Kobani silah istiyor

Türkiye’nin bölgeye insani yardım yaptığını ama artık bunun bir adım ötesine geçilmesi gerektiğini belirten Kobanili yetkililer,”IŞİD’e bakışımız aynıysa Türkiye bize silah versin” diyor.

Ceyda Karan

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin Kobani’nin düşmesini istemediğini ve bunu engellemek için ne gerekiyorsa yapacağını” söylerken akla tek bir soru geliyor: Türkiye ne yapıyor ve neler yapabilir? Suruç-Mürşitpınar-Kobani hattında geçen hafta dört gün kalıp salı günü bölgeden dönmüş bir gazeteci olarak bu soruların yanıtlarını, telefonla sahadaki Kürt yetkililere yönelttim. Açıkça “İnsani yardım filan değil Türkiye bu çetelere karşı bize silah vermeli” diyorlar…

 

‘Madem IŞİD’e aynı bakıyoruz…’

Kobani kantonunun dış ilişkiler sorumlusu İbrahim Kurdo, Türkiye’nin insani yardım olarak Suruç’taki halkın kendi çabalarıyla topladığı yardımları da, Kızılay’ın bazı yardımlarını da ulaştırdığı bilgisini aktarıyor. Ancak IŞİD’in elindeki Cerablus’a elektrik sağlandığını anımsatıp kendilerine de ya elektrik tedariki yahut da jeneratörlerle ilgili yakıt sorunlarının çözümünde yardımcı olunabileceğini söylüyor.

Ancak Kobanililerin dertleri artık bu değil. Kurdo, IŞİD’e karşı insanlık mücadelesi verdiklerini anımsatıyor ve taleplerini açıkça dile getiriyor: “İnsani yardım, elektrik tedariki filan artık geçti. Biz de yardım bekledik şimdiye kadar, yapmadılar. Bize bu çetelere karşı koymak için silah lazım.” Kurdo’ya Türkiye’nin “çözüm sürecine dair güvenlik kaygılarını” anımsattığımda, “Madem IŞİD’i Türkiye de bir terör örgütü olarak görüyor, biz de aynı şekilde görüyoruz ve onlarla savaşıyoruz. Bu durumda Türkiye ile aynı noktada buluşmuş oluyoruz” yanıtını veriyor. Kobani’den karşı tarafa geçenler de dahil, sınırın Mürşitpınar-Suruç tarafında bulunan gönüllülere sözü getiriyor Kurdo. Türk ordusu ve güvenlik güçlerinin Kobani’ye yardıma koşan gönüllülere geçit vermemesini eleştiriyor. Kobani’de kurulan kanton yönetimi içinde halk tabanı en geniş ve en etkili siyasi güç olan Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) Yardım Komitesi Başkanı İmad Şahin de “Türkiye devleti yaralıları kabul etmek dışında hiçbir şekilde bir yardımda bulunmuyor” diye konuşuyor.

Suruç Belediyesi’nin halktan toplanan yardımların haftada iki gün içeriye sokulmasına izin verdiğini anlatan Şahin, ancak Türkiye’nin Kobani’ye gönüllülerin geçmesine izin vermemesini eleştiriyor: “Kobani’de çetelere karşı mücadele edenlere yardım için gelmek isteyen insanlar var. Ama geçişlerine izin verilmiyor.” Şahin de Suruç ve Kobani’de pek çoklarından dinlediğim üzere, Türkiye’nin IŞİD’e Akçakale bölgesinde her türlü lojistik desteği verdiği iddiasını dile getiriyor, bunun kesilmesini istiyor. İmad Şahin, nihayetinde vardığı sonucu ise şu sözlerle dile getiriyor, “Türkiye yardım etmek istiyorsa da kararlılığını ortaya koymalı. Biz elimizi uzatmak istiyoruz ama Türkiye’nin görüşü net değil.”

Kobani’de güvenlik tehdidi oluşturan bir bölgede bulunduğundan geçen pazar şehir merkezine girdiğimde, beni hastane tarafına geçirmemişlerdi. Çatışmalar ağırlaşmadan önce elektrik yokluğundan jeneratörle tedavi yapılan bu merkezi zaten kapatmışlar. Şimdi artık sadece yaralılara ilkyardımın yapıldığı sınıra yakın yerden Türkiye’ye sevkler gerçekleştiriliyor. Suruç’ta iki dönem belediye başkanlığı yapmış bir doktor olan Ethem Şahin, 15 Eylül’den bu yana Kobani’den Suruç Devlet Hastanesi’ne 150-200 yaralı getirildiğini aktarıyor. “Türkiye’nin hastanesini açması yardım değil mi” diye sorduğumda, “Bunların bakılmasına yardım diyebilir miyiz? Bu zaten olması gereken bir şey” yanıtını veren Şahin, yaralılarla ilgili sevk zinciri, ambulans konularında büyük sıkıntı yaşandığını belirtiyor.