Korku İmparatorluğu

Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, AKP iktidarının referansının anayasa ve hukuk değil, din olduğunu belirterek, dine dayalı bir iktidar anlayışında, hukuk devletinin ve laikliğin yerinin olmayacağını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Yüksek yargının telefonlarının dinlemeye alınmasını demokrasinin temeli olan hukuk devletine ciddi zarar verdiğini belirten Moğultay, hukuk devletinin koşullarının başında bağımsız yargının geldiğini söyledi. Çağdaş bir devlette yurttaşlar üzerinde yargı gücü kadar doğrudan etkili başka bir güç olmadığını belirten Moğultay, “Bir ulusa yeryüzünde yüklenebilecek en büyük ceza cahil, kokuşmuş ve bağımsızlıktan yoksun bir adalet mekanizmasıdır. Bağımsız yargı herkes içindir” dedi. Bağımsız yargıdan ödün verildiğinde hukuk devletinden de söz edilemeyeceğini belirten Moğultay, “Yargıya güven sarsılırsa, yargının temelleri yıkılırsa, ülkedeki herkes yıkılan hukuk sisteminin altında kalır. Bugün ülkemizde anayasaya ve hukuka aykırı olarak yargıç ve savcıların telefonları dinleniyor. Bunun nedeni yargıya gözdağı vermek, yargının bağımsızlığını zedelemektir. Yargıç ve savcıların dinlenmesini kim istiyor? Adalet Bakanlığı müfettişleri. Bu müfettişler de Adalet Bakanlığı’na bağlı. Yani bağımsız değiller. AKP iktidarının sicili de pek parlak değil. AKP iktidarının referansı anayasa, hukuk değildir, dindir, dinciliktir. Dine dayalı bir iktidarda hukuk devletinin laikliğin yeri olmaz. Ulema olur, ama hukuk olmaz” diye konuştu.

‘Hükümet baskısı’

Moğultay, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacak kararların alındığı ve kuralların konulduğu bir sürece katkı sağlayanların, bir gün hukuka sığınmak zorunda kalacaklarını vurguladı. Benzer örneklerin, Türkiye’nin yakın tarihinde yer aldığını anımsatan Moğultay, “Bugün görünüşte yasaya uygun ama özünde ne yasaya ne de hukuka uygun olmayan işlemler yapılmaktadır. Bugüne kadar yargı üzerinde mevcut hükümet tarafından sağlanan baskı ile yapılmaktadır” dedi.



Jurassic Park benzetmesi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, AKP hükümetinin iktidarının devamı için “telekulak” operasyonlarıyla yüksek yargı organları başta olmak üzere tüm toplumu baskı altına almak istediğini belirterek, yaratılan korku ortamını “Jurassic Park” a benzetti.

MHP’li Bal, eski çağlarda yaşayan dinazorları, DNA’larını bularak yeniden canlandıran bilim adamının öyküsünün konu edildiği “Jurassic Park”ın Türkiye’de son dönemde yerleştirilen korku imparatorluğuyla benzerlik gösterdiğini belirterek, “Öyküde yaratılan yaratıklar önce onu yaratan bilim adamından başlayarak o çağın tüm değerlerini yok etmişti. Dinlemelerle karşımıza çıkan sonuç da böyledir. AKP yarattığı canavarları, iktidarının devamını sağlayabilecek bir korku ve baskı aracı olarak kullanıyor” dedi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “113 bin 270 kişinin telefonları dinlendi” yönündeki açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını da ifade eden Bal, şunları söyledi: “Bakanın verdiği bu rakamlar bir delile ve belgeye dayanmıyor. Rakamların doğru olsa bile 113 bin kişinin dinlenmesi ancak ‘istibdat’ döneminde görülebilecek yaygın bir kontrol halini ifade eder. Ayrıca bakanın verdiği rakamlar mahkeme kararlarıyla ortaya çıkan dinlemeleri gösteriyor. Mahkeme kararı olmadan yapılan dinlemelerin ise hesabını kimse bilmiyor.”

‘Çıplak insan psikolojisi yaratıldı’

Ergenekon soruşturması adı altında yüzlerce kişinin özel hayatlarının, aile hayatının ve görüşmelerinin deşifre edildiğini söyleyen Bal, “Özel hayata ilişkin değerleri çiğnenen insanlar çıplak insanın ruh haline bürünür, insanlar bu şekilde dolaşamazlar ve endişelenir. Türkiye’de de vaziyet budur. Kurum ve kuruluşların başındaki kişiler AKP’nin korku imparatorluğunun yaratmış olduğu baskıdan çok ciddi bir şekilde etkinlendi. Ergenekon iddianamelerini okuyan her kişi, kendilerinin de dinleneceği endişesine kapıldı. Bu dinleme Bu öyle bir noktaya geldi ki, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarının idari amiri durumundaki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Yargıtay’ın, milletvekillerinin dinlenmesine kadar vardı. Gazeteler Genekurmay Başkanı’nın dinlendiğini iddia eder hale geldiler. Tüm toplumda ‘çıplak insan’ psikolojisi var ve herkes AKP’nin baskısı altında eziliyor” diye konuştu.

