Kılıçdaroğlu'ndan Sarıgül açıklaması

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kurultay'a gidilirken Mustafa Sarıgül'ün parti içindeki konumu hakkında ne düşündüğünü açıkladı.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa aday olan Muharrem İnce'nin partiden tasfiye edilmeyeceğini söyledi. Mehmet Bekaroğlu için "CHP'ye gelmesini isterim" diyen Kılıçdaroğlu, "Mustafa Sarıgül partimizin üyesi, yönetici kadroda olabilir" diye konuştu.
 
Kılıçdaroğlu, Star TV ana haberde gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 
 
"Adli yıl açılışına Cumhurbaşkanı katılmadı. Başbakan ve hükümeti  temsilen de kimse yoktu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna, Kılıçdaroğlu,  "Doğru değil, yargı siyasetçilerin at koşturdukları bir alan değil, olmaması da  gerekir. Bağımsız ve tarafsız olması gerekir yargının. Hükümetin, adli yılın  açılışında hazır bulunması, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Adalet Bakanının olması  gerekiyor ama onlar katılmadılar" yanıtını verdi. 
 
Hükümetin, adli yıl açılışına, "paralel yargı" nedeniyle değil,  Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına tepki olarak  katılmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, savunma hakkının kutsal olduğunu ve bunu  avukatların temsil ettiğini söyledi. 
 
"Savunmanın olmadığı yerde, siz hangi adli yılı açacaksınız" diye  soran Kılıçdaroğlu, kendilerinin de zaman zaman adaletten, yargıdan, savunmadan  şikayetlerini dile getirdiklerini ancak törene katılmak durumunda olduklarını  kaydetti. 
 
Engin Altay, cumhurbaşkanı yemin töreninde  tüzük kitapçığı fırlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugünkü grup toplantısının  büyük bir bölümünü size ve partinize ayırdı. Bunu nasıl görüyorsunuz" sorusuna,  Kılıçdaroğlu, "Başbakanlık koltuğuna yeni oturan birisinin, ilk grup  toplantısında, doğrudan doğruya anamuhalefet partisini hedef alıp, bir konuşma  yapması şık değil. Bakın ben şu ana kadar olumsuz bir şey söylememeye özen  gösterdim. Ama o daha koltuğa çıkar çıkmaz ilk hedef CHP. Ne oldu, daha bir nefes  al" yanıtını verdi. 
 
  
"Cumhurbaşkanıyla tokalaştık"
 
Engin Altay'ın, "Yüksek Seçim Kurulunun, seçim sonuçlarını Resmi  Gazete'de yayımlatmamasına" ilişkin soru sormak istemesine rağmen, TBMM Başkanı  Cemil Çiçek'in söz vermediğini savunan Kılıçdaroğlu, Altay'ın, tüzük kitapçığını  fırlatmasını "meşru müdafaa" olarak değerlendirdi.  Kılıçdaroğlu, "Hukukta, meşru  müdafaa var. Siz, zorunlu olduğunuz zaman belli bir suçu işlersiniz ve o suç  olmaktan çıkar. Adam öldürmek suçtur, ama meşru müdafaa içinde öldürürseniz suç  değildir. Söz istiyor, söz verilmiyor, iç tüzüğe göre istiyor, 'vermeyeceğim'  diyor. Vermezseniz, siz Anayasa'yı çiğniyorsunuz. Kim? Anayasa'yı çiğneyen TBMM  Başkanı" diye konuştu. 
 
Altay'ın tepkisini bu şekilde gösterdiğini, bunun üç aşağı beş yukarı  bütün demokrasilerde böyle olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil  Çiçek'in, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkanı gibi davrandığını iddia  etti. 
 
"30 Ağustos Zafer Bayramı'nda, Aslanlı Yol'da, Cumhurbaşkanıyla el  sıkıştınız mı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Evet, Aslanlı Yol'un başında,  Cumhurbaşkanı geldi, herkesin elini sıktı, tabii doğal olarak biz de tokalaştık"  cevabını verdi. 
 
"Hipodrum'daki törende Cumhurbaşkanı elini uzatsaydı, eli havada  kalacak mıydı? Sıkmayacak mıydınız" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, " Elini uzatacak  mıydı, uzatmayacak mıydı bilmem. Ama ben gidip de birisinin elini illa sıkacağım  diye özel bir çaba içerisinde olmam. Sayın Cumhurbaşkanı elimizi sıkarsa tabii  sıkarız. Bizim özel bir kavga alanımız yok" dedi. 
 
