Kölelik tazminatı: Kölelerin torunlarına tazminat ödenmeli mi?
Birçok ülkede düzenlenen Siyah Hayatlar Değerlidir protestoları, kölelikle ilgili tazminat tartışmalarını yeniden canlandırdı. Köle ticaretinin uzun dönemli etkileri nedeniyle kölelerin ailelerine tazminat ödenmesi talebi konusunda farklı düşünceler var.
BBC TürkçeABD'nin Minneapolis kentinde George Floyd'un polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesinin ardından başlayan ve birçok ülkeye yayılan 'Siyah Hayatlar Değerlidir' protestolarında, kölelikle bağlantılı tarihsel kişilerin heykellerinin hedef haline gelmesi ve kaldırılmaları talebi ile başka bir konu da yeniden gündeme geldi: Kölelik konusunda geçmişteki haksızlıkların düzeltilmesi ve kölelerin bugünkü kuşaktan ailelerine tazminat ödenmesi.
Protestoların ardından bazı şirketler ve kuruluşlar köle ticaretiyle geçmişteki bağlantılarından dolayı özür diledi.
Bunlar arasında İngiltere'de Anglikan Kilisesi ile köle sahiplerine köleleri ve onları taşıyan gemiler için sigorta yapan 300 yıllık sigorta şirketi Lloyd's of London da vardı.
Birleşmiş Milletler de devreye girip İnsan Hakları komisyonu aracılığıyla, eski sömürgeci ülkeleri, "yüzyıllar boyunca süren şiddet ve ayrımcılıktan dolayı" tazminat ödemeye çağırdı.
Peki tazminat talebini dile getiren hareket neye dayanıyor?
Aslında tazminat, eskiden beri aktivistlerin ve çeşitli kuruluşların dile getirdiği ve Siyah Hayatlar Değerlidir hareketinin 2016'da yayımladığı bildirgesinde de yer alan bir talep.
Köleliğe maruz kalmış kişilerin bugünkü nesillerinin, atalarının zorla çalıştırılması ve bunun kuşaklar boyunca devam eden etkileri yüzünden zararlarının tazmin edilmesi gerektiği argümanına dayanıyor.
Bu konuda kampanya yürütenler, 16. ve 19. yüzyıllar arasında Afrika'dan Amerika kıtasına götürülüp satılan 11 milyon erkek, kadın ve çocuk köle üzerinde duruyor.
ABD'de tazminat meselesinin Kongre'de tartışılması 1865'e kadar gidiyor. Kölelerin bugünkü kuşak temsilcilerinin tek tek dile getirdiği birkaç tazminat talepi de geçen yıl gündeme gelmişti.
Karayipler'deki 15 ülkeden oluşan Karayip Topluluğu (Caricom) da kölelerle ilgili "tazminat ödenmesi konusunda ahlaki, etik ve yasal temeli belirlemek üzere" 2013'te bir komisyon kurdu.
Haitili yazar Dimitri Leger, "1804'te Haiti başarılı bir köle isyanının ardından Fransa'dan bağımsızlığını kazandığında, Napolyon'un askerleri yeniden gelip saldırmasın diye günümüz parasıyla (Fransa'ya) 21 milyar Amerikan doları ödemek zorunda kalmıştı" diyor.
Leger, Haiti'nin bu borcun ödemesini1947'de "büyük bir maliyetle" tamamladığını söylüyor.
"Fransa'nın bunu tazmin etmesini talep etmezsem atalarımın fedakarlığını görmezden gelmiş olurum" diye ekliyor.
