Kızlarımız Nereye Savruluyor?

cumhuriyet.com.tr

Memleket çok kanallı televizyon dönemine geçti diye sevinirken, son yıllarda tek kanallı, siyah beyaz günleri arar olduk! Sanırsınız tüm televizyon kanalları aynı yerden yönetiliyor… İktidarın attığı işaret fişeği doğrultusunda, aniden tüm kanallarda aynı konular tartışılmaya başlanıyor. Başbakan “İmralı” mı dedi, tüm programlar “İmralı” üzerine yapılıyor. “Milliyetçiliği ayaklar altına mı aldı”, bu sefer bilen bilmeyen “milliyetçilik” üzerine konuşuyor. Usandırıncaya kadar sürüyor konuşmalar…

Birkaçı dışında diziler ise tam bir rezalet… Kapı dinlemeleri üzerine kurgulanan ve insan zekâsı ile alay eden senaryolar, çarpık ilişkiler ve aldatma üzerine lastik gibi sündürülen konular, şiddeti kutsallaştıran aktörler…

Geçen günlerde, ağzı kalabalık tartışmacılardan kaçarken, rastgele çevirdiğim bir televizyon kanalına takıldı gözlerim. Türbanlı bir hanım, insanın içini acıtan sesiyle anlatıyordu, dikkat kesildim…

Bu hanım kız, üniversiteyi bitirmiş öğretmen olmuş. Ortaokul yıllarından başlayarak evlerinde barındığı tarikat, bu kızımızı hiç bilmediği biriyle evlendirerek, Afrika’nın adı sanı olmayan ülkelerinden birindeki okuluna öğretmen olarak göndermiş. Evlendirildiği adamı o ülkeye giderken uçakta tanımış. O da kendisi gibi tarikat evlerinde yetişmiş…

Hanım kız anlatıyor: Uçaktan inip kendileri gibi evlendirilmiş ve oraya kendilerinden önce öğretmen olarak atanmış insanların evine konuk olmuşlar. Alışma döneminden sonra kendi evlerine yerleşmişler. “Hiç tanımadığım bir ülke, yanımda hiç tanımadığım bir adam, hiç tanımadığım insanların evinde çok zorluk çektim, ama sonradan alıştım” diyor, hüzünle. Programı dehşet içinde izlerken; kızlarımız nereye savruluyor böyle diye düşünmekten kendimi alamıyorum…

Bu dört genç, ülkemiz üniversitelerinden mezun, üstelik öğretmen olmuşlar. Ama kendi yaşamları ve gelecekleri ile ilgili iradeleri yok edilmiş… Evlilik gibi insan yaşamını baştan başa değiştiren bir olaya karşı sorgulama yetenekleri kör…