Kılıçdaroğlu: Parlamentonun görevi yolsuzlukları örtmek midir?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sanıyorlar ki bu fezlekeler orada okunmayınca halk bunları öğrenmeyecek. Onların bütün arzusu o. 'Fezlekelerin içeriğini en azından seçime kadar halk öğrenmesin.' Bunu istiyorlar. Ben merak ediyorum, parlamentonun görevi yolsuzlukları örtmek midir, yolsuzluklarla mücadele etmek midir?" dedi.
AACHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samanyolu Haber Televizyonu'nun canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Seçim çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, bugün de Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Mansur Yavaş'la başkent halkıyla buluştuklarını anlattı.
Mansur Yavaş'ın çok sevildiğini ve dürüst bir kişiliği olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Ankara'da bir kan değişimine ihtiyaç olduğunu söyledi.
"CHP'nin önderliğinde fezlekelerin parlamento gündemine gelmesi için bir girişim oldu. Ama fezlekelerin üst yazısının detayları okunmadı. Ne olacak şimdi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Sanıyorlar ki bu fezlekeler orada okunmayınca halk bunları öğrenmeyecek. Onların bütün arzusu o. 'Fezlekelerin içeriğini en azından seçime kadar halk öğrenmesin.' Bunu istiyorlar. Ben merak ediyorum, parlamentonun görevi yolsuzlukları örtmek midir, yolsuzluklarla mücadele etmek midir? Biz bu parlamentoya 'Gazi Meclis' diyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşını veren Meclis'tir, bu Meclis. Yedi düvelle savaşırken parlamento kapanmadı. Gücünü milli iradeden aldı, şimdi Gazi Meclis'in içine yolsuzluk yapanların gelip oturmalarını biz içimize sindiremiyoruz. Kimse kusura bakmasın ama parlamentoda hırsız olmaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen olmaz, kul hakkı yiyenin parlamentoda ne işi var. Bunlardan milletvekili mi olur? Bunun için mücadele ediyoruz, AKP kapatmaya çalışıyor. 'Millet duymasın.' Sadece Türkiye'deki değil, emin olun, gidin Fransa'ya, İngiltere'ye, Japonya'ya, Papua Yeni Gine'ye... Türkiye'de ne olup bittiğini herkes biliyor. "
"Efendim, Bakanlar soruşturma komisyonu kurulması için dilekçe vermişler" diyen Kılıçdaroğlu, "Niye bugün Meclis'e gelmediler. Gelselerdi, kürsüye çıksalardı. 'Fezlekeleri açın, milletvekili öğrensin. Bizim alnımız ak...' diyebilirlerdi, ama demediler. Sadece dilekçe vermişler, onu da biz bilmiyoruz, verip vermediklerini. Öyle bir açıklama geldi" değerlendirmesini yaptı.
"Siz tam olarak ne istiyordunuz?" yönündeki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, "İsteğimiz şuydu; soruşturma komisyonu kurulacak, güzel. Ben bu komisyon kurulurken, hangi bilgiye dayanarak elimi kaldıracağım. Ben herhalde vicdanımın sesini dinleyeceğim, fezleke bu açıdan önemli. Ben oy kullanırken herhalde vicdanımın sesini dinleyeceğim. Önce fezlekeyi okumam lazım. Burada ne yazıyor, Bakanlar neyle suçlanıyor. Belki benim aklım yatmaz, 'böyle fezleke mi olur' deyip ben ret oyu da verebilirim" diye konuştu.
Hükümetin halkın gerçekleri öğrenmesini engellemeye çalıştığını da belirten Kılıçdaroğlu, "Ama size sözüm; bu yolsuzlukların üstünü kapattırmayacağız, yazık günah bu ülkeye" dedi.
Siyasetçi zenginleşirse, halkın fakirleşeceğini aktaran Kılıçdaroğlu, bir milletvekilinin 10 bin liraya yakın maaş aldığını, miras kalmaması durumunda zenginleşmesinin ise çok zor olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Burada olan tablo şu; bunlar siyasette zenginleştiler. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, siyasete girmeden önce haciz kıskacındaydı, şimdi bir eli yağda balda. Bunu bilerek söylüyorum, kendisine de çağrıda bulunuyorum. Siyasete girmeden önceki mali durumunla şimdiki mali durumunu açıkla, ne oldu? Sen Bakandın, nasıl kazandın bu parayı açıkla. Bir iş adamı herhangi bir yurttaşa 700 milyarlık kol saati verir mi? Vermez. Bakanlık koltuğunda oturan bir kişiye veriyorsa bu rüşvettir" dedi.
Ses kayıtları
"Ses kayıtları montaj mı? Kafanızda çekince var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hiç bir çekince yok" yanıtını verdi.
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in "konuşmadım" demesine karşın, oğluyla yaptığı konuşmanın ses kayıtlarının internete düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bunlar savcılığa dilekçe verdi, 'oğlumla yaptığım görüşmeyi fezlekeden çıkarın' diye, ama mahkeme bunu reddetti. Erdoğan'ın, oğluyla 17 Aralık sabahı yaptığı görüşme, internete düştüğü an Türkiye gündemine bomba düşmüş oldu. Biz MYK'yı olağanüstü topladık. Bir Başbakanın, oğluna telefon edip, 'paraları sıfırlayın' demesi, olacak şey değildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde rastlamadığımız bir olaydı. Akşam Başbakanlık iki satır açıklama yaptı, 'bunlar doğru değil, montajdır' diye. Suçlanan Başbakan, Başbakanlık değil ki. Niye o açıklama yapmadı o akşam, yapamadı. Çünkü o gece uğraşıyordu, 'acaba delilleri nasıl yok ederim' diye. En son 'bunlar montajdır' dediğinde ben kendisine 'TİB kayıtlarını açıkla' dedim. Açıkla, hep beraber diyelim ki 'Başbakana kompo kurmuşlar." Açıklamadı."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ın görüşmeye ilişkin TİB kayıtlarını açıkladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, bu kayıtların Türkiye ve yurt dışı dahil en az 5 yerde olduğunu söyledi.