Transatlantik köle ticareti Köleler nereye götürüldü? * | |
---|---|
Bölge | Köle sayısı |
Avrupa | 8.860 |
Kuzey Amerika | 388.747 |
Karayipler'de İngiltere'nin sömürgeleri | 2.318.252 |
Karayipler'de Fransa'nın sömürgeleri | 1.120.216 |
Hollanda'nın kontrolündeki Amerika toprakları | 444.727 |
Danimarka'nın kontrolündeki Batı Hint Adaları | 108.998 |
İspanya'nın kontrolündeki Amerika toprakları | 1.292.912 |
Brezilya | 4.864.373 |
TOPLAM | 10.702.654 |
* Atlantik Okyanusu'nu sağ geçebilen köleler Kaynak: Slave Voayages
400 yıl boyunca 4 milyonu aşkın Afrikalı kölenin satıldığı Brezilya ise tazminat meselesini hükümetin gündemine getirmek üzere Kölelik Hakikat Komisyonu oluşturdu.
Afrika ülkeleri de tazminat talebinde bulunuyor. Bu konuda kurulan bir komisyon, 1999 itibarıyla Avrupalı eski sömürgeci ülkelerin kıtaya 777 trilyon dolar tazminat borcu olduğunu tespit etmişti.
OLUMSUZ MİRAS
İnsanların köle olarak alınıp satılmasının yasaklanması üzerinden 200 yılı aşkın zaman geçse de bunun sosyal ve ekonomik etkileri devam etti.
ABD'de 1865'te kölelik yasaklandığında, özgür kalan her işçi için "16 hektar tarla ve bir katır" vaat edilmişti.
Oysa gerçek hayatta toplumda yaygın bir ırkçılıkla, resmi olarak da Jim Crow yasaları adıyla uygulanan ayrımcılıkla karşılaştılar. 1965'e dek siyahların temel hakları eyalet ve yerel yasalarca tanınmadı.
Tazminat talebini dile getirenler, bu tür ırkçı ve ayrımcı uygulamaların ekonomik eşitsizliklere yol açtığı ve bunların tazmin edilmesi gerektiğini söylüyor.
Örneğin ABD'de beyaz hane halkları siyahlardan ortalama 10 kat daha zengin ve konut sahibi olma, yüksek öğrenim alma gibi konularda da aradaki büyük uçurum göze çarpıyor.
New York Times'daki bir yazısında gazeteci ve aktivist Nikole Hannah-Jones, "Zenginlik insanların sadece kendi başına yarattığı bir şey değil; kuşaklar boyunca birikiyor" diyor.
Hannah-Jones, ilk Afrikalı kölelerin Amerika kıtasına götürüldüğü tarihi ifade eden '1619 Projesi' adlı çalışması ile Mart ayında ABD'de en ünlü gazetecilik ödülü olan Pulitzer Ödülü'nü kazandı.
Irklar arası eşitsizlikleri gidermenin tek yolunun tazminattan geçtiğini söylüyor.
"Eğer Amerika'da siyah hayatlar gerçekten değerli ise bu ülke artık sloganların ve sembollerin ötesine geçip borcunu ödemeli" diyor.
ABD Kongresi'nin en genç kadın üyesi Alexandra Ocasio-Cortez de tazminat konusunu yüksek sesle dile getirenler arasında.
Faturanın hesaplanması
Bu konunun en fazla tartışılan yönlerinden biri de tazminatın nasıl hesapalanacağı ve kimin ödeyeceği ile ilgili.
Şirketlere, kuruluşlara ve eskiden köle sahibi olan ailelere tazminat ödeme çağrısı yapılsa da asıl talep hükümete yöneltiliyor.
Karayipler Topluluğu Kölelik Hakikat Komisyonu başkan yardımcısı Prof. Verena Shepherd'a göre, "Devlet hala kusurlu, çünkü bireylerin, kurumların ve şirketlerin köleliğe ve sömürgeciliğe katılımını sağlayan ortamı o yarattı."
"Kölelerin serbest kalmasının ardından mahrum bırakıldıkları kalkınma paketini oluşturmak için eski sömürgeci ülkelerle müzakere içeren bir strateji olmalı" diyor.
Peki köleliğin uzun dönemli etkilerine nasıl fiyat biçilecek, bunun maliyeti nasıl hesaplanacak?
