyen bir filme dönüşmüş “Venom: Zehirli Öfke”.
Tom Hardy daha önce de buna benzer rollerde (örneğin “Bronson”daki ruh hastası mahkûm ya da Kray Kardeşler’in ikisini birden canlandırdığı “The Legend”daki performansı ilk akla gelenler) izlediğimiz ve çoğu zaman da alkışladığmız bir oyuncu. Ne var ki bu sefer onun çabaları da filmi kurtarmaya yetmemiş. Yine de filmdeki en iyi işi Hardy’nin çıkardığını söylemeliyiz. Gerçi diğer rollerde de önemli isimler boy gösteriyor ama ne Carlton Drake rolünde Riz Ahmed, ne de Eddie Brock’un nişanlısı rolünde Michelle Williams göz doldurabiliyor. Gerçi senaryonun onlara tanıdığı alan da çok matah değil ya, neyse. İnsan en azından iki sevgili arasında bir kimya, bir kıvılcım olsun bekliyor ama heyhat ondan da pek bir eser yok. Şu kadarını söyleyerek bitirelim biz yine de, eğer yaş aralığınız 13-18 bandındaysa ve film boyunca arkadaşlarınızla mavra yaparak eğlenmek niyetindeyseniz dalga geçecek bir sürü şey bulacak ve güzel vakit geçireceksiniz.