"Kime uzanıyorsa sonuna kadar gitmelidir"
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İstanbul'da yapılan operasyonla ilgili, "Buz dağının görünen yüzünün ufak parçası" olduğunu belirterek, "Kime uzanıyorsa, kayın pederler, yeğenler, analar, babalar, çocuklar, mahdumlar, gemicikler, fenerler... Sonuna kadar gitmelidir" dedi.
AA
Bugün yapılanların "buz dağının görünen yüzünün en ufak parçası" olduğunu savunan Vural, Hükümet'in sistematik şekilde kamu kurumlarında yapılan yolsuzlukların üzerini örtmek için elindeki gücü kullandığını ileri sürdü. "Bugün yapılan operasyon, dinleme, izleme neyse belli safhaya geldiğini görüyoruz" diyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunları dile getirdiğimizde 'ben istifa ederim, bunlar olursa...' diyenlerin, bu sürece engellememeleri gerekir.
Herhangi bir engelleme olmadan, savcılara müdahale etmeden, KCK soruşturması gibi kanun zırhına sokulmadan, kime ve nereye uzanıyorsa oraya kadar gitmelidir. Kime uzanıyorsa, kayın pederler, yeğenler, analar, babalar, çocuklar, mahdumlar, gemicikler, fenerler... Sonuna kadar gitmelidir. Bu dönemde üstü örtülen ve örtülmek istenen her türlü husus açığa çıkartılmalıdır. Biz MHP olarak bunu istiyoruz ve bunun peşinde olacağız. Kentlerimizin rantının kimlere peşkeş çekildiğini, hangi imar değişikliklerinin kimin için yapıldığını, imar değişiklikleri dolayısıyla kimlerin ne vurgunlar yaptığını, parsel bazındaki değişikliklerin kimin isteğiyle yapıldığını millet öğrenmek istiyor. Bugün Başbakanlık'ta doğrudan doğruya Başbakan'a bağlanan kamu arsalarının hangi kritere göre izin verildiğini millet bilmek istiyor. Bugün Başbakan, Başbakanlık; dünyanın en büyük gayrimenkul komisyoncusu haline gelmiştir. Tüm kamu kurumlarının arsaları, mülkleri Başbakanlığa bağlanmıştır. Bu mülklerle ilgili yatırım yapacak işadamı, Başbakanlıktan izin almalıdır. Kimlere nasıl izin verilmektedir, bunun açıklığa kavuşturulması lazım. Bir-iki yıldır madenleri işletecek olanlara izinler Başbakanlıkta bekleniyorsa, kime izin verildi, kime verilmedi? Hazine'nin bu malları hangi kriterlere göre birilerine devrediliyor, bunu milletimiz öğrenmek istemektedir. Daha önce Sayın Ertuğrul Günay, rant lobisiyle ilgili 'Başbakan'a söyledim ama dinlemedi' demişti. Bugün görülmektedir ki rant lobisi, çeşitli zirvelere kadar uzanmıştır. Bir taraftan banka ve kredi lobisi, bir de rant lobisi Türkiye'yi sömürmektedir, kanını emmektedir. Tablo budur." Vural, bu süreçte medyaya da büyük görevler düştüğünü belirterek, "Nerede flaş flaşlar, son dakikalar? Nerede kimin neyle ilgili olduğu bilgileri? Millet bilgilenmek istiyor. Adeta karartma var. Belgesel mi yayınlayacaksınız? Neden 137 trilyon lira rüşvet verildiğine ilişkin birtakım bilgilere sahip olunduğu ifade edilmiyor? Gerçekten enteresan şekilde bir baskı, karartma var" görüşünü savundu. MHP olarak konuyu TBMM gündemine getireceklerini bildiren Vural, büyükşehirlerde ve illerde oluşturulan rantlar, imar değişiklikleri ve bunların nasıl oluştuğuna ilişkin Meclis Araştırması açılmasını istediklerini belirtti.
Vural, "MHP olarak kamu bankalarından verilen kredilerle,TOKİ uygulamaları ve rantla ilgili gelin TBMM'de bir şeffaflık Komisyonu kuralım ve bu dönemde yapılanların hepsini birlikte soruşturalım. Başbakan'ın koyduğu tehditler karşısında hodri meydan diyoruz.