Bal, “Gelinen süreç, Hitler ve Stalin dönemlerinde yaşanan antidemokratik rejimin yaratmış olduğu baskı kadar tehlikeli ve vahimdir” uyarısında bulundu.



‘Dinlemeler siyasi amaçlı’

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, yasadışı dinlemeler konusunda Başbakan Erdoğan’ın, “Bunun altında siyasi bir amaç aramayın” dediğini anımsatarak, “Bunun altında siyasi amaç aranmayacak da neyin altında aranacak? Dinlemelerde elbette siyasi bir amaç var. Sen ülkenin başbakanısın. Hükümetin ve senin bütün işlemlerin politiktir, siyasidir” dedi.

Abakay, telefon dinlemelerinin kişilerin özel yaşamını tehdit edici bir hal aldığını söyledi. Abakay, “En tehlikeli ve vahim olan ise dinlemelerin ne yazık ki Başbakan’dan Adalet Bakanı’na, yetkili tüm kişilerin bilgisi ve onayı ile gerçekleşmesidir” dedi. “Bu ülkenin Ulaştırma Bakanı, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, ‘Yanlış işiniz yoksa dinlemelerden korkmayın. Korkusu olan dinlenmekten çekinir. Korkunuz yoksa neden tepki gösteriyorsunuz?’ gibi ifadeler kulanmıştı. Yani ülke yöneticileri dinlemeler konusunda bu kadar duyarsız. Onlar bu kadar duyarsız olursa, toplum da o kadar demokrasiden uzaklaşır. Demokrasinin dışında tutulur” görüşünü dile getiren Abakay, ülkede artık yüksek yargı organları ve yetkililerinin de dinlendiğine ve bu dinlemelerden kişilerin haberi olmadığına, kişilerin salt dinlemelere dayanarak “zanlı, şüpheli ve suçlu” muamelesi gördüğüne vurgu yaptı. Abakay, şöyle konuştu:

“Başbakan dinlemeler konusunda, ‘Bunun altında siyasi bir amaç aramayın’ diyebiliyor. Bunun altında siyasi amaç aranmayacak da neyin altında aranacak? Dinlemelerde elbette siyasi bir amaç var. Sen ülkenin başbakanısın. Hükümetin ve senin bütün işlemlerin politiktir, siyasidir. Muhaliflerini yok etmek üzeredir siyasetin amacı. Başbakan’a sormak gerekiyor. Yurttaşlar dinlemeler konusunda ne yapacak? Başbakan, konumu gereği dinlemelerden korkmayabilir. Ancak yurttaşlar korkuyor, çekiniyor. Korkunca çekimser kalıyor. Vatandaş kimi kime şikâyet edecek? Başbakan böyle konuşunca ‘Kadıyı kime şikâyet edeceğim’ anlayışı ortaya çıkıyor.”

Yasadışı dinlemelerden en çok zararı medya mensuplarının gördüğüne dikkat çeken Abakay, gazetecilerin işini yapamaz hale geldiğini vurguladı. Abakay, “Gazeteciler yeri geldiğinde gizli dahi olsa kamuoyunun bilmesi gereken bilgilere ulaşmakla görevlidir. Onun en büyük görevi, kamuoyunu ilgilendiren konuları anlatmaktır. Ancak ne yazık ki Türkiye’de bu koşullar altında çalışan gazeteciler sürekli ‘suçlu ve zanlı’ konumuna düşürülüyor. Görevini yapamaz hale getiriliyor. Hele ki medyanın yüzde 60’ından fazlası, şu ya da bu yolla, baskıyla, denetime alınmışsa” dedi.

Abakay, “Dinlemeler konusunda, sanıyorum Adalet Bakanı’ydı, bir açıklama yapıldı. ‘Yasadışı dinlemelere yönelik verilen cezaları arttıracağız. Bunun için yeni yasa değişikliği hazırlıyoruz’ denildi. Bu da çok komik bir savunmadır hükümet için. Siz var olan yasaları uygulamıyorsunuz ki. Yeni yasa ile hedef şaşırtmaya gerek yok” görüşünü dile getirdi.

Abakay sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet bugün sürekli demokrasiden söz ediyor. Kürt açılımı konusunda ‘demokratik’ olduğunu söylüyorlar. Buna bir itirazımız yok ancak Kürt açılımı konusunda demokratikler de dinlemeler konusunda neden demokratik değiller? Varılan nokta hiç de iç açıcı değil. Türkiye’nin şimdi asıl dinlemeler konusunda demokratik olması gerekir. Sen bir yandan ‘açılım’ yapıyorsun, diğer yandan ‘ülkeyi kapatıyorsun.’ Temel hak ve özgürlükleri hiç gündemine almıyorsun. Suçlu yaratıyorsun. Bu sahtekârca bir pozisyondur. Tepkisiz bir toplum oluşturmaya çalışılıyor. Bu hiç sağlıklı değildir. Her şey alabora olmuş durumda. Hükümete güven kalmamış, zedelenmiş. İşte toplumun vardığı nokta budur. Belki de hedeflenen buydu.”



