Kılıçdaroğlu'ndan çok kritik uyarı: Baskı sürerse patlama yaşanır
‘OHAL’de Yeter’ başlıklı forumda konuşan Kılıçdaroğlu, “Baskı sürerse toplumda patlama kaçınılmaz!” dedi. Yargıda hiyerarşinin kalmadığını belirten CHP lideri, “Hukuk devletinin askıya alındığı günler yaşıyoruz” diye konuştu.
iklim öngelCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Baskı süreci devam ederse toplumda patlamalar kaçınılmaz olur” uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu’nun forumdaki açılış konuşmasından satır başları şöyle:
Hukuk devleti askıda: İktidara güvenmiyorduk, FETÖ ile aynı menzile yürüyordu. “Ne istediniz de vermedik” diyorlardı. Onun için dedik ki “Sizin OHAL’inize güvenmiyoruz. O nedenle Meclis’te ‘hayır’ diyeceğiz” dedik ve “hayır” oyu kullandık. Bugün geldiğimiz noktada CHP’nin ne kadar tutarlı bir politika izlediğini toplumun görmesi gerekir.
Birlikte mücadele: Bu darbe döneminde de sırtı kalın olanlar, paraları olanlar hapisten çıktı. Tek sesli medya var ve üniversiteler suskun. 20 Temmuz darbesi ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın ve insana saygı duymanın bir gereğidir. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Bedeli varsa ödeyeceğiz. Kendi ülkemizde gelişmiş bir demokrasi atmosferinde yaşamak istiyoruz. Medya, gazeteciler, yazarlar özgürce yazmalı, üniversiteler özgürce konuşmalı. Baskı süreci devam ederse toplumda patlamalar kaçınılmaz olur. Türkiye’nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz. Türkiye’nin daha fazla geri gitmesini istemiyoruz. İnsan hakları ihlallerinin olmasını istemiyoruz. Hep birlikte, farklı düşüncelerle beraber, huzur içinde yaşamak istiyoruz ve mücadelesini vereceğiz.
AYM oturup düşünsün: 31. KHK çıkarıldı. KHK’lerin AYM kararı ile birlikte anayasayı askıya alan bir sürecin başlangıcı olduğunu görüyoruz. Siyasal iktidar hukuk dışında her türü düzenlemeyi yapacak güce erişti, AYM’nin eski kararından dönmesiyle. Anayasa açıkça ihlal ediliyor. 121. maddesi, “OHAL süresince cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu olağanüstü halin gerekli kıldığı konulardan KHK çıkarabilir” diyor. Kış lastiği, gerekli kıldığı karar mı? Pek çok alan KHK ile düzenlendi. Neden? Hükümet anayasayı AYM kararıyla askıya aldığı için. Artık bu tabloyu, bu giysiyi Türkiye’ye giydiren AYM’nin yeniden oturup düşünmesi gerekir. AYM’ye çok önemli bir fırsat daha sunduk. Sivillere dokunulmazlık getiren düzenlemeyi AYM’ye taşıdık. Umarım hukuk onların kapısını çalar ve “Ne yapıyorsunuz?” der, umarım akıl galip gelir.
Yargıyı kuşatmak istiyorlar: Aynı yöntem şimdi uygulanıyor. Yargıtay ve Danıştay’a FETÖ’cü hâkim atanmıştı. O zaman “Militan atadınız” dediğimde “Nasıl bunu söylersin”. Onların büyük kısmı ya hapiste veya dışarda. Aynısını şimdi KHK ile yapıyorlar. Yargıtay’a 100, Danıştay’a 16 hâkim atıyorlar. Seçecekler, FETÖ’nün seçtiği gibi. Yargıyı kuşatmak istiyorlar. Aleyhte olabilecek tüm yargıyı susturmak istiyorlar, “Bizim dediğimiz şekilde karar vereceksin” diyorlar.
Yargı tümüyle iflas etmiştir: Alt mahkeme “Ben AYM kararını tanımam” diyor. Neden öyle diyor? Eğer suçluyu yargı değil de siyasi otorite belirliyorsa ve yargı siyasi otoritenin söylediğini onaylar makama gelmişse orada hukuk bitmiştir. Her ne kadar anayasa 153. madde “AYM kararları kesindir” dese de, alt mahkeme “kusura bakma ben talimatı aldım, senin kararlarını uygulamayacım” diyor. Yargı tümüylü iflas etmiştir. Kuşkusuz bunu tüm yargıç ve savcılar için söylemiyoruz. Ama ana aktörler ve belli davalara bakan mahkemelere ve o mahkemelere bilinçli olarak yapılan atamalara baktığımızda Türkiye belli bir sürecin içine bilinçli olarak sokuldu. Siyasi otorite suçluyu belirlemekte, yargı onaylamaktadır.
