Köktenci değişimin sancıları...
“Ahlat Ağacı”nın da aralarında olduğu 21 film Altın Palmiye için yarışacak.
Mehmet BasutçuFestivalin açılış filmi Asghar Farhadi’nin yönettiği “Todos Lo Saben” olacak.
Sinema dünyasının en büyük festivali, geleneksel sanat politikasından, yani yaratıcı ‘auteur’ sinemasına verdiği öncelikten fazla taviz vermemeye çalışan köktenci bir değişim yaşamaya hazırlanıyor. Ana seçkide yer alan 21 Altın Palmiye adayına, etkinliğin ikinci yarışmalı bölümü “Belirli Bir Bakış”ta izlenecek aralarında “Altın Kamera” adayı 6 ilk filmin de bulunduğu 18 filmi de eklersek, ilk ya da ikinci filmlerini gerçekleştiren yönetmenlerin bu toplamın yaklaşık dörtte birini oluşturması, ciddi bir kuşak değişimine işaret ediyor. Yıllardır hep aynı usta yönetmenlere, tanınmış adlara karşı gösterdiği bağlılık nedeniyle eleştirilen festival yönetimi, tıpkı kadın yönetmenlere çok az yer veriyor olmasına ilişkin eleştiriler karşısında yaptığı gibi, geleneksel alışkanlıklarını sorgulayarak, hızla değişen küresel dünyamıza ayak uydurmanın ötesinde kendisini yenileme yolunda köktenci adımlar atmış görünüyor.
Ön basın gösterimi yok
Bu yenilikler arasında, organizasyona iliskin bir diğeri, sayıları 4000’e varan gazeteci/ eleştirmen ordusunun alışkanlıklarını sarsar nitelikte: Ön basın gösterimlerine de artık yer yok. Her Altın Palmiye adayını ilk gala gösterimiyle eşzamanlı olarak izleyeceğiz. Bırakın faksı, teleks devrinden kalma gereksinimler nedeniyle bir gün önceden yapılan bu ön gösterim politikası, sosyal medyanın hızlı iletişim ortamında çoktan anlamını yitirmiş bir uygulamaydı... Yapımcılarla yönetmenlerin, basının olumsuz tepkilerinden bir oranda hâlâ çekiniyor olmaları, sinema yazarlarının nostaljik hayıflanmalarının sandıkları kadar doğru olmadığını da gösteriyor belki...
Mayıs 68 ruhu, Fransa’da henüz dirilemese de Cannes’da anılacak Kısacası, geçen yıl 70. yaş kutlamalarında yaşanan nostaljiye bu yıl veda etmek gerekecek. Ancak, bu köktenci değişim süreci, geçmişin unutulduğu anlamına da gelmiyor. Örneğin, Mayıs 1968’de, Truffaut, Gavras gibi Yeni Dalga’cılarla birlikte ana salonun perdelerine tırmanarak, festivalin ilk ve son kez yarıda kesilmesine önayak olanlar arasında bulunan Jean-Luc Godard’ın, tam yarım yüzyıl sonra yeniden Altın Palmiye adayı olması ; yıldızı yine o dönemde parlayan yönetmen/ yapımcı/dağıtımcı Marin Karmitz onuruna bir program düzenlenmesi ; geleneklerin o kadar kolayca kırılamayacağını düşündürse de festivalin Cannes’ı Cannes yapanlara karşı duyduğu minnet duygusunun birer göstergesi olarak da yorumlanabilir. Politika, farklı boyutlarıyla yine eksik olmayacak Cannes gündeminde: Bu gece açılış filmi olarak izleyeceğimiz “Todos Lo Saben”n (Herkes Biliyor) İranlı yönetmeni Asghar Farhadi aramızda olacak ama, Altın Palmiye’nin ikinci İranlı adayı Jafar Panahi, hâlâ ülkesinden çıkma izni alamadığı için Cannes’a gelemeyecek… “Yaz” adlı filmiyle ana bölümde yarışacak olan genç Rus yönetmen Kirill Serebrennikov da, politik uzantılı nedenlerle ev hapsinde tutulduğundan, filminin gösterimine katılamayacak… |