KOAH hastalığı için artış uyarısı
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Selvi, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığının (KOAH) şu anda en sık ölüme neden olan hastalıklar arasında 6'ncı sırada olduğunu belirterek, bu hastalığın 2015-2020 yılları arasında 3'üncü sıraya yükselmesinin beklendiğini bildirdi.
cumhuriyet.com.trSelvi, yaptığı yazılı açıklamada, ünlü oyuncu Defne Joy Foster'ın ölümüyle gündeme gelen KOAH'ın, ''en tehlikeli, ölüme sebebiyet veren hastalıklar'' sıralamasındaki yükselişiyle, insan sağlığını tehdit etmeyi sürdürdüğünü belirtti.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) dünya genelinde yayımladığı bildirilerle KOAH hakkında toplumu uyarmaya devam ettiği kaydeden Selvi, ''DSÖ'nün açıkladığı verilere göre, 2005 yılında dünya genelinde KOAH'tan 3 milyon kişi yaşamını kaybetti. 2004 yılında dünya genelinde KOAH'lı hasta sayısı 64 milyonken bu sayı her geçen yıl daha da artıyor. Ayrıca, KOAH hastalarının yüzde 90'a yakını az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden geliyor'' ifadesini kullandı.
KOAH'ta ölüm oranının, dünyada en çok korkulan hastalıklardan biri olan AIDS kadar yüksek olduğunu aktaran Selvi, DSÖ'nün verilerine göre, AIDS nedeniyle her yıl 2 milyon 866 bin hastanın öldüğünü, KOAH'tan ölen hasta sayısının ise 2 milyon 672 bin olduğunu vurguladı.
Selvi, açıklamasında şunları kaydetti:
''Şu an için en sık ölüme neden olan hastalıklar arasında 6'ncı sırada olan KOAH'ın, 2015-2020 yılları arasında 3'üncü sıraya yükseleceği tahmin edilmektedir. Hastalık kroniktir ve tedaviye rağmen ilerleyici bir karakteri vardır. Başka bir önemli konu ise hastalığın sadece akciğerleri etkilemekle kalmayıp bitkinlik, yorgunluk, duygu bozuklukları, uyku bozuklukları, mental problemler, iş gücü kaybı ve sosyal yaşamda önemli kısıtlamalara neden olmasıdır. Hastalık başlangıçta sabahları öksürük, balgam ve tükürme ile başlar. Bu öksürük, balgam ve tükürme, hastayı kısmen rahatlatır. İlerleyen yıllarda bu şikayetlere nefes darlığı ve göğüste hırıltı hissi eklenir. Nefes darlığı özellikle egzersizle birlikte hissedilir. Hasta efor sarf ederken çabuk tükenir, nefesini yetiremediğinden şikayet eder. Şikayetlerin şiddetlendiği aylarca sürebilen alevlenme dönemleri gelişir.''
Bunun bir hastalık olduğunun çoğunlukla fark edilemediğini, tıbbi yardımın genellikle aranmadığını belirten Selvi, ''Hekim olarak pratikte gördüğümüz tıbbi yardımın, ancak alevlenme dönemleri çok şiddetlendiğinde, birey nefes alamaz hale geldiğinde arandığıdır ki, bu dönemde hastalık çoktan ileri evrelere ulaşmış olur'' dedi.
Erken teşhis
İleri evrelerde hastalığı kontrol altına almanın güç olduğunu vurgulayan Selvi, açıklamasını şöyle sürdürdü:
''Ayrıca son dönemde hastanın da sabrı tükenmiş, dayanma gücü azalmıştır. Bu şikayetlerin önemsenmemesi nedeniyle özellikle ülkemizde yeni tanı konmuş hastaların büyük çoğunluğu ileri evrelerdeki hastalardır. Hastalık ilerledikçe hastanın günlük aktiviteleri, çabuk tükenme, bitkinlik, nefes darlığı ve uykusuzluk nedeniyle giderek kısıtlanır, sonunda oksijene ve yatağa bağımlı, bakıma muhtaç hale gelir. Üstelik hasta giderek artan sıklıkta acil servise başvurmak zorunda kalır ve hayati tehlikesi olduğundan hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekir. Bu olaylar, hastanın ve yakınlarının sosyal yaşamlarını son derece olumsuz yönde etkiler. KOAH hastalığında tedavinin püf noktası, hastalığın erken teşhisi, sigaranın bırakılması, hava kirliliği ve kötü çalışma koşulları gibi çevresel etkenlerden uzaklaşmak ve bir göğüs hastalıkları uzmanının kontrolü ve takibinde olmaktır.''