Afrika ülkelerinin 1999 tarihli 777 trilyon dolar tazminat talebi gibi yüksek rakamların yanı sıra daha ılımlı tahminler de dile getiriliyor.
Tazminat konusunu çalışan isimler arasında yer alan ve Duke Üniversitesi'nden ekonomi profesörü olan William Darity'ye göre, köle atalarıyla bağlantıları tespit edilebilen kabaca 30 milyon siyah var ve bunların her birine 250 bin dolar ödenmesi gerekir.
Ancak bu ılımlı tahmin bile toplamda 10 trilyon doları buluyor ve ABD hükümetinin 2020 bütçesinin iki katını aşıyor.
Prof. Darity, hesaplamasını, özgürlüğüne kavuşan kölelere vaat edilen ama verilmeyen16 hektar (40 acre) tarla ve bir katır vaadine dayandırıyor.
1865'te bunun parasal karşılığını ve o günden bu yana faiz getirisini enflasyonu da gözeterek hesapladığında kişi başına 250 bin dolar bedeline ulaşıyor.
Bazıları ise hesaplamalarında yüzyıllar boyunca karşılığı ödenmemiş köle emeğini dikkate alıyor.
Ancak bu hesaplamalar karmaşık ve tartışmalı konular olarak görülüyor.
TAZMİNATIN YENİDEN GÜNDEME GELMESİ
Tazminat talebini dile getirenler, 25 Mayıs'ta George Floyd'un ölümüyle ABD'de polis şiddeti ve ırksal eşitsizlik sorununun yeniden gündeme gelmesiyle, taleplerinin daha fazla destek bulmasını ümit ediyor.
Geçen yıl Gallup Enstitütsü tarafından yapılan bir kamuoyu araştırması, bu konuda desteğin arttığını gösteriyor.
Amerikalıların yüzde 67'si hükümetin bu tazminatı ödemesine karşı çıksa da 2002'de bu rakamın yüzde 81 olduğunu belirtmek gerek.
Siyah nüfus içinde tazminata karşı olanların oranı yüzde 25.
Yazar Dimitri Leger, "Kölelik finansal bir suçtu, çünkü zenginlik yaratmak için karşılıksız emek kullanıldı. Ama bu sorunun para dağıtarak giderileceğinden emin değilim" diyor.
"Köleliği ve köleci geçmişe sahip ülkelerdeki ırkçılığı hala haklı gören mentalitenin değişmesi önemli" diyen Leger, "uzun dönemli olumlu eylem programlarına yatırım yapılmasını" öneriyor.
TARİHTEKİ ÖRNEKLER
Tazminat talep edenler, dünyanın farklı bölgelerinde tarihteki diğer örneklere işaret ediyor.
Almanya, Nazi rejiminin Yahudi kurbanlarına 1952'den bu yana 80 milyar doları aşkın tazminat ödedi. Bazı Alman şirketleri (Volkswagen, Siemens) Yahudi soykırımı mağdurlarının ailelerine tazminat ödedi.
ABD ise 1988'de, İkinci Dünya Savaşı sırasında hapsedilen Japon kökenli Amerikalılara 82 bin dolar tazminat ödemişti.
ABD ve İngiltere'de bazı kurumlar kölelik mağdurlarının zararlarının tazmin edilmesini öngören programlar başlattı.
Örneğin ABD'deki Georgetown Üniversitesi, 1838'de sattığı 272 kölenin ailelerine mensup bugünkü kuşak üyeleri için yıllık 400 bin dolarlık bir fon oluşturdu.
İskoçya'daki Glasgow Üniversitesi ise 2019'da 18. ve 19. yüzyıllarda köle sahiplerinin verdiği bağışlara karşılık olarak 25 milyon dolarlık bir tazminat bütçesi oluşturdu.
Lloyd's sigorta şirketi de İngiltere'de siyahlara ödeme yapma sözü verdi.
