Kılıçdaroğlu’ndan '15 Temmuz' soruları: Yıldırım’a darbe neden geç haber verildi?

CHP lideri Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un ‘kontrollü darbe’ olduğu görüşünü yineleyerek, “Herkesin telefonu alınırken Adil Öksüz’e iki cep telefonu ile konuşma imkânı niye verilir” diye sordu. Kılıçdaroğlu, “Fidan’ın 16.16’da, Genelkurmay’ın 17.54’te, Cumhurbaşkanı’nın 19.30’da haberi olmuş. Yıldırım’ın ise 21.30’da. Neden Başbakan’a haber vermediniz?” dedi.

Erdem Gül

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un kontrollü darbe olduğu görüşünü yineledi ve yeni sorular ortaya attı. Kılıçdaroğlu, “MİT Müsteşarı’nın saat 16.16’da haberi olmuş. Genelkurmay Başkanın’ın 17.54’te haberi oluyor. Cumhurbaşkanı 19.30’da haberdar oluyor. Binali Yıldırım 21.30’da. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı üçlüsüne soruyorum bu defa, neden Başbakan’a haber vermediniz?” dedi. Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş’a giderken uçakta gazetecilere şu açıklamaları yaptı:

İki kritik ismi getirmediler: 15 Temmuz darbe girişiminin araştırılmasıyla ilgili Meclis’te komisyon kuruldu. Bu komisyon, darbenin ayrıntılarının ortaya çıkmasına engel oldu. İki kritik isim, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nı TBMM’ye getirip ifade verdirmedi, hükümet bunu istemedi.

Hükümetin nasıl haberi yok!: Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, “TSK’de kriz ve olağanüstü durumlarda haber alınır alınmaz ‘personel kışlayı terk etmesin emri verilir” diyor. Bu emir niye verilmedi? 6.6.2016 tarihli iddianamede, “FETÖ-PDY’nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu” yazıyor. Nasıl oluyor da hükümetin haberi yok.

Adil Öksüz’ün GPS cihazı: Adil Öksüz’ü ilk dillendiren benim. Beni suçladılar, koro halinde. Ama şimdi kaçacak delik arıyorlar. Niye serbest bırakıldı Adil Öksüz? Öksüz’ün elindeki GPS cihazını Türkiye’ye hangi kurum ithal etti? Adil Öksüz sıradan bir insan değil ki, bir akademisyen, entelektüel birisi. Herkese kelepçe vurulurken Öksüz’e niye kelepçe vurulmaz? Herkesin cep telefonu alınırken Öksüz’e iki cep telefonu ile konuşma imkânı niye verilir? Soruşturma açtık diyorlar. Külahıma anlatsınlar.

Neden 16 Nisan sonrası?: Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporunun taslağının CHP’li üyelere verilmesini istiyoruz. Komisyon Başkanı diyor ki “16 Nisan’dan sonra vereceğim.” Şimdi biz bekliyoruz o raporu. Kimse şu soruyu sormuyor, arkadaş niye 16 Nisan’dan sonra vereceksin? Komisyon başkanı siyasi otoriteden aldığı talimatın gereği olarak o raporu gizliyor. O rapor verilsin ki mükemmel bir muhalefet şerhi yazacağız. Elimizdeki bütün belgeleri koyacağız. Bize diyorlar ki şu elinizdeki dosyayı açıklayın. Önce siz o taslak raporu açıklayın. İktidar partisi özellikle engelliyor, neden? Hem engelliyor hem şehitler üzerinden siyaset yapıyor. Bu kadar büyük ikiyüzlülüğü hiç görmedim.

Baklavacı var siyasetçi yok: Binali Bey ‘FETÖ’nün siyasi ayağı yok’ diyor. 215 bin 92 ByLock kullanıcısı var. Memuru var, sendikacısı var, sanayicisi var, işvereni var, çikolotacısı var, baklavacısı var ama siyasetçisi yok. Bu bizim aklımızla alay etmektir. Neden ByLock listelerini açıklamıyorlar, yukarıdan talimat alıyorlar.

Üçünün haberi var Başbakan’ın yok: İddianamede, MİT Müsteşarı’nın saat 16.16’da haberi olmuş. Genelkurmay Başkanı’nın 17.54’te haberi oluyor. Cumhurbaşkanı 19.30’da haberdar oluyor. Binali Yıldırım 21.30’da. Cumhurbaşkanı’na şu soruyu sormak isterim, ‘19.30’da haberin oluyor, 21.30’a kadar neden Başbakan’a haber vermedin?’ Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı üçlüsüne soruyorum bu defa, neden Başbakan’a haber vermediniz? Neden sadece Cumhurbaşkanı ile çalıştınız? Ben 248 şehidin hesabını soruyorum. Onlar da darbe girişimini kapatmak istiyorlar. Gerçeklerin açığa çıkmasını engellemek istiyorlar.

Şehit ailelerine kapım açık: (Şehit ailelerinin kendisini mahkemeye vereceği haberleri) Çok memnun olurum. Haklarını savunduğumu mahkemede de anlatma imkânına sahip olurum. Eminim onların haklarını nasıl savunduğumu görürlerse bana teşekkürlerini sunacaklardır. Aileler ayrıca arzu ederlerse gelip benimle de görüşebilirler. Kapım açık, anlatırım. Böylece gerçekleri öğreneceklerdir.

Açıklasın ya da istifa etsin: Bekir Bozdağ, “Kılıçdaroğlu’na mail gelmiş” diyor. Mail onun elinde niye açıklamıyor? Takip etmiyorsa bana mail geldiğini nereden biliyor? Ben gelmediğini söylüyorum. O da açıklasın beni mahcup etsin. Adalet Bakanı’na yakışmaz yalan söylemek. Bize, partiye David Keynes’ten bir mail geldi. Partiye geldi, bana değil. 19 Ekim 2016’da Başbakanlık Müsteşarlığı’na verdik. Aytun Çıray’a gelen bir mail vardı. Çıray İzmir’deki Cumhuriyet Savcılığı’na verdi. Şimdi sayın Bekir Bozdağ’dan cevap istiyorum. Bana gelen maili bir açıklasın. Açıklamazsa istifa etmesi lazım. Bana iftira ediyor. Onuru ve haysiyeti varsa ya açıklar, açıklamazsa da istifa eder.

Bana bile bu yetkileri verseler, hayır derim: Hayırlar önde. Cumhurbaşkanı danışmanlarından Sayın Mehmet Uçum, ‘Hayır çıkarsa Başkanlık sisteminden vazgeçmeyeceğiz’ diyor. Biliyorlar ki hayır çıkacak. Bir kişiye bu kadar yetki vermek o kişi için de haksızlık. Hayır çıkarsa ülke asla kaosa sürüklenmez. Evet çıkarsa Türkiye sonu belirsiz bir yolculuğa çıkar. Bir kişiye verilen olağanüstü yetkiler Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Bir parti devletine dönüşecek Türkiye. Parti devleti eski komünist rejimlerde vardı. Ben Adalet ve Kalkınma Parti’li seçmene seslenmek isterim. ‘O yetkilerin tamamının bana verilmesini ister misiniz?’ Evet sana da verilsin diyorsa burada bir hata var, yanlışlık var demektir. Yüzde 90’ı der ki ‘Olur mu efendim bu kadar yetki verilir mi?’ Bu kadar yetki bana dahi verilse hayır derim.