 
"Yalana tanıklık etmek istemedim"
 
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin törenine katılmadınız ve sonrasında da  'savaş hali olmadığı sürece, kendisiyle görüşmeyeceğim' dediniz. Görüşmeyecek  misiniz" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: 
 
 
"İlişkilerimizi sınırladık. Bir özel görüşmemiz zaten yok. Sayın Gül  cumhurbaşkanı olduğu zaman kaç kez görüştük? 2 veya 3, daha fazla görüşmedik  zaten. Bir cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanlığı koltuğunu hak etmesi için bir:  Anayasa'yı çiğnememesi lazım. Çiğnedi mi çiğnedi. İki: temiz olması lazım. Kimse  kusura bakmasın, temiz değil. Üç: aile boyu etik kurallara uyması lazım. Aile  boyu öyle bir tablo yok. Dört: Resmi Gazete'ye ambargo uygulandı, Yüksek Seçim  Kurulu kararı yayımlanmadı. Anayasa'yı açıkça çiğneyen birisine diyorlar ki 'git  onu kutla.' Neye gideceğim ben? Eğer bu ülkede ben demokrasiyi savunacaksam, ben  onu görmemezlikten gelmem. Görmem lazım. O kişi Anayasa'yı çiğnedi. Bunu sadece  ben mi söylüyorum? Hayır, bütün hukukçular söylüyor. Meclis'teki törene de  katılmadım, gayet doğaldır katılmamam. Neden? Ben yalana tanıklık etmek  istemedim. Anayasa'ya sadakatten söz edecekti orada. 'Anayasa'ya sadık  kalacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' Anayasa'ya sadık kaldı mı?  Hayır. Neyine tanıklık edeceğim ben?" 
 
Zorunlu olmadıkça, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeyeceklerini  bildiren Kılıçdaroğlu, "Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı Kıbrıs'a gitti, bizden de  milletvekili istedi. Göndermedik. Davutoğlu da görecek, o kadar heyecanlanmasın.  O da görecek. Bizim ilişkilerimizin ne olup olmadığını herkes görecek. Bizim  tavrımız nettir" dedi. 
 
  
"Yeni kabineye ön yargıyla bakmıyorum"
 
"Davutoğlu'nun yeni kabinesini nasıl buldunuz" sorusunu, Kılıçdaroğlu,  "Benim, yeni kurulan bir Bakanlar Kurulu'na ön yargıyla bakma gibi bir  alışkanlığım yok, icraatına bakacağız. Belki bizim düşündüğümüzden çok daha güzel  bir icraatı olacak bu kabinenin. O zaman da alkışlayacağız. Ama yaptıkları  yanlışsa da çıkıp onun yanlış olduğunu söyleyeceğiz" diye yanıtladı. 
 
"Bu saatten sonra rakibiniz Sayın Davutoğlu olacak. Dişli bir rakip  olarak mı görüyorsunuz" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 
 
"Erdoğan emekli oldu Başbakanlıktan, Cumhurbaşkanlığında. Yeri belli,  konumu belli, Anayasa'nın çizdiği çerçeve içinde orada görevini yapacak. Elbette  bizim muhatabımız hükümet, Başbakan. Bu Başbakanın önce bir kişiliğini ortaya  koyması lazım. Erdoğan'dan bağımsız bir kişiliği olduğunu, devleti yönetebilecek  güce, erke ve akla sahip olduğunu göstermesi lazım. İlk adımda bunu göstermedi.  Adli yıl açılış törenine katılmadı. Neden katılmadı? Çünkü, birisinin hala  talimatı altında. Talimatla ülke yönetilmez, bağımsız iradeyle yönetilir. 'Ben  başbakanım, bu ülkeyi artık ben yönetiyorum, benim sorumluluğum var'  diyeceksiniz. Boynunuza davulu asacaklar, tokmağı başkası kullanacak ve siz  başbakan olacaksınız. Bu doğru değil. Adli yılın açılışına gelmiş olsaydı, ben  Davutoğlu'nun gerçekten kişilikli bir politika izleyeceğine kanaat getirecektim.  Ama bugün gelmeyerek kendisinin dışında başka bir iradenin tutsağı olduğunu  gösterdi." 
 
"Kongrede Muharrem İnce rakibiniz. Onun aday olması sizi şaşırttı mı"  sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Hayır, üç aşağı, beş yukarı belliydi zaten" cevabını  verdi. 
 
"İnce'nin kendisi hakkındaki sözlerinin hatırlatılması" üzerine,  Kılıçdaroğlu, CHP'nin geleneğinde artık çatışmanın değil, demokratik bir yarışın  olduğunu söyledi. 
 
