KKTC'de Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
cumhuriyet.com.tr18 Nisan’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kıbrıslı Türklerin önünde iki seçenek bulunmaktadır: Kıbrıslı Türkler, ya adanın eşit statüdeki iki halkından biri olacaklar ya da azınlık statüsüne indirgenmeyi kabul edeceklerdir. İşte, 18 Nisan seçimleri, bu nedenle büyük bir öneme sahiptir.
18 Nisan 2010 tarihinde KKTC’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri büyük önem taşımaktadır. Bu seçimlerde yarışacak olan adaylardan ikisinin isminin ön plana çıktığı gözlenmektedir: KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu. Üçüncü bir bağımsız adayın ortaya çıkması da olası görülmektedir. KKTC’deki genel kanı, cumhurbaşkanlığı yarışının, yukarıda isimlerini belirttiğim iki aday arasında olacağı yönündedir. Demokrat Parti’nin tutumu, bu seçimlerde belirleyici bir role sahip olabilecektir. Demokrat Parti’nin kendisi bir aday çıkarmadığı ve bağımsız adayı desteklediği takdirde, seçim ikinci tura kalabilecektir.
Talat da Eroğlu da, çözüme ilişkin görüşmelerin sürdürülmesinden yanadır; ancak, Talat, ne yazıktır ki, çözümün ötesinde teslimiyetçi bir yaklaşımı sergilemektedir.
Derviş Eroğlu ise, görüşmelerin sürdürülmesinden yana olmakla birlikte, Kıbrıslı Rumlarla pazarlık yapılmasını yeğlemekte ve onların her isteğine koşulsuz boyun eğilmesinin karşısında yer almaktadır. Öte yandan, Eroğlu, KKTC’nin, Kıbrıs dışında 19 yerde bulunan ve diplomatik statüye sahip temsilciliklerinin tanınması yolunda çaba harcanması görüşünü de savunmaktadır.
Rumların uyuşmaz \t\ttutumu
Büyük ölçüde dış baskılarla başlatılan görüşmelerden bugüne değin istenilen sonuç elde edilememiştir. Kıbrıs Rumları, öteden beri bilinen tutumlarını değiştirmemekte diretmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, adanın yönetiminde Kıbrıs Türklerini Rumlarla eşit statüye sahip bir ortak olarak görmemekte, Kıbrıs Türklerini azınlık statüsünde bırakmayı yeğlemektedir. Kıbrıslı Rumlar, adanın tümünde egemen olmak istemekte ve Kıbrıs’tan Türk askerinin çekilmesi görüşünü benimsemektedir. Rumların bu uyuşmaz tutumunu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon da kabul etmek zorunda kalmıştır.\t
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kuran Garanti ve İttifak ant-laşmalarının hükümleri, 18 aydır sürdürülen çözüme ilişkin görüşmelerin gündeminden hiç düşmemiştir. Oysa, tartışılmaması gereken bu hükümlerin hâlâ tartışılıyor olmasını anlamak mümkün değildir.
Kıbrıs sorununa, bugüne değin, gerek Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında yürütülen ikili görüşmelerde gerek uluslararası forumlarda yürütülen çok yanlı görüşmelerde hiçbir çözüm yolu bulunamamıştır.
Zaman zaman BM genel sek-reterleri de devreye girmiş ve kendi adlarıyla anılan planlar oluşturarak, bu çetrefilli soruna bir çözüm bulmaya çalışmışlar; ancak, bunlardan da hiçbir olumlu sonuç sağlanamamıştır. Son olarak, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın beş kez değişiklik yaparak oluşturduğu “Annan Planı”, Kıbrıs’ta 24 Nisan 2004 tarihinde yer alan referandumun sonucunda, KKTC halkı tarafından kabul edilmekle birlikte, GKRY halkı tarafından reddedilmiş ve böylelikle, uygulamaya konulamamıştır.
Kıbrıs sorunundaki tarafların, birbirleriyle bağdaştırılamayacak olan ve bunların aralarında ortak bir çözüm yoluna varmayı olanaksız kılan görüş ayrılıkları söz konusudur. Bu durumda yapılacak olan, adada iki toplumun ve bunların kurmuş oldukları iki farklı devletin varlığını kabul etmektir.
Ayrıca, bu iki farklı devletin birbirlerinden bağımsız olarak varlıklarını sürdüreceklerine, dünya devletlerinin de inandırılması gerekir. Bence Türkiye, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların, ortak bir devletin bünyesinde bir arada varlıklarını sürdürebilmesi yollarını aramak yerine; KKTC’nin varlığının, dünya çapında tanıtılması yolunda yoğun çaba harcamalıdır.
18 Nisan’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kıbrıslı Türklerin önünde iki seçenek bulunmaktadır: Kıbrıslı Türkler, ya adanın eşit statüdeki iki halkından biri olacaklar ya da azınlık statüsüne indirgenmeyi kabul edeceklerdir. İşte, 18 Nisan seçimleri, bu nedenle büyük bir öneme sahiptir.
KKTC’de seçim yasası
Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Başkanı Ahmet Göksan basın yoluyla bir çağrıda bulunarak, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, KKTC Meclisi’nde yapılacak olan yasal düzenlemelerle, ada dışında yaşayan KKTC yurttaşlarının da, ya Kıbrıs’ta ya da yaşadıkları ülkelerde bulunan KKTC temsilciliklerinde oy kullanmalarının sağlanması istemini öne sürmüştür.
KKTC dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin sayısının, halen Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin sayısından çok daha fazla olduğu ve Kıbrıslı Türklerin Rumlar karşısındaki en büyük zaafının, nüfusça onlardan az olması göz önüne alınırsa; KKTC seçim yasasında yapılacak değişikliklerle, KKTC’nin dünyadaki konumunun, bugünkünden çok daha farklı olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.