Kim bu Arturo Ui sizce!
Oyunda, günübirlik çıkarlar adına iktidar ve sermaye sahiplerinin yasaları çiğneyerek işbirliği yapması; ülke siyasetinin, toplumsal düzenin onarılmaz ve geri dönülemez bir baskı rejimine dönüşebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor. Brecth’in 1941 yılında yazdığı oyun, neredeyse bugünü anlatıyor bize. Brecht, seyirciyi olanlar karşısında ne oldu sorusundan çok nasıl oldu sorusuna yöneltiyor.
Öznur Oğraş Çolak/Cumhuriyet
Tiyatroadam 7 sezondur tiyatroseyircisiyle buluşuyor. Düşündüren, sarsan ve güldüren oyunlarıyla adından söz ettiren Tiyatroadam’ın son oyunu Bertolt Brecht'in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”...
Çevirisi Yücel Erten’e ait olan oyunun yönetmenliğini Ümit Aydoğdu üstleniyor. 8 oyuncunun yaklaşık 36 farklı kişiyi dönüşümlü bir şekilde oynadığı, müziklerin yine oyuncular tarafından, akapella (insan sesi) ile yapıldığı Epik Tiyatro’nun özüne uygun çağdaş bir yorum. Oyun 27 Mart Dünya Tiyatro Günü etkinliği kapsamında bu akşam saat 20.00’de Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Merkezi’nde sahnelenecek.
Oyunda, günübirlik çıkarlar adına iktidar ve sermaye sahiplerinin yasaları çiğneyerek işbirliği yapması; ülke siyasetinin, toplumsal düzenin onarılmaz ve geri dönülemez bir baskı rejimine dönüşebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor.
Aydoğdu ve Tiyaroadam oyuncularının ortak düşüncesinden yola çıkarak sahnelemeye karar verdikleri oyun, yüksek enerjili, üretime dayalı, tiyatro tadı yüksek ve aynı zamanda da gündemi ıskalamayan bir oyun.
Brecth’in 1941 yılında yazdığı oyun, neredeyse bugünü anlatıyor bize. Brecht, seyirciyi olanlar karşısında ne oldu sorusundan çok nasıl oldu sorusuna yöneltiyor. Oyunda kişilerden çok o kişileri var eden koşullara dikkat çekiyor.
Aydoğdu, oyunun konusunun günümüzle neredeyse birebir aynı olduğunu söylüyor. “Seyircilerden bazıları bugün yaşadığımız olaylar doğrultusunda güncellemeler yaptığımızı bile düşünüyorlar ancak böyle bir şey yapmadık. Metinde pek çok değişiklik söz konusu ancak bunların hiçbirisi gündeme yönelik değil, sahnelemenin temel yaklaşımının belirginleşmesine yönelik.”
Oyunda I. Dünya Savaşı’nın ardından, 1929 dünya ekonomik bunalımı sürecinde büyük şirketlerin çıkar savaşında oyuna gelerek suçlu durumuna düşen ve yargılanan bir belediye başkanının, aklanmak için çete lideri Arturo Ui ile işbirliği yapması sonucunda Arturo Ui’nin hızla gelişen büyümesi, bu kez onun bir sömürü çarkı oluşturması ve karanlık işlerin karanlık ilişkilerle bir ülke kaderini nasıl değiştirebildiği anlatılıyor.
Oyunun yönetmeni, “Üzerinde konuştuğumuz ilk metnin bu kriterler açısından yeterince güçlü olmadığına hep birlikte ikna olduktan sonra benim üzerinde ayrıntılı olarak çalışmış olduğum ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ oyununu ekibin önüne koydum. Ekibin kafasındaki beklentileri karşılayabileceği ve güçlü bir sahnesel anlatıma sahip bir uygulamaya yöneleceğimiz konusunda ekibim bana güvendi ve zorlu bir çalışma sürecine dalmış olduk” diyor.
Oyunun başında 8 oyuncunun söylediği replikler tüylerimizi ürpertiyor. Oyunu özetleyen, koltukta kasılmamıza sebep olan bu cümleleri günümüz hükümeti için birileri söyler mi bilmiyorum ama tüm siyasetcilerin seyretmesi gereken bir oyun “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”...
“Peki kimdir bu Arturo Ui? Bir gangster mi, bir kahraman mı? Yükselmek için her yolu deneyen bir politikacı mı? Her yaptığı yanına ve cebine kâr kalan bir işadamı mı? Yoksa yalnızca bir maceracı mı? Ne fark eder? Çünkü Arturo Ui bir kişi değil. O yalnızca bir çerçeve. Büyük ve küçük çıkarların yan yana gelmesiyle oluşan bir resim çerçevesi. Çerçevenin içindeki resimler değişebilir, değişti de. Hitler mesela; kim diyebilir ki ya da hanginiz diyebilirsiniz ki Hitler olmasaydı onca yıkım, kıyım olmazdı. Emin olun o olmasaydı da o çerçeve boş kalmazdı. İşte bu yüzden; kişilerin yoktur bir önemi, çerçevelerdir var eden o dönemi. Alın işte; yan yana koyduk iki hikâyeyi ama siz de görün, resmi değil onu içine alan çerçeveyi.”
Müzikleri, sahne değişimleri, hareket düzeni ve 36’dan fazla rolü aksatmadan yüksek tempoda ve enerjik biçimde sahneleyen oyuncular takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Oyunda, Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ ve Neslihan Arslan rol alıyor. Oyunun müzik direktörlüğü Oktay Köseoğlu, ışık tasarımı Yüksel Aymaz, dekor ve kostüm tasarımı ise Barış Dinçel’e ait.