Köprüde linç edilen askeri öğrencinin ailesi: Sopalarla parça parça edilmiş
Darbe girişiminde sabaha karşı köprüde linç edilen askeri okul öğrencisi Murat Tekin’in ailesi anlatıyor.
YUSUF ÖZKAN15 Temmuz darbe girişiminde sabaha karşı Boğaziçi Köprüsü’nde önce boğazına basılarak öldürülen, ardından da boğazı kesilen Murat Tekin’in İzmir’de yaşayan ailesi, 21 yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencisi oğullarını vahşice katledenlerin bulunarak, yargı önüne çıkarılmasını istiyor. Anne Şevkiye Tekin “Çocuğum mezarında rahat değil, eminim. Biz de burada rahat değiliz. Tek isteğimiz, gerçeğin ortaya çıkarılması” diyor. Hava Harp Okulu 2. sınıf öğrencisi Murat Tekin, ailesiyle en son Ramazan Bayramı tatilinde İzmir Bornova’daki evlerinde birlikte geçirdi. 1.5 aylık yaz kampına katılmak için Yalova’ya götürülen öğrenciler arasında yer alan Tekin, 16 Temmuz’un ilk saatlerinde Boğaziçi Köprüsü’ne getirilen gruptaydı. Komutanları tarafından “Aralarında canlı bomba var” denilerek halka
Son görüşme 13 Temmuz’da
İzmir Osmangazi’deki mütevazı evin oturma odasında, Tekin’in asker fotoğrafları ve Türk bayrağı ilk dikkat çekenlerden. Bir bayrak da balkonda asılı. Anne Şevkiye Tekin, oğluyla en son 13 Temmuz akşamı görüştüğünü, Murat’tan duyduğu son sözlerin “Anne yarın gemiyle Yalova’ya yaz kampına gidiyoruz. Telefonum kapalı olursa merak etme” olduğunu söylüyor. 15 Temmuz ve onu izleyen 3 akşam televizyondan sürekli olayları izlemesine karşın, Yalova’da olduğunu bildiği oğlunun başına kötü bir şey gelebileceğini düşünmediğini aktarıyor.
‘Tırnağından tanıdık’
Bir başka askeri okul öğrencisinin annesinin açtığı telefonla kuşkulanmaya başladığını vurgulayan anne Şevkiye Tekin anlatıyor: “İstanbul’daki ağabeyim, ‘buraya gelme, ortalık çok karışık’ dedi. Anne yüreği durabilir mi? Eşimle birlikte Yalova’dan araştırmaya başladık. Burada yok. İstanbul’a
Kesici alet ve sopalarla
Baba Sedat Tekin de Adli Tıp anlarını gözleri dolarak anlatıyor: “Önce fotoğrafı gösterdiler. Çocuğumu
Niye böyle bir ölüm?
2005 yılında emekli olduktan sonra ailesini geçindirmek için öğrenci servisi şoförlüğü yapan baba Sedat Tekin de artık direksiyon başına geçemediğini anlatıyor: “Eli sopalı, demirli zalimler çocuklarımızı vahşice katlettiler. Niye böyle feci bir ölüm. Çocuğum neden öldüğünü bilmiyor şu anda.” Baba Tekin İzmir Valiliği’ne dilekçe verdiklerini ve katliamı yapanlarla darbe sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını vurguluyor. Telefonla görüştükleri diğer öğrenci ailelerinin, çocukları cezaevinden çıkar çıkmaz kendilerini ziyarete geleceklerini söylüyor. Konuşmasında özellikle, o sabaha karşı oğluyla birlikte katledilen diğer askeri okul öğrencisi Gaziantepli Ragıp Enes Katran’ı anmadan geçmiyor. |
Camiler salasını bile vermedi
Anne Şevkiye Tekin, kendilerini en çok yaralayan noktanın, oğullarının cenazesinin camiye kabul edilmemesi ve Osmangazi’deki camilerin Murat’ın salasını vermemesi olduğunu söylüyor.
Linç edilen Murat Tekin’in annesi Şevkiye Tekin cenazeyi THY’nin kargo uçağıyla İzmir’e getirdikten sonra yeni ve derin bir şok yaşadıklarını söylüyor: “Eşim, dostum tüm mahalle dolmuş buraya. Tabii ben şokta olduğum için o anda farkına varmadım, sonradan öğrendim. Camiye kabul edilmemiş evladım. Salasını verdirmediler. Çocuğumuz ölmüş, salasını bile esirgiyorlar bizden. Müslüman bir aile olarak çok yıprandık. Komşularımız bilir, devletimize, inancımıza bağlı, kendi yağıyla kavrulan bir aileyiz biz”.
Komutanlar hesap versin
Baba Sedat Tekin, yüzlerine karşı söyleyemeseler de arkalarından “hainin ailesi” damgası vuranlar olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Teröre karşı insanlar olduğumuz halde bu damgayı yemiş olduk. Acımızdan daha üstün acı oldu bunlar. Çocuğum da orada rahat değil eminim, biz de değiliz. Devletimizden tek isteğim bunları yapanların ortaya çıkarılması. Çocuklarımızı o gece tatbikat deyip de boğaz köprüsüne götüren komutanların, onları korumayıp kalabalığın arasında bırakıp linç ettirenlerin hesap vermesini istiyoruz. Büyüklerimizden, devletimizden tek dileğim bizi duymaları. Bize bir şekilde el uzatsınlar. Cezaevlerinde yatan diğer askeri okul öğrencileri de masum, günahsız. Bunlar bir şekilde temize çıksın. Bir daha o hainlerin eline düşmesinler. Bizimki gitti, geri gelmeyecek. Ama hiç değilse yavrumun şehitliği verilsin”.
Ablasının rüyasında
Anne alıyor sözü tekrar: “2 yıl sonra okulu bitip tayini çıkınca evlendiririz, yalnız olmasın diye planlar yapıyorduk. Ne yazık ki düğün parasını cenazesine harcamak zorunda kaldık. Kaderi böyleymiş... Ona haram süt vermedim, kötü ahlâk öğretmedim. Kötü bir insan olsaydı oraya, halkın arasına gitmezdi. Allah şehitlik mertebesi verdi. Ablasının rüyasına girmiş, ‘Anneme söyle üzülmesin ben şehit oldum’ demiş. Ben ne olduğunu biliyorum oğlumun...”