Kim ne istedi, kim ne aldı?

İsrail ile Türkiye arasındaki 6 yıllık gerilimin hikayesi...

cumhuriyet.com.tr

İsrail ve Türkiye arasındaki gerilim 2009’daki Davos Zirvesi ile açığa çıkmıştı. Erdoğan’ın ‘one minute’ sözlerinin ardından ilişkilerde tamir çabası sürerken, Türk Büyükelçi’nin ‘alçak koltuk’ta ağırlanmasıyla gerilim tırmanmıştı. Oysa Türkiye’nin Hamas liderini Ankara’da ağırlamasıyla başlayan ve adım adım ilerleyen kriz de ilişkilerde bir dönüm noktasını oluşturdu. İşte 6 yılın hikâyesi:

31 Mayıs 2010’da Türkiye’den Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail’in düzenlediği operasyonda 10 kişi öldü. BM Güvenlik Konseyi, Türkiye’nin “acil” çağrısı üzerine toplandı ancak bir karar almadı ve sadece kınamaya yönelik bir açıklama yapıldı. Tel Aviv’deki büyükelçisini çeken Türkiye, ilişkilerin normalleşmesi için resmi özür, öldürülenler ve yaralananlar için tazminat ve Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasını istedi.

BM: İsrail haklı

BM Soruşturma Komisyonunu kabul etti. Palmer Raporu 2011’de açıklandı. Raporda, İsrail komandolarının kendilerini korumak için güç kullanmaları gerektiği ve Gazze ablukasının yasal olduğu belirtildi. Buna karşın İsrail askerlerinin aşırı ve mantıksız güç kullandığı vurgulandı. Rapor, İsrail’e üzüntüsünü uygun biçimde açıklaması ve tazminat ödemesini tavsiye etmişti. İki taraf da raporu reddetti. Türkiye, İsrail ile ilişkilerini ikinci kâtip düzeyine düşürdü. İsrail Büyükelçisi’nin Türkiye’den ayrılması istendi. Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için her türlü önlemi alma kararı verildi.

ABD Başkanı Obama’nın araya girmesiyle, İsrail Başbakanı Netanyahu 22 Mart 2013’te, Erdoğan’ı arayarak İsrail adına Türk halkından özür diledi ve tazminat ödenmesini de kabul etti.

Ablukadan kısıtlamaya

Ardından iki ülke arasında görüşmeler başladı. Netanyahu’nun özel temsilcisi Joseph Ciechanover ve Feridun Sinirlioğlu 3 yıl boyunca hep gizli buluştu. Türkiye, Gazze’ye İsrail’in uyguladığı ablukanın kaldırılmasını istedi. Resmen açıklanan bu talep, zamanla ‘ambargoya’ son olarak da ‘kısıtlamaların kaldırılmasına’ dönüştü.