Kopyacılığın yaratıcılığı
Yönetmen Cem Kaya, ‘yeniden yapım’ Türk filmleri üstüne belgeseliyle Locarno’da övgü aldı. Genç yönetmen belgeselinde, ‘Dünyayı Kurtaran Adam’, ‘Süpermen Dönüyor’ gibi Türk filmlerindeki kopyacılığın ‘yaratıcılığına’ odaklanıyor.
Aslı Uluşahin/CumhuriyetYönetmen Cem Kaya’nın Locarno Film Festivali’nde gösterilen “Remake Remix Rip-Off” adlı filminin ana konusu yeniden yapımlar. Yeniden yapımlar derken kastettiğim şu: Uzay filmlerinden etkilenerek çekilen “Dünyayı Kurtaran Adam” (1982), kovboyları memlekete getiren, Çetin İnanç imzalı “Çeko” (1971), Clark Kent’in Tayfun adını aldığı “Süpermen Dönüyor” (1979) ya da benzer şekilde üretilmiş niceleri...
Zaten filmin adı da bu anlama geliyor: “Remake” yeniden yapım, “remix” harmanlamak demek; “rip-off”un sinema jargonundaki karşılığı ise çalmak, araklamak.
Bu filmlerde ortaya çıkan yeniliklere ve yaratıcılığa bakan Cem Kaya, kopyalamanın kültürel çalışmalar için önemli olduğu kanısında: “Çünkü yaratıcılığın temelinde de kopyalamak ve taklit etmek var.”
Daha önce Gökhan Bulut ile çektikleri “Arabeks” ile Antalya’da en iyi belgesel ödülünü alan Kaya, Almanya’da Türk filmleri izleyerek büyümüş yeni nesil bir belgeselci. Beynine kazınan Türk filmleriyle ilgili projesine 2003’te başlamış. Bu konuda yüksek linas tezi de yazmış yönetmenin birikiminin meyvesi “Remake Remix Rip-Off”.
Türkiye’de “Motör” adıyla gösterime girmesini planladıkları belgeselde, Çetin İnanç, Yılmaz Atadeniz gibi avantür film yönetmenlerinin yanı sıra Metin Erksan, Halit Refiğ ve Duygu Sağıroğlu gibi başka ekollerin temsilcileri de var. Günümüzün dizi sektörü, Emek Sineması’nın yıkılışı, sansür ise filmin değinmeden geçemediği konulardan.
Elbette bu film, sinemamızın geçmişine ışık tutan pek çok hikâye de aktarıyor. Cem Kaya, Cahit Berkay’dan dinlediği, kendisine en ilginç gelen anekdotu şöyle anlatıyor:
“1976 yapımı ‘Deprem’ filminin finalinde yönetmen Şerif Gören bir koro müziği istiyor. Cahit Berkay ve müzisyen arkadaşı tabii ki yönetmenin istediği müziği yapamıyorlar. Ses teknisyeni, Amerikalıların yapmış olduğu bir Hz İsa filminin müziğini çalarak, bakın yönetmenimiz böyle bir şey istiyor diyor. Cahit Berkay da o müzik üzerine baglama çalarak yeni bir müzik yaratıyor. Yani yabancı bir müziği kullanırken, yine kendinden bir şey katıyor, onu dönüştürüyor. Filmin final sahnesindeki deprem görüntüleri de yabancı filmlerden alınmadır. Ama sonuç olarak ‘Deprem’ harika bir filmdir.”
Filmin iki gösteriminde de Locarno’da büyük övgü alan Cem Kaya’ya, Türk sinemasının dünyadaki yerini sorduğumuzda ise sinemamızın geçmişiyle ilgili tartışmaları anımsatarak yanıt veriyor.
“Türk sineması 100. yılında mı değil mi, araştırmacilar arasında tartışma konusu. Bazıları Fuat Uzkınay ile başlatıyor Türk sinemasını, bazıları Manaki Kardeşler ile. Her iki film de kayıp olduğundan bir yere varılamıyor. İlk konulu film 1917’de çekilmiştir, demek ki şu anda 97. yılındayız. Bunları vurgulamamın sebebi, Türkiye’de birçok konuda olduğu gibi bu konuda da araştırmaların yüzeysel kalması. Arşivlerin yetersizliği, gerçek bir film enstitüsünün olmaması, birçok filmin ve özellikle belgelerin yok olması sinema üzerine yapacağımız araştırmaları engelliyor. Türk sinemasını dünya sinemasında bir yere oturtmak çok zor, çünkü bilgiler eksik.”