 
"İnce'yi tasfiye etmeyeceğiz"
 
"Muhalif isimlerin tasfiyesi olacak mı" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu,  her vatandaşın oyuna ihtiyaçlarının olduğunu, tasfiyenin olmayacağını bildirdi. 
 
Kılıçdaroğlu, kurultaydan sonra, partinin yetkili organlarının aldığı  kararların aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağını, CHP'yle yollarını  ayıracaklarını kaydetti. 
 
"Muharrem İnce'nin önümüzdeki süreçte tasfiyesi söz konusu olur mu"  sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Hayır. Niye tasfiye edelim? Ben, geçmişte de genel  başkanlığa aday olmuş pek çok arkadaşla çalıştım. Hatta bunların pek çoğu merkez  yönetim kurulu üyesi" karşılığını verdi. 
 
"Nasıl bir CHP göreceğiz bundan sonra" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu,  sorunlara odaklanmış, halka güven veren, farklı seslerin değil ortak sesin  çıktığı bir CHP'nin olacağını anlattı. 
 
Kılıçdaroğlu, "Mehmet Bekaroğlu'nu davet ettiniz mi" sorusuna da  "Bekaroğlu ile görüşmemiz oldu. Gelmesini isterim. Henüz kararını bildirmedi"  yanıtını verdi. 
 
"Mansur Yavaş'ı CHP yönetiminde görür müyüz" sorusu üzerine de  Kılıçdaroğlu, Yavaş'ın başarılı bir grafiğinin bulunduğunu, CHP'de olmasının  güzel olacağını ifade etti. 
 
 
"Sarıgül yönetici kadroda olabilir"
 
"Ekmeleddin İhsanoğlu'nu CHP siyasetinde yer vermeyi düşünür müsünüz"  sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Bence siyasete girmesi çok iyi olur, siyasetin düzeyi  açısından" karşılığını verdi. 
 
"Bekaroğlu'ndan sonra, Gezi olaylarında adı sıkça öne çıkan İhsan  Eliaçık gibi isimlerin de partiye davet edildiği haberleri geldi. CHP sağa  kayıyor yorumları yapılırken, bu kişilerin daveti bu yorumları güçlendirmiyor mu"  sorusunu, Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı: 
 
"Bazı haberleri ben de gazeteden okuyorum ve bazen de şaşkınlıkla  okuyorum. Çıkan isimler var, benim görüştüğüm var. Bunların çoğu doğru değil.  İhsan Beyle konuşmadık hiçbir zaman, hele siyaseti hiç konuşmadık. Çok az, bir  veya iki kez belki bir yerde karşılaşmışızdır. İhsan Beye haksızlık etmiş oluruz.  Siyaseti düşünüyor mu düşünmüyor mu onu bile bilmiyorum." 
 
Mehmet Bekaroğlu'nun "sağ tandanslı" olmadığını savunan Kılıçdaroğlu,  "CHP niye sağa kaysın ki? CHP'nin yeri, konumu, programı, tüzüğü belli. Sağdan  bir kişinin CHP'ye gelmesiyle CHP niye sağa kaysın ki? Gelen bütün arkadaşlarımız  CHP'nin tüzüğünü, programını okuyorlar, kabul ediyorlar, geliyorlar" dedi. 
 
  
"Mustafa Sarıgül'ü ileride "A" takımında görür müyüz" sorusuna,  Kılıçdaroğlu, "Sarıgül partimizin üyesi, yönetici kadroda olabilir, herhangi bir  sorun yok" yanıtını verdi. 
 
"Genel başkanlığımda oy düşüklüğü olmadı"
 
Kılıçdaroğlu, "Kurultay, kongre salonunda olacak, spor salonu  olmayacak. Bir yol bulunamaz mıydı, tarih değiştirilemez miydi" sorusuna, "Ankara  Arena'da uluslararası bir karşılaşma var. O da 'uzun sürecek' diye söylendi.  Yapabileceğimiz bir yer de vardı, o da şimdiki salon. Güzel bir salon"  karşılığını verdi. 
 
"Muharrem İnce'ye bir kırgınlığınız yok mu" sorusuna, Kılıçdaroğlu,  "Hayır, her CHP'linin, CHP Genel Başkanlığına aday olma hakkı vardır" yanıtını  verdi. Kılıçdaroğlu, kazanması durumunda İnce'ye en büyük desteği kendisinin  vereceğini söyledi. 
 
