Kişiliksiz mi Diktatör mü?
Parlamento Kulisi...
Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı / CumhuriyetŞakaydı, Gerçek Oldu!
Yerel seçimlerden sonra CHP’nin en önemli “iç gündem” maddelerinden birisi de partinin “vitrini” niteliğindeki Merkez Yönetim Kurulu’nda yapılması planlanan değişiklikti. Nitekim, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, art arda partisinin yetkili kurullarını toplayıp hem Cumhurbaşkanlığı, hem yerel seçimler, hem de MYK değişikliği konusunda görüşlerine başvurdu. Ancak bu süreçte doğal olarak yoğun bir “MYK kulisi” de konuşulmaya başlanmıştı. Gazetelerin “olası” MYK üyeleri ile ilgili kulisleri yazdığı ve değişikliğin henüz yapılmadığı 23 Nisan’da ise CHP MYK Meclis’te toplandı. O dönem MYK için adı geçen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, toplantı henüz başlamadan önce MYK üyelerinin bulunduğu salona girip“Beni genel başkan gönderdi” diyerek bir koltuğa ilişiverdi. “MYK kulisleri” nedeniyle üyelerin “tedirgin” olabileceğini de dikkate alan Ağbaba, “Merak etmeyin, sadece pasta börek yemeye geldim” diye espri yapıp salondan ayrıldı.
Bu toplantıdan bir süre sonra Kılıçdaroğlu, MYK’de değişikliğe gitti ve Veli Ağbaba, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığına getirildi. Kılıçdaroğlu da yeni MYK üyeleriyle ilk kez geçen perşembe günü toplantı yaptı. İşte Ağbaba, o toplantıda bazı “yanlış anlamaları” önlemek için yine kendi esprili üslubuyla açıklama yaptı:
“Bakın bu sefer börek yemeye değil, gerçekten MYK üyesi olarak toplantıya geldim!”
____________________________________________________________________________
Kişiliksiz mi Diktatör mü?
AKP’nin Afyon kampında bir milletvekilinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisinin aday olmamasını isteyen bir milletvekilinin ANAP örneğini vererek “Özal, Çankaya Köşkü’ne çıkarken Yıldırım Akbulut gibi kişiliksiz birini partinin başına getirdi, ANAP bu yüzden dağıldı” demesine sinirlenen Başbakan Tayyip Erdoğan, bu ülkenin başbakanlığını yapmış birisine “kişiliksiz” denmesini doğru bulmadığını söyleyip eklemişti:
“Böyle bir ifadeyi hiçbir milletvekilime yakıştıramam. Bir daha böyle şeyler duymamayım.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin 47. Hükümeti’nin başbakanı Yıldırım Akbulut’a “kişiliksiz” denmesine kızan Başbakan Erdoğan, 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 26, 27 ve 28. hükümetlerin başbakanlığını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’nı yapmış İsmet İnönü’ye neler demiş bir anımsayalım:
- Sayın Baykal anayasa değişikliği ile her yerde mücadele edileceğini söylerken son derece münasebetsiz bir şekilde Churchill ve Hitler örneğini veriyor. İlla Hitler’e benzetince bir siyasi figür arıyorsa kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip kendisine Milli Şef dedirtmiş genel başkanlarının Hitler’vari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler.
- Ey CHP, diktatör senin içinde. Kim? İnönü. İtalya’da Nazi, faşizm iktidar olduğunda onları ilk tebrik edenlerden olmuştur. Ve öyle ki bunlar Dersim’de katliamın baş sorumlusudur.
- Bu ülkenin tarihinde tek bir diktatör vardır, o da CHP’nin milli şefidir. Ama aynı CHP, merhum Menderes’e de merhum Özal’a da bize de diktatör diyecek kadar yüzsüz olmuştur.
_________________________________________________________________
‘Taşeron’ Meclis
Soma’daki maden felaketinin ardından kamuoyunda oluşan tepkiyle milletvekillerince iş güvenliği ve kamuda taşeronlaşma politikaları eleştirilmeye, taşeron çalıştırmanın temel istihdam politikası haline dönmesi de sorgulanmaya başladı. Milletvekilleri kamuda taşeronlaşmayı sorgulayadursun, biz de milletvekillerinin görev yaptığı TBMM’deki duruma yakından bakalım.
TBMM, kamuda taşeronlaşma politikalarının etkilerinin en sert görüldüğü kurumların başında geliyor. Öyle ki, 10 yıl önce TBMM’de taşeron çalışan tek bir kişi bile bulunmazken, bugün Meclis’in temizlik, bahçe, yemek hizmetlerini sağlayan çalışanların büyük bir bölümünü taşeron işçiler oluşturuyor.
Kamudaki taşeronlaşma rüzgârına bir yere kadar kadar direnebilen TBMM’de ilk taşeron işçiler 2005 yılında alındı. TBMM’de ilk kez 68 işçiyle başlayan taşeron istihdam o kadar çok sevilmiş olacak ki, yıllar itibarıyla katlandı. Çalışanların mutsuz ve özlük haklarının tırpanlanmış olmasına karşın “maliyeti düşük olunca” tek bir taşeronun bulunmadığı TBMM’de artık neredeyse milletvekili sayısının iki katı kadar taşeron işçi bulunuyor. TBMM’de çalışan taşeron işçi sayısı 2006 yılında 92, 2007’de 267, 2008’de 383, 2009’da 507, 2010’da 497, 2011’de 610, 2012’de 800 ve 2013’te 1019 kişi oldu.
Milletvekilleri son 10 yılda Türkiye’de 5 kat artan taşeron istihdam politikalarını eleştirirken, TBMM’de taşeron işçi artışı tam 15 kat oldu. İlk taşeron işçilerin çalışmaya başladığı 2005’ten günümüze kadar TBMM’de yaşanan taşeron işçi artışı bu anlamda Türkiye ortalamasını bile üçe katladı.
Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı