KKTC'de Ergenekon soruşturması

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, KKTC'de "Ergenekon soruşturması" kapsamında Başsavcılıktan soruşturma talep etmesiyle ilgili olarak "Kıbrıs Türk halkının iradesini etkilemek için kesintisiz bir gizli organizasyonun varlığı kuşkusu orta yere çıktıktan sonra benim susmam cinayetin ta kendisiydi" dedi.

cumhuriyet.com.tr

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Türkiye'deki Ergenekon soruşturması iddianamesinde adı geçen KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve eski başbakanlardan, UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkındaki iddiaların araştırılması için dün Başsavcılıktan soruşturma yapılması talebinde bulunmasıyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu.

Türk Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'in evinde yapılan en son aramada ele geçirilen belgelerin kendisine yeni ulaştığını belirten Soyer, "Bu belgede yazılanları okuyunca tüylerim diken diken oldu, irkildim" dedi.

Belgelerde 1998 seçimlerine yapılan müdahalelerin çok net şekilde açıklandığını, aynı şekilde KKTC'deki gizli organizasyonla, 1999'da Türkiye'deki seçimlere de müdahale edildiğinin görüldüğünü kaydeden Soyer, belgenin içeriğine ilişkin olarak şunları söyledi:
"Bu belgelerde eski Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Raif Denktaş'ın telefonlarının dinlendiği, ekarte edilmesi için çeşitli çalışmalar yapıldığı, UBP'nin birinci parti çıkması ve 2000'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerini doğrudan doğruya Sayın Eroğlu'nun kazanması çerçevesinde şekillendirilmeye çalışıldığı... Ve öyle bir örgüt bu ki, daha sonra Başbakan olan Sayın Mehmet Ali Talat'ın telefonlarının dinlendiği ve buna bağlı olarak da Sayın Talat'la ilgili istihbarat çalışmaları yapıldığı, ekarte edildiği ifade edilmektedir. Ve hiç kimse unutmamalıdır ki, aynı dönemde Sayın Talat'ın evinde de bomba patlamıştır. Bütün bunlar benim bilgime geldikten sonra, Kıbrıs Türk halkının iradesini etkilemek için kesintisiz bir gizli organizasyonun varlığı kuşkusu orta yere çıktıktan sonra benim susmam cinayetin ta kendisiydi. Beklediğim zaten böyle somut verilerdi. Bu somut veriler elime ulaştığı anda da gereğinin yapılması ve Kıbrıs Türk demokrasisi üzerindeki bütün gölgelerin silinmesi; ve aynı zamanda burada gözükmektedir ki, çeşitli basın organları vasıtasıyla ve organizasyonlarla da Kıbrıs üstünden Türkiye'ye bu anlamda etki edildiği de ortaya çıktığına göre, bunun soruşturmasını talep etmenin, sadece başbakan olarak değil, demokrat bir insan olarak ana görevim olduğuna inandım ve bunu dün Başsavcılığa ilettim. Bu kadar açıktır, her şeyin meydana çıkması gerekir, bu belgeleri okuduğunuz zaman hayretler içinde kalırsınız."
 

 

"KKTC'yi ilgilendiren veriler"

Elindeki belgelerin internette olmadığını ve bu bilgileri resmi makamalar vasıtasıyla aldığını, Türkiye'deki resmi makamlardan, "Soruşturma açın" yönünde talep olmadığını belirten Soyer, "Kesinlikle öyle bir talep yok, bunlar benim bilgime gelmiştir. Çünkü KKTC'yi ilgilendiren verilerdir bunlar" dedi.

Bu verilerle ilgili görevin KKTC'ye, KKTC'nin bağımsız yargısına, savcısına ait olduğunu ifade eden Soyer, "Bizde adalet bakanlığı yoktur. Bizde savcılık müessesesi bağımsızdır. Bizde yargıçlar doğrudan doğruya kendi mekanizmalarıyla atanır. Dolayısıyla hükümetin yargıyı herhangi bir şekilde yönlendirmesi mümkün değildir" diye konuştu.

Bundan sonra görevin savcılıkta olduğunu belirten Soyer, Savcılığın gereken yazışmaları yaparak, Türkiye'den daha ileri belgeler talep etme hakkına sahip olduğunu kaydetti.

Belgedeki verilerden "hayretler içinde kaldığını" belirten Soyer, raporun, dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu'na yazıldığının görüldüğünü söyledi.

Soruşturma talebinin, doğrudan doğruya demokrasiye ve özgür halk iradesine taraf olmak olduğunu ifade eden Soyer, "Bu, ne Kıbrıs Türkünün, ne Türkiye'nin iradesini gizli bazı organizasyonların etkilemesine izin verme meselesidir. Onun için bunun açığa kavuşması gerekmektedir" dedi.

Bundan sonra sürecin nasıl olacağına ilişkin olarak, Başsavcılığın gerekli incelemeyi yapacağını, Türkiye'den gerekli taleplerde bulunacağını anlatan Soyer, belgede ismi geçen yerel organizasyonlarla ilgili savcılığın gerekli çalışmayı yapacağını belirtti.


Denktaş ve Eroğlu'nun tepkileri

Başbakan Soyer, Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu'nun soruşturma talebini "ciddiye almadıkları ve bunu seçimlere yönelik bir girişim" olarak gördükleri yönündeki tepkilerinin hatırlatılması üzerine, bu tepkileri "çok komik karşıladığını" söyledi ve şöyle devam etti:
"Çünkü seçimlere bir müdahale için yapılmış ve Kıbrıs Türk halkının iradesini bir toplum mühendisliği gibi dizayn etmek isteyen bir hareket varsa, bu hareket benim lehime de olsa, başkasının lehine de olsa demokrat bir insanın buna karşı çıkması gerekir. Çünkü bu olabilecek bir iş değildir. Bugün de ben aynı şeyi, aynı organizasyonu görüyorum."

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün, "Annan Planı döneminde UBP ve Türkiye'de Ergenekon'dan tutuklu bir kısım insanlarla Kıbrıs'ta yaptığı organizasyonlara" atıf yapan Soyer, Sarıgül'ün şimdi de UBP'ye kendi reklamcılarını ve seçim otobüsü gönderdiğini, "bunun yalnız dostlukla alakalı bir mesele olmadığını" söyledi.


"Eroğlu, 'peşimde 41 MİT ajanı dolaşıyor' demişti"

Derviş Eroğlu'nun "Asıl dava açması gereken benim, bu hakkımı saklı tutuyorum" sözleriyle ilgili olarak da Soyer, "Dava açsın, niye açmasın ki, dava açsın. Sayın Eroğlu, bir kere çok demokratsa 2000 seçimlerinde adaylıktan niye çekildiğini açıklamak zorundadır" dedi.

Eroğlu'nun adaylıktan niye çekildiğini ve ne olduğunu açıklamak durumunda olduğunu kaydeden Soyer, "Kendisi söylemişti; 'Peşimde 41 MİT ajanı dolaşıyor' demişti. Bununla ilgili pozisyonları gizli tutması, bu rapordaki bağlantılardan ürktüğünü gösterir. Bu kadar açıktır bu ve net olarak ifade ediyorum. Kendisine düşen görev, bu tartışmalar da çıktıktan sonra, 2000'deki adaylıktan niye çekildiğini, emekliye çıkacağı zamana saklamaması gerekir kanısındayım. Bu hem kendisine, hem partisine, hem Kıbrıs Türk demokrasisine yapacağı en büyük katkıdır kanısındayım." Soyer, yarın konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyeceğini sözlerine ekledi.