Kırım Kongo'da erken tanı önemli
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Rektörü Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Türkiye'de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölüm oranının yüzde 5-7 arasında olduğunu belirterek, ölüm oranının düşürülmesinde en büyük etkenin ise tanının erken konulması olduğunu bildirdi.
cumhuriyet.com.trCÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Hipofiz Çalışma Grubu'nca düzenlenen ''Olgularla Akromegali ve Hipofiz'' konulu bilimsel toplantının açılış programına katılan Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, toplantı arasında basın mensuplarının KKKA Hastalığı ile ilgili sorularını yanıtladı.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan Prof. Dr. Dökmetaş, bu hastalığın 2002'den sonra Türkiye'nin gündemine geldiğini ve ilk olarak Tokat'ta görüldüğünü hatırlattı. Olgu sayısının 2003-2004 yıllarında artmaya başladığını ifade eden Dökmetaş, son yıllarda ise olguların daha da yükseldiğini belirtti.
Hastalığın bu yıl diğer yıllara oranla daha erken başladığını anlatan Dökmetaş, bunda kış mevsiminin hafif geçmesinin, baharın erken gelmesinin ve kenelerin toprağa erken çıkmasının etkili olduğunu belirtti.
Olgular göz önüne alındığında hastalığın Kelkit Vadisi ağırlıklı olduğunu, hastaların son ulaştıkları merkezin ise CÜ Tıp Fakültesi Uygulama ve Eğitim Araştırma Hastanesi olduğunu belirten Dökmetaş, ''Dünya ölçeğinde baktığımızda bu kadar olgunun takip edildiği başka bir merkez yok'' diye konuştu.
''Ölüm yüzde 5-7 civarında...''
Dökmetaş, CÜ'de konuyla ilgili 10'un üzerinde çalışma yapıldığını, bunların uluslararası dergilerde yayınlandığını belirtti.
''KKKA, Sivas ve ölüm'' şeklinde kamuoyunda yanlış bir kanı oluştuğunu anlatan Dökmetaş, ''Yani bütün hastalıklar Sivas'ta, ölümler hep Sivas'ta oluyor, Türkiye'nin başka bir yerinde olmuyor. Bu doğru mu? Hayır'' dedi.
Hastalıkla ilgili son 7-8 yıllık verileri sunan Dökmetaş, şöyle konuştu:
''2002-2009 yılları arasında ülkemizde KKKA hastalığı ile ilgili toplam 4 bin 453 tane olgu var. Bunlardan 218 tanesi ölmüş, yüzde 5 civarında ölüm söz konusu. Sivas'ta ise 2002-2009 arasında ise 993 şüpheli olguyu hastanemize yatırmışız, bunlardan 858 tanesi yapılan incelemeler sonucunda kesinleşmiş, kesin tanı konulmuş olgular. Bunlardan 63 tanesi kaybedilmiş. Yani yüzde 5 ile 7 arasında ülkemizde ölüm söz konusu.''
Dökmetaş, hastanelerine gelen olgulara bakıldığında 2003'te olgu sayısının 74'ken, bu sayının 2004'te 92'ye, 2005'te 95'ken, 2006'da 102'ye, 2007'de 174'ken, 2008'de 199'a ve 2009'da 257'ye yükseldiğini, bu yıllarda ölüm oranlarının da yüzde 5 ila 7 arasında değiştiğini söyledi.
Hastanelerine gelen olguların yüzde 70'ine yakınının Sivas dışından geldiğini anlatan Dökmetaş, en çok Tokat'tan olgu geldiğini, son yıllarda Yozgat ve Giresun ile birlikte son 2 yıl içerisinde Sivas'ta da olgu sayısında artış yaşandığını kaydetti.
Erken tanı ölüm oranında düşürdü
Türkiye'de KKKA'dan ölüm oranlarının yüzde 5-7'lere kadar düşürülmesinde en büyük etkenin tanının erken konulması ve gerekli tedavinin yapılması olduğunu vurgulayan Dökmetaş, ''Bu konuda dünyanın en büyük merkezlerinden birisi, hastaların bize gelmesi nedeniyle Sivas oldu'' dedi.
Basına bu hastalıkla mücadele konusunda önemli görevler düştüğünü, basının halkı bilinçlendirmesi gerektiğini anlatan Dökmetaş, ''Panik bu tür hastalıklarda en tehlikeli şey'' dedi.
Dökmetaş, bu yıl hastanelerine KKKA hastalığı şüphesiyle 14 kişinin geldiğini, bunlardan Tokat'tan gelen bir hastanın yaşamını yitirdiğini, bazı hastaların tedavilerinin ardından taburcu edildiğini söyledi.
Klinikte şu anda 4 hastanın tedavi gördüğünü belirten Dökmetaş, yaz dönemi ile ilgili gerekli tedbirlerin de alındığını, paniğe gerek olmadığını bildirdi.
Dökmetaş, aşı ile ilgili bir soru üzerine ''Bazı hastalıklarda aşı kolay geliştirilebiliyor. Ama KKKA açısından yapılan incelemelerde şu aşamada elimizde olan bir aşı yok. Fakat Hıfzıssıhha'da bu konuyla ilgili bir çalışma var. Belirli bir aşamaya geldi. İleride olacak olursa inşallah bunu Türk hekimleri yapar'' diye konuştu.