Kongre baskını, demokrasi ve Twitter
Dünyada sağ rüzgarların esmesi, bahsedilen ülkelerde toplumsal kutuplaşmaların artması demokrasinin önündeki en önemli tehlike arasında sayılıyor. Bu durum, toplumsal olaylara sağ ya da sol pencereden bakmak değil sadece demokratik kurumların yıpratılması, anayasanın iktidardaki kişinin amaçlarına göre uygulanması, kurumsuzlaştırmama ve demokratik değerlerin aşınması ile askıya alınması gibi otoriter eğilimleri içeriyor
Özge Mumcu Aybars/ Statik EnerjiSon yıllarda siyaset bilimi yeni dönemi teorik çerçevede aktarmaya başladı. Sağ popülizmi teorik çerçevede aktarma ile kutuplaşma teorileri, yaygınlaşan siyasi terimler olarak kullanılmaya başladı. Özellikle 2016 yılında Donald Trump gibi bir figürün ABD Başkanı olarak seçilmesi, İngiltere’nin AB’den ayrılmasını oylayan referandum süreci ile muhtelif ülkelerde “sağ popüler” liderlerin seçimi “neden” sorusunu da gündeme getirdi. Macaristan’da Victor Orban, Rusya’da Vladimir Putin ve Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan sağ popülist liderlerin deyim yerindeyse “en popüler” örneklerinden. Brezilya’da Jair Bolsonaro’yı da bu listeye ekleyebiliriz. Bir de Sırbistan’daki Aleksandar Vucic’i. Her birinin geldiği siyasal kültür başka olmasına rağmen belirli başlı hukuki uygulamalar yerine keyfi uygulamalar üzerine ortaklaşıyor. Köprüler, otobanlar veya gökdelenler inşa edilirken demokrasiler gün ve gün aşınıyor.
***
Dünyada sağ rüzgarların esmesi, bahsedilen ülkelerde toplumsal kutuplaşmaların artması demokrasinin önündeki en önemli tehlike arasında sayılıyor. Bu durum, toplumsal olaylara sağ ya da sol pencereden bakmak değil sadece demokratik kurumların yıpratılması, anayasanın iktidardaki kişinin amaçlarına göre uygulanması, kurumsuzlaştırmama ve demokratik değerlerin aşınması ile askıya alınması gibi otoriter eğilimleri içeriyor. Ve de toplumlar “bizler” ve “onlar” diye ikiye bölünüyor. Ian Bremmer, 2018 yılında yayınlanan “Us Vs. Them: The Failure of Globalism” kitabında dünyanın giderek daha kutuplaşan bir yere doğru evrildiğini ve bu kutuplaşmanın sadece ülkeler arasında değil, ülkeler içindeki kutuplaşmaları barındırdığını aktarıyor. Ayrımlar tek bir düzlemde değil elbette, yani bir başka deyişle sadece sınıfsal ayrımları içermiyor. Ekonomi, toplum ve kültür, güvence, teknoloji ve filtre baloncukları ile teknoloji ve otomasyon. Ülkeler eşit değil, toplumlar eşit değil, kimse aslında güvende değil… Ve de toplumu önceleyen, toplumu ayrıştırmadan hizmet etmeyi hedefleyen siyaset anlayışı yeni bir yaklaşım olarak ön plana çıkıyor.
***
Bu yazı, ABD’deki Capitol Hill’deki isyan girişimi üzerine kaleme alındı. FBI 160’ın üzerinde ayrı soruşturma başlatmış ve yaşanan olayı “buzdağının görünen yüzü” olarak tanımlamış. Temsilciler Meclisi’nde ise anayasanın 25’inci ek maddesiyle Donald Trump’ın görevden alınmasına yönelik tasarı kabul edildi. İkinci bir azil süreci, zaten seçilmeyen Trump’ı bekliyor gibi. Ancak bir başka sorgusuz sualsiz “azil” süreci, Twitter, Facebook ve YouTube’dan geldi: Trump’ın tüm hesapları askıya alındı. Bu askıya alınma sürecinin demokrasinin en temel değeri olan “ifade özgürlüğüne” karşı bir karar olduğunu düşünmemek elde değil. Nefret söylemine karşı adımların atılması teknoloji şirketlerinin tekeline mi geçti biz bilmeden?
2021’de “demokrasi” kelime yeni siyasi mekanizmaların kullanılmasını da içerecek gibi. Siyaset bilimcilere analiz etmek için yeni bir dönem açılıyor gibi.
İyi pazarlar.
Kapakta, kongre baskınına katılanlardan Jake Angeli...