AKP’li vekiller de dinlendiğini düşünüyor

Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin (AKAM), 174 milletvekili ile yaptığı araştırmaya göre, milletvekillerinin yüzde 82’si cep telefonlarının, yüzde 71.4’ü ev telefonlarının, yüzde 78.2’si TBMM’deki odasında yaptığı görüşmelerin dinlendiğini düşünüyor. AKP’lilerin yüzde 60.3’ü TBMM’deki odasından yaptığı görüşmelerin dinlendiğini belirtti.

AKAM’ın 69 Cumhuriyet Halk Partili (CHP), 61 Adalet ve Kalkınma Partili (AKP), 32 Milliyetçi Hareket Partili (MHP), 7 Demokratik Toplum Partili (DTP), 3 Bağımsız ve 2 Demokratik Sol Partili (DSP) olmak üzere toplam 174 milletvekili ile görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. Araştırmaya katılan vekillerin yüzde 82’si cep telefonlarının dinlendiğini, yüzde 18’i dinlenmediğini düşünürken, yüzde 71.4’ü ev telefonlarının dinlendiğini, yüzde 28.6’sı dinlenmediğini düşündüğünü belirtti. Araştırmaya katılan milletvekillerinin yüzde 78.2’si, Meclis’teki odasından dinlendiğini düşünürken, yüzde 21.8’i dinlenmediğini düşünüyor. Araştırmada, AKP’li milletvekillerinin “Meclis’teki odanızdan yaptığınız telefon görüşmelerinizin dinlendiğini düşünüyor musunuz” sorusu ayrı başlık altında ele alındı. Bu soruya AKP’li vekillerin yüzde 60.3’ü “evet” yanıtı verirken, yüzde 39.7’si “hayır” dedi. Araştırmaya katılan vekillere “Size karşı ortam dinlemesi yapıldığını düşünüyor musunuz” sorusu da soruldu. Vekillerin yüzde 79.3’ü bu soruya “evet”, yüzde 20.7’si “hayır” yanıtını verdi. Vekillerin yüzde 91.5’i “telefonda mahrem konularını konuşurken tedirgin olduğunu” belirtirken yalnızca yüzde 8.5’i “tedirgin olmadığını” söyledi. AKP’li vekillerin verdiği yanıtlar da tüm vekillerin verdiği yanıtlara benzer nitelikte. AKP’li vekillerin yüzde 80.5 ’i tedirgin olduğunu belirtirken yüzde 19.5’i olmadığını ifade etti.

‘Dinlemeler yasal değil’

“Telefon ve ortam dinlemelerinin yasal olmayan yollarla da yapıldığını düşünüyor musunuz” sorusunun yöneltildiği milletvekillerinin yüzde 81.9’u “evet”, yüzde 18.1’i “hayır” yanıtını verdi. Milletvekillerine “Yasal olsa bile telefon dinlemek özel hayatın gizliliği ilkesine aykırıdır, söylemine katılıyor musunuz” sorusu da soruldu. Buna ise vekillerin yüzde 82.6’sı “katılıyorum” yüzde 17.4’ü “katılmıyorum” yanıtını verdi.

Araştırmaya katılan milletvekillerinin yüzde 85.3’ü “dinleme kayıtlarının delil sayılmasının doğru olmadığını”, yüzde 14.7’sinin doğru olduğunu düşünüyor. Dinleme kayıtlarının delil sayılmasına ilişkin AKP’li vekillerin verdiği yanıtlar değerlendirildiğinde, bu vekillerin yüzde 56’sı “evet” yüzde 44’ü “hayır” dedi. Vekillere “Dinleme kayıtlarının iktidar partisine servis edildiğine inanıyor musunuz” sorusu da soruldu. Bu soruya vekillerin yüzde 71.3’ü “inanıyorum”, yüzde 12.8’i “inanmıyorum” yanıtını verirken, yüzde 15.9’u fikir belirtmemiş. Telefon dinlemelerini son dönemde artmasının sebebi sorulan milletvekillerinin yüzde yüzde 40.1’i “Devlet içerisindeki kutuplaşma ve kurumların çatışması” yanıtını işaretlerken, yüzde 39.3’ü “muhalifleri sindirme çabası”, yüzde 17.5’i de “Yolsuzluk ve çetelerle mücadele” yanıtını verdi. “Muhalif grupların özellikle dinlendiği iddialarına katılıyor musunuz” sorusunun yöneltildiği milletvekillerinin yüzde 76.5’i “katılıyorum”, yüzde 23.5’i “katılmıyorum” yanıtını verdi.

Araştırmada milletvekillerine dinleme kayıtlarının iktidar tarafından medyaya servis edildiği iddialarına katılıp katılmadığı da soruldu. Vekillerin yüzde 77.3’ü katılıyorum, yüzde 22.7’si “katılmıyorum” dedi. “Türkiye’nin giderek polis devleti rejimine doğru sürüklendiği, söylemine katılıyor musunuz” sorusuna vekillerin yüzde 61.4’ü katılıyorum, yüzde 38.6’sı katılmıyorum yanıtını verdi.