Kocatepe'den Ergenekon'a: 30 Ağustos
cumhuriyet.com.trDünya üzerinde hiçbir ülkenin tarihinde böylesine güç koşullarda kazanılmış büyük bir zafer yoktur. Bu nedenle 30 Ağustos, ordumuzun “Zafer Bayramı”dır. Bu yıl Zafer Bayramı’nın doksanıncı yıldönümüdür. Yakın tarihlere kadar bu bayramı ordumuzla birlikte el ele ve coşkuyla kutlardık.
Mustafa Kemal’in Kocatepe’den 26 Ağustos 1922’de “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” komutuyla Akdeniz’e sel gibi akan ordumuz, 9 Eylül’de İzmir’e ulaşmış ve ülkemiz düşman işgalinden tamamen kurtulmuştu. İki hafta süren “Büyük Taarruz”un en kritik günü, düşman cephesinin yarıldığı Başkomutanlık Meydan Savaşı’dır. 30 Ağustos 1922 günü kazanılan bu zafer, tarihimize “30 Ağustos Zaferi” olarak geçmiş ve TBMM bu zaferin anısına Mustafa Kemal’e “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” unvanını vermiştir.
Düşman, İnönü Savaşları’nda aldığı yenilgiden sonra, seferberlik ilan etmiş ve Anadolu’daki güçlerini, asker, silah ve uçak yönünden önemli ölçüde arttırdıktan sonra yeniden saldırıya geçmiş; Eskişehir, Kütahya ve Afyon’u işgal etmişti. Düşmanın bu başarısı bütün ülke ile birlikte TBMM’yi de korku ve endişeye sürüklemişti. Akla gelen ilk çare, her zaman olduğu gibi, yine Mustafa Kemal’e sığınmak olmuş ve ordunun başına geçmesi istenilmiştir. Mustafa Kemal, TBMM’nin tüm yetkilerinin “üç ay için ve sadece ordunun savaşa hazırlanması amacı ile sınırlı olarak” kendisine devredilmesi koşuluyla başkomutanlığı kabul etmiştir.
TBMM üyeleri arasında, Mustafa Kemal’e her fırsatta karşı çıkan ve kendilerini “İkinci Grup” diye adlandıran hırçın ve kavgacı bir grup vardı. Başından beri Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başarısız olacağına inanmış olan bu kişiler de Mustafa Kemal’in başkomutan olmasını, kaybedilecek bir savaşta silinip gideceği düşüncesi ile desteklemişti. Ancak her karşı çıkışlarında uğradıkları hayal kırıklığı ile yine karşılaşacaklardı.
Mustafa Kemal, ordularımızı Sakarya’nın doğusuna çekmiş, büyük bir gizlilikle Doğu ve Güneydoğu’daki birliklerimizi kış ayları içinde bu bölgeye taşımış, çıkardığı “Ulusal Görev” yasasıyla vatandaşları tüm olanaklarıyla orduya destek vermeye çağırmıştır. Mustafa Kemal ordunun hazırlığı ile uğraşırken TBMM, onun bulunmadığı bir gün, İkinci Grup’un teşvik ve tahriki ile kendisine devredilen yetkileri kaldırmıştır. Bu haberi duyan Mustafa Kemal, ertesi gün TBMM’de söz almış ve kendisini eleştiren milletvekillerine tek tek cevap verdikten sonra sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Aldığınız karar nedeniyle ordu iki gündür komutansız kalmıştır. Savaşa hazırlanan bir ordu komutansız bırakılır mı? Bırakmadım, bırakmam ve bırakmayacağım!”
TBMM’de çıt çıkmamış ve yetki süresi yenilenmiştir.
Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı kanla sulanmadıkça savaş bitmeyecektir” sözleriyle belirlenen strateji, yirmi iki gün ve yirmi iki gece durmaksızın süren Sakarya Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasına neden olmuş ve Akdeniz’e giden yol açılmıştı.
Dünya üzerinde hiçbir ülkenin tarihinde böylesine güç koşullarda kazanılmış böyle büyük bir zafer yoktur. Bu nedenle 30 Ağustos, ordumuzun “Zafer Bayramı”dır. Bu yıl Zafer Bayramı’nın doksanıncı yıldönümüdür. Yakın tarihlere kadar bu bayramı ordumuzla birlikte el ele ve coşkuyla kutlardık. Ordumuzun geçit törenlerinde gözlerimizden sevinç yaşları dökerek bayrağımızı ve sancaklarımızı selamlar, askerimize minnetimizi gösterirdik.
Ancak son birkaç yıldır 30 Ağustos’ta sevincimiz buruk, ulusal gururumuz kırıktır. Bu ülkeyi bağımsız kılan, Cumhuriyeti kuran ve çağdaş uygarlığa kavuşturan ordumuz, içten ve dıştan büyük bir tuzakla karşı karşıya kalmıştır. Bir emekli Genelkurmay Başkanı ve onlarca general, amiral ve çeşitli rütbelerde subay ve astsubay, “çete kurmak” suçuyla yıllardan beri tutukludur.
“Atatürk devrimlerini yıllarca öfke ve kinle, dişlerini gıcırdatıp, yumruklarını sıkarak izleyenler” ordumuzu kendilerine hedef seçmiştir. Ancak Kurtuluş Savaşımızı, bugünkünden çok daha zor koşullarda kazanmayı bilen ordumuzun bu “Son Savaş”ı da kazanacağına, iç ve dış düşmanlarını etkisiz kılacağına inanıyoruz.
Bayramın Kutlu Olsun Şanlı Ordu!