Klasik araba duygusal bir iş
Tamirat Tadilat programıyla araba modifikasyonunun derinlerine inen ikili Mike Brewer ve Edd China, 11 sezon öncesi klasik araba piyasasını anlattı. Programa başladıklarında, küçük bir çevreden ibaret olan klasik araba dünyasının günümüzde sektöre dönüşmemesi ikiliyi de çok şaşırtmış.
Deniz Ülkütekin/ Cumhuriyet
Bu programa yıllar önce başladınız. O dönemle günümüzü karşılaştırırsanız, insanların klasik arabalara ilgisi ne boyutta?
Mike Brewer: Başlarda klasik araba dünyası oldukça küçüktü ve şu an ikimiz de daha çok klasik araba dünyasına dahil olsak da, yıllar içinde pek çok farklı etkinliğe davet edildik, farklı araba takaslarında yer aldık. Dolayısıyla klasik arabalarla ilgili pek çok insanla tanıştık ve bu pazarın oldukça büyük olduğunu fark ettik. Fakat 2008’de klasik araba dünyası tamamen değişti, insanlar bankalara yatırım yapmak yerine klasik arabalara yatırım yapmaya başladı. Başladığımız günlerden bugüne klasik araba dünyası Avrupa pazarında ve dünyada milyar Avro seviyelerine ulaştı. Bu durumun bankalara değil ben ve Edd’e bağlı olduğunu düşünüyorum.
Bir modeli klasik yapan sırf yıllar değil elbette. Başlıca etken nedir?
Mike Brewer: Bu çok iyi bir soru. Bir klasik araba ne zaman klasik araba haline gelir? Bence klasik bir araba devletin üstüne yük olmadığı zaman klasik bir arabaya dönüşür. Arabanın sahibi kullandığı arabanın vergisini devlete ödemek zorunda olmadığında, araba sahibine yük olmaya başlıyor. Böyle olunca arabanın sahibi arabasını yeniden bakıma sokup tamir etmeyi, yenilemeyi ve tekrar ona bakmaya başlamayı düşünüyor. Böylelikle aslında bir arada 25 yılda bir klasiğe dönüşüyor. Bazen modern arabalarda birer klasik araba olarak düşünülüyor. Mesela son 10 yılda üretilen bir Aston Martin’i klasik sayabilirsiniz. Hiç şüphesiz pek çok insan Mazda MX-5’i modern bir klasik olarak tanımlar. Çoğu insan yeni Mini ve Fiat 500’ün de modern bir klasik olduğunu düşünebilir. Yani bu geniş ve yoruma açık bir konu.
Edd China: Bence bu biraz duygusal bir konu. Bu insanların arabalarına nasıl davrandıklarıyla ilgili. Bir insan arabasına irrasyonel olarak bakmaya başladığında, yani arabasına cansız bir nesne olarak bakmaktan çıkıp arabayla duygusal bir bağ kurduğundave arabaya kişiliğini yansıtmaya başladığında işte o zaman o araba klasik haline dönüşüyor. Ondan sonra artık dünyada bir kişi mi bir milyon kişi mi bu arabayı seviyor hiç bir önemi kalmıyor.
Bu sezon programda göreceğimiz Mazda modelinin modifiyesi oldukça ilginç olacağa benziyor. Bu model için ne gibi planlarınız var?
Mike Brewer: Mazda RX-7 aslında ikonlaşmış araçlardan bir tanesi, günümüzde oluşan drift yarış kültürü dolayısıyla neredeyse bir mit. Dolayısıyla bu araçlardan sıradan ama iyi durumda olan bir tanesini bulup kendimiz üzerinden modifikasyon yapmak istiyorduk. Oldukça zordu, çünkü bu araçlar zaten başkaları tarafından önceden alınmış ve üzerlerinde pek çok modifikasyon yapılmış durumda. Pek çoğunun üzerinde boya işlemleri yapılmış, bazılarının tekerlekleri değiştirilmiş, Aslında daha çok Fast and Furious filminde olan araçlara benzetilmeye çalışılmış. Ama ciddi bir araştırma sonrasında sıradan standart halde bir RX-7 bulmayı başardım. Sonrasında iş Edd’e kalıyor. Yani biz Edd’in üzerinden çalışmak istediği Wankel motoru olan gayet temiz ve iyi bir araç bulduk ama sonra aslında 1.3 silindir motordan daha çok güç çıkarabilmek Edd’e kalıyor.
Edd China: Önce gücünü arttırmak için modifikasyonlar yaptık ama saygılı bir şekilde. Sonrasında ise görünüşü ile oynamaya başladık ve aslında bunu yaparken de biraz eğlendik, sonuç oldukça ilginç oldu. Bence herkesin yavaş da olsa alıştığı ve beğendiği bir görünüş yarattık. Mesela tekerlekleri yılan derisi motifi ile kapladık ve inanılmaz görünüyor. Daha önce yapılmamış bir şey yapmaya çalıştık, kimse beğenmeyebilir ama konu o değil. Yani biliyorum ki program yayımlandığı anda Twitter ve Facebook’tan geri bildirimler akmaya başlayacak ve insanların yarısı nefret ederek “mahvetmişsiniz arabayı”, yarısı da “inanılmaz, harika” diyecek.
Bugüne kadar sizi modifikasyon açısından en çok zorlayan model hangisiydi? Neler yaşadınız?
Mike Brewer: Edd bu soruya benden daha iyi cevap verecektir ama sanırım en zoru Bentley Turbo’ydu. Bentley mühendislik açısından çok komplike parçalardan oluşan bir araç. Bir de renk değişikliğine gittik, dolayısıyla bizim açımızdan zor ve büyük bir işti.
Edd China: Kesinlikle. Mike’la aynı fikirdeyim. O zamana kadar yaptığımız en zor işti. Garip bir şekilde sonrasında benzer zorlukta araçlarla uğraşmamız gerekti, ama sanırım insan ilk yaptığı zor işi hep unutuyor. O modifiyemizden sonra Cobra ve Morgan gibi modellerle çalıştık, bir şase değişikliği yaptık, aracın iskeletini parçalayıp tekrar birleştirdik. İlginçtir, pek çok yaptığımız işte küçük değişiklikler yapmak yerine tam bir restorasyona gidiyoruz. Dolayısıyla Mike’ın söylediği gibi Bentley bizim açımızdan bir dönüm noktasıydı. Sanırım o sırada “vay be inanılmaz büyük bir iş yapıyoruz”u fark ettik