Komünistlerden laiklik çağrısı: Acı gerçek, artık somut bir tehlike haline gelmiştir!

TKH tarafından yapılan açıklamada, son dönemde iktidar ve dinci çevrelerin laikliği hedef alan alan çıkışlarının anayasadan laikliğin ortadan kaldırılmasının hazırlığı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, "İran’dan bildiğimiz ve bugün Afganistan’da gördüğümüz acı gerçek, ülkemiz için de artık somut bir tehlike haline gelmiştir!" denildi.

cumhuriyet.com.tr

Son dönemde özellikle AKP çevreleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı merkezli olarak laikliği hedef alan çıkışlara karşı komünistlerden bir çağrı açıklaması geldi.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafından yapılan açıklamada, "Diyanet'in devletin bütün kurumlarında etkisinin artırılmasının bilinçli bir siyasetin ürünü olduğu, bu uygulamalayla laikliğin pratik olarak ortadan kaldırılmasına toplumun alıştırılmasının amaçlandığı" ifade edildi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" isimli kitapta geçen “BM’de Hristiyanlık, Yahudilik, Müslümanlık ve Budizmin temsil edilmesi” ifadesine dikkat çekilen açıklamada, bu ifadenin açıkça hilafet talebi olduğunun altı çizilerek "Kaldı ki Papalığı ve işgalci İsrail yönetimini bir de Yahudilik üzerinden BM’de temsiliyet hakkını savunmak ayrıca manidardır! Anayasasında laiklik yazan Türkiye Cumhuriyeti adına Cumhurbaşkanı sıfatıyla böylesi bir talebin dillendirilmesi ülkemizin geldiği yeri göstermesi bakımından çok açıklayıcıdır." denildi.

"Kanıksamayalım, alışmayalım, laikliğe sahip çıkalım!" başlıklı açıklamanın tamamı şöyle:

"Son dönemde AKP, Diyanet ve gerici çevrelerden laiklik karşıtı açıklama, tutum ve uygulamalar art arda yükselmektedir. Bu tablo tesadüf değildir!

AKP’nin oy devşirmek için din istismarı olarak da görülebilecek ancak ondan daha büyük anlama sahip olan, Diyanet İşleri Başkanı’nın devletin bütün törenlerinde boy göstermesi, ülkemizde laikliğin artık olmadığının kanıtıdır. Şeyhülislamlık makamı gibi Diyanet’in devletin bütün kurumlarında etkisinin artırılması bilinçli bir siyasettir ve laikliğin pratik olarak ortadan kaldırılmasına toplumun alıştırılmasıdır!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın insanların yaşamına ve kültürüne doğrudan müdahale eden fetvaları, hukuk devletinde yeri olmayan bir örnektir. Toplum yaşamının yasalarla değil fetvalarla belirlenmesi çabaları şeriat yönetimine geçiş provasıdır!

Kuran kurslarının yatılı olmasının hiçbir dayanağı olmamasına rağmen ülkemizde her yerde Kuran Kursu kılıfıyla yatılı okulların açılması, çocukların ailelerinden koparılarak bu okullara gönderilmesi tarikat ve cemaatlerin devşirme okullarının meşrulaştırılmasıdır ve şeriat rejiminin zemininin kurulmasıdır. Devletin yatılı okullarının kapatılması ve İmam Hatiplerin sayısının artırılmasıyla yurttaşlar bilinçli bir biçimde tarikat yurtlarına ve İmam Hatiplere mecbur bırakılarak büyük bir baskı ve dayatmayla karşı karşıyadır! Bu durum din devletinin bir ön adımı olarak görülmelidir!

Tayyip Erdoğan tarafından yazılan ve BM toplantısı öncesi gündeme gelen kitapta geçen “BM’de Hristiyanlık, Yahudilik, Müslümanlık ve Budizmin temsil edilmesi” ifadesi hilafet talebinden başka bir şey değildir. “Müslüman ülkelerin” temsiliyetiyle kastedilenin ne olduğu açıktır. Kaldı ki Papalığı ve işgalci İsrail yönetimini bir de Yahudilik üzerinden BM’de temsiliyet hakkını savunmak ayrıca manidardır! Anayasasında laiklik yazan Türkiye Cumhuriyeti adına Cumhurbaşkanı sıfatıyla böylesi bir talebin dillendirilmesi ülkemizin geldiği yeri göstermesi bakımından çok açıklayıcıdır. Laiklik sadece anayasa metninde geçen bir kelimeden ibaret hale gelmiştir!

AKP milletvekillerinin, tarikat liderlerinin ve yandaş kalemlerinin son dönemde laiklik karşıtı açıklamaları ve söylemleri, bir bilinçaltının dışavurumu değil, laikliğin ortadan kaldırılmasının hazırlığı ya da laiklik tanımının içinin boşaltılması girişimidir.

AKP ve MHP tarafından gündeme getirilen ve hazırlıkları yapıldığı söylenen “yeni anayasa” AKP eliyle kurulan gerici rejiminin hukukunu tesis etme girişimidir. Bütün bu adımların, anayasada laikliğin ortadan kaldırılmasının ya da laiklik tanımının değiştirilmesi hazırlıklarından başka bir şey değildir.

Bu ülkenin ilerici, cumhuriyetçi ve emekten yana bütün güçlerini laikliği ortadan kaldırma girişimlerine karşı laiklik mücadelesine çağırıyoruz!

İran’dan bildiğimiz ve bugün Afganistan’da gördüğümüz acı gerçek, ülkemiz için de artık somut bir tehlike haline gelmiştir!

Bu durumu kanıksamayalım, alışmayalım, laikliğe sahip çıkalım!

Laikliğin tesis edilmesi ve anayasada yer alan laikliğin tam anlamıyla uygulanması için Türkiye Komünist Hareketi’nin laiklik mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz!

Aydınlık için, eşit yurttaşlık için, özgürlük için laik Türkiye!"