"Kimseyi evine hapsetmeyeceğiz"

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, gelecek yıl nüfus ve konut sayımı çalışmasını yapacaklarını belirterek, ''Kimseyi evine hapsetmeyeceğiz'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) ''2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim, İşgücü, Sağlık ve Sosyal Güvenlik sistemlerine Yansımalar'' ile ''2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim Sistemine Bakış'' raporları İstanbul'da düzenlenen toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı. Toplantının açılışında konuşan Bakan Yılmaz, nüfus projeksiyonlarının zaman zaman farklılaştığını, bunun metedolojik farklılıklar ve baz alınan veri olmak üzere iki temel sebebi bulunduğunu ifade ederek, 2000'de yapılan genel nüfus sayımında ciddi şekilde problemler yaşandığını, 2007'den beri adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin kullanıldığını hatırlattı.

Yılmaz, ''Gelecek yıl genel nüfus ve konut sayımı çalışması yapacağız. Bu, BM'nin tüm dünya için tavsiye ettiği bir çalışma. AB ülkeleri bu çalışmayı 2011'de gerçekleştirecekler. Biz de Avrupa ile eş zamanlı yapacağız. Hızlı bir şekilde hazırlıklarımızı yapıyoruz'' şeklinde konuştu. Nüfus sayısının artık kendileri için çok fazla problem olmadığını, ancak nüfusa ilişkin daha derinlemesine bilgilere ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu çalışmayı yapıp, nüfusumuzun derinlemesine profilini çıkaracağız. Burada hem demografik özellikleri yeniden gözden geçirmiş olacağız hem de adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin varsa bazı eksikliklerini tamamlamış ve sistemi iyileştirmiş olacağız. Diğer taraftan da sosyal ve ekonomik açıdan nüfusumuzun durumuna ilişkin daha ayrıntılı bilgi edineceğiz. Kimseyi evine de hapsetmeyeceğiz. Daha çağdaş yöntemlerle, AB'de kullanılan yöntemlerle 1,5 aya yayılmış bir süreçte gerçekleştirilecek.''

''Anneliği, kardeşliği önemsiyoruz"

Cevdet Yılmaz, temel eğilimlere bakmak gerektiğini, 0-14 yaşın payının giderek düştüğünü, 65 yaş üstü nüfusun payınını yükseldiğini ve 15-64 yaş arası çalışma çağının arttığını belirterek, ''Burada da demografik fırsat penceresi dediğimiz dönem söz konusu. Türkiye, şu anda bu dönemi yaşıyor, daha yeni yaşamaya başladı. Ülkelerin ekonomik gelişim süreçlerinde en hızlı büyüdükleri dönemler bu dönemlerdir. Bir taraftan aşağıdan gelen nüfus azalıyor, diğer taraftan mevcut nüfus önemli oranda aktif ve üretken'' diye konuştu.

Bu büyümenin sadece nüfus ile olmadığını, eğitimin de büyük önem taşıdığını vurgulayan Yılmaz, ''Bu gerçekten altın bir fırsat. Bu dönemi kaçırdığınız zaman geriye dönüşü yok. Bu fırsatı çok iyi değerlendirmek durumundayız. 2023'te 10 büyük ekonomi arasına gireceğiz hedefi aslında demografik açıdan baktığınızda hiç de hayal değil. Bu dönemi çok iyi değerlendirebilirsek Türkiye bir sıçrama yapabilir ve çok farklı bir lige yükselebilir. Bu imkan önümüzde duruyor'' görüşünü dile getirdi.

AB'ye yakınsama açısından da bunun önemli bir fırsat olduğunu, ekonomik ve sosyal olarak Türkiye'nin Avrupa ortalamasına yaklaşması gerektiğini söyleyen Yılmaz, bilgi toplumuna giderken yaşlı nüfusu çok basit düşünmenin yanlış olacağını ifade ederek, eğitim sisteminini üzerinde çok ciddi şekilde durulması, kalitesinin artırılması, ezberci bir eğitim sistemi veya ideolojik tartışmaların olduğu bir eğitim sisteminden daha farklı bir eğitim sistemine geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Küresel kriz ortamında nüfusu artan daha dinamik ülkelerin birtakım problemlere karşı daha iyi direnç gösterdiklerini gördüklerinin altını çizen Yılmaz, ''Nüfusumuzun bu azalan trendini hep birlikte tartışmamız lazım. Nüfusun artmasıyla ekonomik anlamda daha dinamik bir yapı oluştuğunu dünyada görüyoruz'' dedi.

Yılmaz, konuşmasını ''Sosyal açıdan da nüfus dinamikleri bu şekilde giderse annelik, kardeşlik gibi kavramların da kültürel, sosyal açıdan ciddi bir şekilde etkileneceğini görmemiz lazım. Belki hiç anneliği yaşamadan hayatını sürdüren kadınlarımızın sayısında artış olacak. Kardeşi olmayan çocuklar çoğalacak. Bunları da önümüzdeki dönemde tartışmamızda fayda var. Anneliği, kardeşliği önemsiyoruz'' şeklinde tamamladı.