OHAL uygulamalarının 4 başlıkta masaya yatırıldığı ‘OHAL’de Yeter’ forumunda; konuşmacılar Turgut Kazan’ın yönettiği “Yargıda OHAL”, Rıza Türmen’in yönettiği “Akademide ve Sivil Toplumda OHAL”, Raşit Tükel’in yönettiği “Emekte OHAL” ve forumun son başlığı olan gazetemizin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yönettiği “Medyada OHAL” başlıklarında söz aldı.
‘Hukuk umudu yok’
- Prof Dr. İbrahim Kaboğlu: Yürürlüğe konan KHK’ler hukuken yok hükmündedir. Son KHK ise devletin varlık nedenini sorgulatan bir KHK niteliğindedir. OHAL’de anayasa değişikliği yapılamaz. Hele hele sistem değişikliği yapan bir değişiklik hiç yapılmaz. Ama bu anayasal düzeni ortadan kaldırma pahasına yapıldı. Onun için OHAL, 20 Temmuz gecesi ilan edildi. 16 Nisan 2017 günü resmen ikinci dönem tamamlandı. Şu an üçüncü dönem. Dördüncü döneme geçip geçmemek bizim elimizde. 12 Eylül döneminde bir hukuk umudu vardı. Yaşadığımız dönem umudun hiç olmadığı, iktidarı kullananlar tarafından dillendirilmediği bir şey. Amaç hukuku tesis etmek değil, kaldırmak oluyor.
Avukat Turgut Kazan: Yargı bağımsızlığı hiç kalmamıştır. Gerçek budur. Sıkı yönetim dönemlerinde DİSK gibi davalarda müdafilik yapmaya çalışmış bir avukatım. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum sıkı yönetimden de FETÖ’cü yargıçların elindeki özel yetkili mahkemelerden de çok daha kötüdür. Eskiden o halde varım derdik. Şimdi düşünüyorsan OHAL’de yoksun. İşte OHAL bu…
n Yargıçlar Sendikası Başkan Yardımcısı Bülent Yücetürk: Kriz sadece yargıyı değil yargıdan siyasete, uluslararası ilişkilerden ekonomiye, bir bütün olarak Türkiye’nin her tarafını krize sokmuştur. Görünen odur ki OHAL’in kaldırılması veya mevcut yasaların tekrar işlevsel hale getirilmesiyle bu krizden çıkılamayacaktır. Krizden çıkılmasının yegâne yolu kurucu bir iktidar gibi yargının yeniden inşası ile olacaktır. Çünkü ortada bir yargı da kalmamıştır.
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen: OHAL’de seçim yapılamaz. Zaten pek çok demokratik devletin anayasasında da OHAL döneminde seçim yapılamayacağı açık bir hüküm olarak vardır… Bireylerin dört yılda sandığı gidip seçmen olmanın ötesinde siyasetin seyircisi değil aktörü olmaya yol açan bir yeni yurttaşlık kimliği gerekiyor. Bunu sağlayabilirsek çok şey değişir. Hayati bir dönemeçteyiz. Ya her şeyi kaybedeceğiz ya da yeni bir Türkiye kuracağız. Yeni bir Türkiye için böyle bir birlikteliği sağlamalıyız.
İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan: ÇHD’nin kapatılmış olması vatandaşın savunulması noktasında da ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bazı davalara avukat bulunamıyor. İnsanlara yardım eden Sarmaşık gibi, Rojava gibi dernekler kapatıldı. Sivil toplum örgütleri temsilcilerinin üzerinde büyük baskı var. Çok sayıda arkadaşımız pasaportu olmadığı için yasadışı yollarla dünyanın başka yerlerine gitmek zorunda kaldı. Birçok arkadaşımız tehdit ediliyor. Devlet içindeki çeteleşmeler sivil toplumu tehdit ediyor.
Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü: 10 kadın derneği kapatıldı. 11. sırada kapatılan ise bir çocuk derneği. Çocuklara yönelik istismarın kat be kat arttığı bir dönemde bu dernek kapatıldı. Kayyım atanan belediyelerin kadın merkezleri kapatıldı. Bu merkezlerde kadınların özel bilgileri vardı ve bu özel bilgiler açıldı.
