Kılıçdaroğlu'ndan 'para yok' eleştirisi

CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi için ''para yok'' denmesini eleştirdi. Kılıçdaroğlu, Suriye'nin de mayınları temizlediğine ve bunu yap-işlet-devret modeliyle yapmadığına işaret ederek, ''Biz neden yap-işlet devret modeliyle yapmak istiyoruz, kafamızdaki soru bu'' diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Girne Amerikan Üniversitesi'nde (GAÜ) Siyaset Kulübü'nün düzenlediği ''Türkiye'de iç siyaset'' konulu konferans veren CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, son günlerde Suriye sınırında 1950'li yıllardan kalan mayınlı arazilerin temizlenmesinin tartışıldığını hatırlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili olarak Düzce'de, muhalefetin izin vermemesi nedeniyle altı maddelik bir kanunu yasalaştırmadıklarını söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Başbakanın parlamentonun muhalefet tarafından çalıştırılamamasından şikayet ettiğini, oysa milletvekillerinin tamamının bölgenin mayınlardan temizlenmesini istediğini söyledi. Sorunun mayının kimin temizleyeceği olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, mayınların ihaleye çıkılarak yap-işlet-devret modeliyle temizletilmesi ve temizleyen firmanın o arazileri 44 yıl işletmesinin istendiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Suriye'nin de mayınları temizlediğine ve bunu yap-işlet-devret modeliyle yapmadığına işaret ederek, ''Biz neden yap-işlet devret modeliyle yapmak istiyoruz, kafamızdaki soru bu. Eğer orası yabancı bir şirkete verilirse, yabancı şirket bizim en duyarlı, en hassas olduğumuz bir noktayı, Suriye sınırını baştan aşağı kendi kontrolü altına almış olacak'' diye konuştu. Mayınları Türkiye'nin temizlememesine gerekçe olarak ''para yok'' dendiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Biz karşı görüş olarak şunu dile getirdik: Siz Sayın Başbakan'a 60 milyon dolarlık uçak alırken para buluyorsunuz pekala, mayınları temizlerken niye para bulamıyorsunuz. Siz Hollanda'dan son teknoloji ürünü olduğu söylenen 63 milyon Avro'luk otobüs alabiliyorsunuz ve bu otobüsler şu anda İETT garajında bekliyor, bir teknoloji hurdalığına dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en pahalı hurdalarını kendi garajlarında tutuyor, buna para buluyorsunuz, ama Suriye sınırını temizleyelim derken 'efendim para yok. Bu gerçekçi ve samimi değil. Eğer amaç, bu alanı bir şekilde yabancıların kontrolüne vermekse bu da doğru değil. Biz buna karşıyız.''

Kıbrıs'ın Osmanlı döneminde İngilizlere kiralandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Şimdi Kıbrıs'ın içinde bulunduğu statüyü biliyorsunuz... Kiralamanın getirdiği tablo bu. Biz o araziyi 44 yıllığına kiralayacağız. Sonu ne olacak'' dedi. Kılıçdaroğlu, terör konusuna da değinerek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''Önümüzde fırsatlar var, bu fırsatları çok iyi değerledirmeliyiz ve terör olgusunu bitirmeliyiz'' dediğini aktararak, ''fırsatların'' ne olduğunu sordu. Kimsenin kan dökülmesini istemediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Kuşku bir, fırsat acaba ABD'nin Irak'ı terk etmesinden sonra bu coğrafyada farklı bir hava, farklı bir siyaset oluşturmak için mi bizim önümüze, bizim bilmediğimiz, ama belli çevrelerin bildiği fırsatlar konuyor, onu bilmiyoruz. Eğer böyleyse, biz kendi sorunumuzu kendimiz çözmekten aciziz demektir. Bizim sorunumuzu başkaları yarattı ve yine ancak başkaları devreye girerse bizim sorunumuz çözülür anlamına gelir, bu. O zaman biz daha temel bir soruyu sormalıyız, biz ulusal Kurtuluş Savaşı'nı niye verdik. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeyecek miyiz.''

Güneydoğu'da Kürt kökenli yurttaşların elbette sorunları olduğunu, bunları askeri programlarla çözmenin mümkün olmadığının açık olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, işin içinde eğitim, sağlık, ekonomi, politika, kültür, sosyal sorunların bulunduğunu, bütün bunların akılcı bir politikayla ele alınıp çözülmesi gerektiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Biz bunu yapamadık. Bunu yaptığımız zaman bana göre sorun çözülebilir. Ama bunu yapabilmemiz için önce terör örgütünün silahını bırakması lazım'' dedi. ''Türk siyasetinde Ergenekon ve Deniz Feneri davalarının da tartışıldığına'' işaret eden Kılıçdaroğlu, Ergenekon'da 13. dalganın beklendiğini, hukuk dışı olaylar yaşandığını ve iddianamenin eklerinde porno kasetleri dahi olduğunu anlattı. ''Deniz Feneri'nin ilginç bir dava olduğunu, Alman yargıcın, 'Asıl faiiler Türkiye'de' dediğini'' ifade eden Kılıçdaroğlu, siyasetin yargıya müdahale ettiği zaman Türkiye'de yargının çalışmadığını belirterek, ''Bizim yargımız bağımsız mı, hayır'' dedi.