Koç Üniversitesi'nde işten atılmalara karşı 'Dersimiz Dayanışma'

Koç Üniversitesi Dayanışması: Şirket değil, üniversite istiyoruz, iş güvencesi istiyoruz, köle değil akademisyeniz, müşteri değil öğrenciyiz

ALİ ÇELİKKAN

Koç Üniversitesi giriş kapısının önünde basın açıklamasını okuyan akademisyenler Efe Baysal ve Burcu Giray, ‘Dersimiz Dayanışma’ dedi. Nisan 2013’te üniversitede gerçekleştirilen ve başarıyla sonuçlanan Taşeron Direnişi’ni hatırlatan ve o zamandan beri dile getirdikleri ‘Şirket değil, üniversite istiyoruz! İş güvencesi istiyoruz! Köle değil akademisyeniz! Müşteri değil öğrenciyiz!’ isyanlarını yineleyen akademisyenler, üniversite yönetiminin bu tutumundan en çok öğrencilerin zarar gördüğünü belirtti. Öğrenciler, ‘Hocama Dokunma’ pankartlarıyla eğitmenleri destekledi.

Standford’a benzemek adına kıyım

Türkiye ve dünyadaki diğer üniversiteler gibi Koç Üniversitesi’nin de ‘adım adım bir ticarethane gibi kurgulanması sonucu öğrencilerin birer müşteriye dönüştüğünü’ söyleyen akademisyenler, bu sistem içerisinde ‘hocaların da müşterilere hizmet verecek ucuz ve değiştirilebilir iş gücü olarak güvencesiz bir şekilde istihdam edildiğini’ belirtti. Tepeden verilen kararlar sonucu kalabalıklaşan sınıflar ve dolayısıyla eğitim kalitesindeki düşüşü dile getirdiklerinde ‘büyük resmi göremedikleri’ ve ‘Stanford’da da işlerin böyle yürüdüğü’ söylenen akademisyenler; karar alma mekanizmasına dahil olmak istediklerinde ise ‘siz makalenizi yazın’ cevabıyla karşılaştıklarını ifade etti.

Devrim tarihi okutanların işine son

‘Koç Üniversitesi’nde işten çıkarmaların büyük çoğunluğunu sosyal bilimlerden olması rastlantı değildir’ diyen akademisyenler, “Türkiye Yakın Tarihi’ni ezberci sistemin tornasından geçerek üniversiteye gelen bütün öğrencilere küçük sınıflarda tartışma ortamı yaratarak ve farklı perspektifler sunarak iki dönem halinde işleyen Devrim Tarihi okutanların işine son verilmesi de bu sürecin son halkasıdır” dedi. Sosyal bilimlere karşı ‘bu fütursuzca saldırının arkasında soru sormayan, sorgulamayan, neden sonuç ilişkisi kurmayan teknikerler yaratma’ isteği olduğunu söyleyen eğitmenler, üniversitenin asli görevinin dünyaya faydalı olacak insan yetiştirmek olduğunu hatırlattı.

‘Sisteme ayak uyduran üniversite’

“Sermayenin üniversitesi varsa, işçi, öğrenci ve akademisyenin dayanışması var” yazılı bir afiş arkasında gerçekleştirilen eylemde Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Ağı adına Aslı Odman, “Bu Eylül’de işten çıkarılanlar, Bilgi’den, Bahçeşehir’den, Yeditepe’den, Doğuş’tan, Fatih’den, Beykent’ten, Maltepe’den işten çıkarılan ve davasını vakıf dayanışma ağı üzerinden destekleyen pek çok arkadaşımız gibi hukuk davalarını kazanacaklar” ifadelerini kullandı. Halkevleri İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Hasan Pulat, “sermayenin oyununa karşı birlikte mücadeleyi büyütmeliyiz” ifadelerini kullandı. İsminin verilmesini istemeyen bir başka akademisyen, en çok zararı öğrencilerin gördüğünü vurgularken: “Sisteme ayak uyduran üniversite pazarla birleşirken, lisans programlarından alınan kaynaklar lisansüstü programlara aktarılıyor. Bu süreç içerisinde kıdemli personel gerekçesiz ve haksız bir şekilde işten çıkarılırken yerlerine daha düşük ücretle çalışan, daha az sayıda kişi alınıyor” dedi. Mücadelelerinin sürdüğünü söyleyen akademisyenler, öğrenciler ve demokratik kitle örgütleri; açılan davanın kazanılmasıyla hukuka aykırı bir şekilde işlerine son verilen okutmanların Koç Üniversitesi’ne dönmesini ümit ediyor.