Veli Saçılık: Elimizde silahımız yok. Haklılığımız dışında hiçbir şey yok. Yüksel Caddesi’nde görmediğimiz zulüm kalmadı. Üzerimizde tepiniyorlar, arabaya tıkıyorlar. Savcı hakkımızda 700 dava açmış, bir daha getirmeyin, para cezası yazın demiş. Benim 20 bin TL para cezam var. Barışçıl eylem yaptığımız ortada.
Erdem Gül: Memlekette OHAL nedeniyle başının belada olduğunun farkında olmayanlar var ya da OHAL’in başına bela olduğunu düşünmeyenler var. Bunları anlatmak görevimiz. Bizim önümüzde medyaya giydirilen tek tip kıyafeti çıkarma sorumluluğumuz bulunuyor. Toplumun hem OHAL’den hem de bu cendereden çıkıp nefes almasına yarayacak olan kendi işimizi yapamıyoruz.
Gökmen Ulu: Kalkışmayı duyar duymaz soluğu cumhurbaşkanının yanında aldım. Açıklamayı ilk duyuran haber muhabiri oldum. O gece özgür basının ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösterdik. CHP haklı çıktı. İktidara güven duymadığını dile getirdi.
‘OHAL’DE YETER’DEN ORTAK BİLDİRİ
Darbeciler içeride fikirleri iktidarda
Forumun ardından sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildiride şu taleplere yer verildi:
* İktidar tarafından yaratılan yeni rejim, parlamenter demokrasiye, milli iradeye ve Cumhuriyete yönelik bir operasyonun adı olmuştur. Sonuç olarak OHAL ilanı, haklı ve hukuki hiçbir gerekçeye dayanmamaktadır.
* Darbecilerin tüm amaçları OHAL darbesi ile hayata geçirilmiştir. Darbeciler şu anda içeride olmakla birlikte, fikirleri iktidardadır.
* Ülkemizi adım adım karanlığa sürükleyen bu kuşatma demokratik mücadele ile yarılmalıdır. OHAL’in hedef aldığı toplumun tüm kesimleri olarak 12 maddelik bir çağrı yapıyoruz; OHAL derhal kaldırılmalı ve KHK düzenine son verilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasama ve denetleme yetkisi tekrar teslim edilmeli, gasp edilen milletvekili hakları iade edilmelidir.
* Toplantı ve gösteri özgürlüğünü kısıtlayan tüm kararlar ile sokağa çıkma yasakları olmak üzere, özgürlüğü kısıtlayıcı tüm yasaklar derhal kaldırılmalıdır.
* Haklarında ihraçlarını gerektirecek bir kesin hüküm yokken ihraç edilen yüz bini aşkın kamu görevlisi, tam anlamı ile açlığa terk edilmiştir. 657 sayılı yasaya da uygun olarak haklarındaki ihraç işlemi, açığa alma işlemine dönüştürülerek, kendilerine adli ve idari adil yargılanma hakkı tanınmalıdır.
* Eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yaşama hakkının, içinde bulundukları hassas durum da göz önüne alınarak derhal görevlerine iade edilmelidir.
* İfade, konuşma ve basın özgürlüğü üzerindeki baskılar sona erdirilerek, yaptıkları haberler, yazıları ve konuşmaları nedeniyle cezaevinde bulunan basın emekçileri özgürlüklerine kavuşturulmalıdır.
* FETÖ ile uzaktan yakından alakaları olmamasına karşın, yalnızca muhalif oldukları için hukuka aykırı olarak kapatılan demokratik kitle örgütleri bir an önce açılmalı, el konulan yazılı ve görsel medya kurumları teslim edilmelidir. İhraç edilmiş olan ya da haklarında adli ve idari soruşturma olmayan akademisyen ya da diğer çalışanların, başka alanlarda çalışmasını yasaklayan düzenlemeler derhal kaldırılmalı, iptal edilen pasaportları iade edilmelidir.
* Cinsiyetçi, ayrımcı, anti-laik, bilim dışı uygulamalarla doldurulan eğitim programlarına derhal son verilmelidir.
* AKP’nin görevden baskıyla el çektirdiği AKP’li belediye başkanları ve diğer siyasetçiler hakkında soruşturma başlatılmalıdır.
* OHAL döneminde gerçekleştirilen tüm idari işlemler ve kamu ihaleleri bağımsız bir komisyon tarafından incelenmelidir.
* Paramiliter oluşumlar ile ordu ve polis teşkilatındaki gayrimeşru siyasi oluşumlara ilişkin iddialar, bağımsız yargı organlarınca incelemeye alınmalıdır.