"İktidar vaat edebiliyor musunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Her  siyasal parti elbette ki iktidar vaat etmek zorundadır. Biz vaat etmek ve bunun  gereğini yapmak zorundayız" ifadesini kullandı. 
 
Halkın sorunlarını çözmeye yönelik projeleri ortaya koyacaklarını,  Anadolu'nun her yerini gezerek bunları anlatacaklarını belirten Kılıçdaroğlu,  doğu ve güneydoğuda CHP'nin oyunun az olduğunu, buralara özel bir çaba  harcayacaklarını kaydetti. 
 
"Anlamlı bir oy kaybı olursa istifa ederim dediniz. Siyasette anlamlı  olan iktidara gelmeniz değil mi" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi: 
 
"Her siyasal partinin hedefi iktidardır. Genel başkanlıktan ayrılmak  için gerçekten oy kaybı olması gerekiyor. Oyunuz yükseliyorsa, sizin herhalde  istifa etmemeniz gerekir. Benim genel başkanlığım dönemimde de girdiğimiz her  seçimde oy düşüklüğü olmadı. Oyunuz düşerse, sizin genel başkanlıkta kalmanızı  doğru bulmam. Oyunuz düşerse ayrılırsınız, yeni bir arkadaşımız gelir." 
 
  
"Paralel yapıyı kim koydu?"
 
"Biz nerede hata yaptık diye özeleştiri yapıyor musunuz" sorusu  üzerine Kılıçdaroğlu, özeleştiri yaptıklarını, araştırdıklarını, sorguladıklarını  söyledi. 
 
"Bugün paralel yapıya yönelik operasyon vardı. Ve 25 Aralık dosyası  kapandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: 
 
"Bugün önemli olan 25 Aralık yolsuzluk dosyasının kapatılmış  olmasıdır. Asıl üzerinde durmamız gereken konu budur. Savcıların, hırsızları  kovaladıkları bir süreçten, hırsızların, savcıları kovaladığı bir sürecin içine  girdik. Dramatik olanı budur. Sayın Davutoğlu, AKP kongresinde, 'yolsuzluk  yapanların gerekirse ellerini kırarız' demişti. Şimdi, yolsuzluk yapanların  aklandığı bir sürece girdik. Ellerin kırıldığı değil, ellerin öpüldüğü bir  sürecin içine girdik. Acaba bu tavrı Sayın Davutoğlu nasıl değerlendirecek? 25  Aralık dosyasını kapatan savcılar, kendi çocuklarına çok ağır bir miras  bıraktılar. İleride o çocuklara, 'senin baban, yolsuzluk dosyalarını kapatan bir  babaydı' diyecekler. Bu kadar ağır bir mirası, bir savcı üstlenemez. Ve o  savcılara kimse kusura bakmasın, cumhuriyet savcısı denmez. İktidarın savcısı  olmak ayrı, cumhuriyet savcısı olmak ayrı. Cumhuriyet savcısı, yolsuzlukların  üzerine kararlılıkla giden kişidir. Kamu adına hareket eder. Benim adıma hareket  ediyor. Benim adıma hareket eden birisi nasıl bir yolsuzluk dosyasını kapatır?  Bunu asla ve asla doğru bulmam." 
 
Devletin içinde paralel yapı olmaz, devletin bir yapısı vardır.  Çerçevesi Anayasa ile belirlenmiştir. Paralel yapı varsa şu soruyu sormak lazım:  O paralel yapıyı devletin içine kim koydu? 12 yıldır ben yönetmiyorum bu ülkeyi.  Kim yönetiyordu? Niye şikayet ediyorsunuz şimdi? Erdoğan, şunu söylüyordu: 'Siz  ne istediniz de biz vermedik?' Ben de şu soruyu sordum: Ne istediler de sen  verdin, ne istediler de vermedin de çatışma çıktı aranızda?" 
 
 
"Gün gelir, hesabı sorulur"
 
"Davutoğlu'nun başbakanlığa getiriliş nedeni, yolsuzluk dosyalarını  kapatmaktır" iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, "İlk adımını attı, dosyayı kapattı.  Ama ne söyledi? 'Yolsuzluk yapanların gerekirse ellerini kırarız.' Ellerini  kırmadılar. Türkiye bu gerçeği bilsin" dedi. 
 
Yolsuzluk varsa üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini ifade eden  Kılıçdaroğlu, "Yazık, günahtır bu ülkeye. Eğer siz yolsuzluk yapanları  koruyacaksanız, 25 Aralık dosyalarını kapatırsanız ancak bugün kapatırsınız. Ama  gün gelir bunun hesabı sorulur" diye konuştu.