İngiltere'nin en büyük bira üreticilerinden ve pub zincirlerinden biri olan Greene King de kurucularının geçmişte yüzlerce köle sahibi olmasından dolayı benzer bir adım attı.
İngiltere'de köleliği kaldıran 1833 yasasının ardından hükümet kölelere değil, Greene King gibi köle sahiplerine tazminat ödemişti.
İngiltere bu tazminatlar için yaptığı borçlanmayı daha birkaç yıl önce bitirebildi.
Fransa da 1848'de köleliği yasakladığında aynı şekilde köle sahiplerine tazminat ödedi.
Brezilya'da da köle sahipleri tazminat almak için hükümete baskı yapmıştı. Hükümet buna tepki olarak kölelerle ilgili alım satım işlemlerini gösteren tüm belgeleri yaktı.
Köle ticaretinde aktif rolüne rağmen Brezilya'da tazminat konusunda bugüne dek atılan tek adım, devlet üniversitelerinde siyah öğrenciler için belli bir kontenjan getiren 2012 yasası oldu.
BELGELEME ZORLUKLARI
Kölelerin ailelerine tazminat ödenmesi ile ilgili en önemli sorun aradan geçen uzun zaman.
Yahudi soykırımı mağdurlarına tazminat ödenmesi gibi diğer örnek olaylarda bu sorun yaşanmadı. Mağdurların çoğu hala hayattaydı.
Belfast'taki Queen's Üniversitesi'nde yasa uzmanı Luke Moffett, bazı şirket ve kurluuşların kölelikle ilgili tazminatlarının "gerçek bir kefaret girişimnden ziyade halkla ilişkiler amacına hizmet eden bir uygulamaya dönüşmesi riskini" dile getiriyor.
ABD'de bazı şirketlere karşı açılmış tazminat davalarının başarısız olduğunu söylüyor.
KARŞI ÇIKANLAR NE DİYOR?
Tazminata karşı çıkanlar ise geçmişte yapılmış yanlışları düzeltmek için bugünkü vergi mükelleflerinin parasını kullanmanın adil olmadığını söylüyor.
Bazıları ise tazminat almak için verilen zorlu yasal mücadelenin, kurumsal ırkçılık ve polis şiddeti gibi daha yakıcı sorunlardan dikkatleri uzaklaştırabileceğini belirtiyor.
ÖZÜR DİLENDİ Mİ?
Peki geçmişte köleliğe karışmış ülkeler özür diledi mi?
Bu konuda birçok ülke resmi bir özür açıklamasında bulunmadı.
Karayipler Komisyonu'nun temel şikayetlerinden biri de bu.
Komisyondan Verene Shepherd, "Mağdurların iyileşme süreci için Avrupa hükümetlerinden içten ve resmi bir özür gerekiyor. Bazıları bunun yerine pişmanlıklarını dile getirdi. Bu tür açıklamalar, mağdurların ve köle ailelerinin özür dilemeye değer olmadığını gösteriyor" diyor.
ABD ise 2009'da Kongre vasıtasıyla bir özür açıklamasında bulunmuş, ama bunun develte karşı açılan tazminat davalarını desetklemek anlamına gelmediğini vurgulamıştı.
Ancak bu konuda siyasi atmosferin değişebileceğine dair işaretler de var. Joe Biden da dahil olmak üzere Demokrat Parti'den başkanlık seçimleri için adaylığını açıklayan tüm adaylar, planlarında kölelikle ilgili tazminatlar konusuna da yer verdi.
Avrupa Parlamentosu'nda ise Avrupa Birliği'nin köle ticaretini insanlığa karşı suç olarak kabul etmesini ve 2 Aralık'ın "Avrupa Köle Ticaretinin Yasaklanmasını Anma Günü" olarak ilan etmesiyle ilgili bir karar çıktı.
Kısacası, bu konudaki tartışmanın yeni bir momentum kazandığı ve kısa sürede sönümlenmeyeceği söylenebilir.