Bunları TBMM araştırmalıdır; şehirlerde oluşturulan rantların kime, nasıl aktarıldığını, hangi kurum ve mekanizmaların kullanıldığını, kredilerle ilgili girişimlerde nelerin olduğuna ilişkin araştırma yapılıp, şeffaf şekilde bunun kamuoyu ile paylaşılmasına imkan verilmelidir. Bu işin arkası, özü nedir, hepsini kamuoyuna ileterek vatandaşların doğru bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda yargısız infaz yapılması da doğru değildir ama bunların gerekçelerinin neler olduğunu toplum biliyor. Bu mesele, bir çekişme paranoyasına kurban edilmemeli, özüne gidilmeli ve ne olduğunu hep beraber öğrenmeliyiz. Eğer bir bakan ile eski milletvekili bunlardan dolayı sizlerin gözü önünde kavga ediyorsa, 'usulsüz işler yaptık' diye itirafta bulunuyorsa, gelin hep beraber bu usulsüz işlemlerin neler olduğunu topluma aktaralım" diye konuştu. -"Asrın yolsuzluğu..." Basın toplantısına katılan MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz da "asrın yolsuzluğu" adını verdiği operasyonla ilgili çok ciddi iddialar olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab, şüpheli para transferleri, lüks yaşam tarzı, siyaset ve bürokrasiyle yakın ilişkiler içine olması nedeniyle kamuoyunca bilinen bir isim...
Zarrab, 2008 yılında MASAK tarafından hazırlanan raporda şüpheli olarak yer alıyor. Zarrab, sahte belgeler ve hayali ihracat gibi yöntemlerle şüpheli para transferi yaptığı ve bu işlemleri rahat yürütebilmek için Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, AB Bakanı Egemen Bağış, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan'a rüşvet verdiği iddiaları ortada. Zarrab'ın kendisine koruma tahsis ettirmek, aralarında akrabalarının bulunduğu kişilere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazandırmak amacıyla İçişleri Bakanı'na rüşvet verdiği iddiaları gündemde. Bazı bürokratik işlemleri halletmek için Bağış'ın araya girdiği iddiası ortada. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili daha önce vatandaşın imara açılması için müracaat ettiği yerlerin açılmayarak, ancak Bakan'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar aracılığıyla bunların imara açıldığı ve şu anda soruşturmaya konu olan büyük inşaat firmalarının sahiplerinin şu anda gözaltında olduğu iddiaları var. Fatih Belediye Başkanı...SİT alanındaki arsaların imara açılması ve ruhsat verilmesi karşılılığında rüşvet alındığı iddiaları var. Bu kadar ağır iddiaların olduğu, 4 bakanın gündemde olduğu yerde Başbakan ve Hükümet'in derhal istifa etmesi lazım.
Hükümet'in görevde durması, bu soruşturmaya gölge düşürecektir. İçişleri Bakanı'ının oğlunun, 4 bakanın isminin geçtiği yerde hangi soruşturmaların sağlıklı olmasından bahsedebiliriz." Vural, ellerinde daha fazla bilgi olduğunu, daha detaya girmeyi uyun görmediklerini belirterek, kimseye haksızlık etmeyeceklerini, tek isteklerinin gerçeklerin ortaya çıkması olduğunu söyledi. -"Üstünü örtme gayreti..." Vural, gazetecilerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını nasıl değerlendirdiği sorusuna, "Gürültüyle bu ayıpların üzeri örtülemez. Bu millet; şehir rantları konusunda ne yapıldığını, imar değişikliklerinin kimin talebiyle yapıldığını öğrenmek istiyor. 640 trilyon liralık batık kredi yaşanmadı mı, kamu bankaları birilerine kredi verip de batmadı mı? Devleti mi tehdit ediyor? Bu çok talihsiz bir açıklama. MİT mensuplarını dokunulmazlık zırhına aldığınız gibi, yaptığınız her işi devlet sırına mı sokacaksınız? Başbakan'ın yapması gereken tehdit etmek değildir. Başbakan adeta tehdit ediyor, üzerini örtmeye çalışıyor. Savcı kimi tehdit ediyor? Sayın Başbakan bu işin üzerini örtmeye çalışmayın, aksine sonuna kadar gidilmesini temin edin. Size düşen, 'yargı bağımsızdır, sonuna kadar gidin' demektir, niye bunu söyleyemiyorsunuz? Başbakanı kim tehdit ediyor, nereden geliyor bu tehdit? Tehdit altında olan bizim hazinemizdir, hakkımız hukukumuzdur.
Başbakan'ın bu ifadeleri hukuk devletinde talihsiz ifadedir. 'Görüyor musunuz neler hazırlamışlar bunlar' diyerek, bunları miting meydanlarında kullanan sen değil miydin? Şimdi savcılar birtakım yolsuzlukların peşine düşünce, bu sana mı tehdit oluyor?" karşılığını verdi. Hükümetin bu işi tehdit noktasına kadar vardırdığını savunan Vural, yargının sonuna kadar gitmesi gerektiğini düşündüklerini, eğer süreç sonuna kadar götürülemezse hepsinin doğru olduğu anlamının çıkacağını söyledi. Vural, "Sayın Başbakan'ın bu tavrından da anlaşılmaktadır ki birtakım doğru şeyler var. Bunun üstünü örtme gayreti olarak yorumluyoruz" dedi.