Başbakan'a bu sesleri incelenmesi için "Uluslararası bir kuruluşa gönder" çağrısı da yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gönderdi mi? Göndermedi. Bir ülkenin başbakanı böyle bir töhmeti taşıyamaz" görüşünü dile getirdi.
'Kendi ağzından itiraf etti'
Başbakan Erdoğan'ın, "Kriptolu telefonları da dinliyorlar" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, bunu söylerken, "Oğluyla yaptığı görüşmeleri kriptolu telefonlarla yaptığını ve bunların dinlendiğini" kendi ağzından itiraf ettiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın da "Ses kayıtlarını sızdıranları tespit ettik" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Demek ki doğru. Bakın ayrı ayrı gerekçe söylüyorum, bunların tamamı doğru. Erdoğan, bu yükün altında kalamaz, ayrılması lazım. İstifa etmesi lazım" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Türkiye'de son 10 yılda 1 trilyon 775 milyar doları, bundan önceki 50 yılda ise bunun yarısından daha az harcandığını söyledi.
Hükümetin, "Bir liralık işi beş liraya yaptırdığını" belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Keban Barajı, Atatürk Barajı, Atatürk Havalimanı yapıldı. Bunun yarısından daha az paraya. Bunlar bir liralık işi 5 liraya yapıyorlar, 4 lira cepte. Sorun da bu zaten. Yeni bir ülke kurulur bu parayla, bütün vatandaş borç içinde. Yoksul bir aileden geliyor ama nasıl olur da 10-12 yılda dünyanın en zengin Başbakanlarından birisi olur. Kendi bakanı söyledi, 'çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz.' Doğru mu, doğru. Büyük bir kısmı haram. Harama o kadar alışmışlar ki. İnanmakta zorlanıyorum. Adam haram parayla umreye gidiyor, insaf. Sen nasıl haram parayla Sarraf'ın uçağıyla umreye gidersin."
Bir İran ve aynı zamanda parayla Türk vatandaşı olan birinin, "Dört Bakanı satın aldığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devletin sırlarını satmıştır bunlar. Bu, sıradan bir olay değildir. Buna 'paralel devlet yaptı' diyor, bunların hepsi palavra, devletin vicdanı yapmıştır bu operasyonu" dedi.
MİT'in operasyondan önce Başbakan Erdoğan'ı uyardığını ve bir rapor sunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Çıkıp da tabii birisini düşman ilan edecek, yeri gelir CHP'yi düşman ilan eder, yeri gelir vatandaşı, şimdi de 'paralel devlet yaptı' diyor" açıklamasında bulundu.
Bu konuda Başbakan Erdoğan'a 10 soru yönelttiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Soruların hiçbirine cevap vermedi, niye cevap vermiyor, çünkü yolsuzlukların başı o da onun için" iddiasında bulundu.
Türkiye'de bugüne kadar çok sayıda yolsuzluk operasyonu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ancak "Türkiye'nin ilk kez devletini soyan bir hükümetle tanıştığını" söyledi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Yurt dışından TÜRGEV'e 100 milyon dolar para geliyor, bunu da sordum. Erdoğan'a sordum, bu parayı senin oğlunun vakfına kim gönderdi arkadaş? Niye gönderdi. Çocuk Esirgeme Kurumu var, göndereceksen oraya gönder, ÇYDD var oraya gönder. Neden bu hükümetten ihale alanlar senin oğlunun vakfına gidip mecburen bağış yapıyorlar. Bu ülkede başka bir kuruluş yok mu? Neden Bilal? Ve aile boyu. Devletin aile boyu soyulduğu bir sistemi gördük biz. Hiç alışık olmadığımız bir sistem. Emin olun önümüzdeki süreçte göreceksiniz Hollywood bunun filmini yapacaktır. 'Bir hükümet, bir devleti nasıl soyar.' Bunu yapacaktır. Biz buna tanık olduk çünkü."
Kılıçdaroğlu, AKP'ye oy verenlerden, hükümete yaptığı eleştirilerden hiçbirini üzerlerine almamalarını da istedi.
İzmir-İstanbul otoyolunun "yap-işlet-devret" modeli ile 44 yıllığına bir firmaya ihale edilirken, başka bir firmanın "22 yıl" önerisi ile geldiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "22 yıl olan konsersiyuma 5 ay ihaleyi vermediler, sonra bir şeyler döndü ihaleyi verdiler, her yıl 1 milyar dolar. 44 yıl verilseydi 22 milyar dolar nereye gidecekti. Devletin yolsuzluğun boyutu budur" dedi.
Kılıçdaroğlu, nereden gelirse gelsin darbelere karşı olduğunu da söyledi. Kılıçdaroğlu, bazı gazetecilerin işten atılmasıyla ilgili ses kayıtları iddialarına ilişkin ise "İnsan vicdan taşıyorsa bir başka kişinin ekmeği ile oynamaz" yorumunu yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın "Halk doğruları öğrenmesin" diye meydan meydan gezdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer doğru adamsa benim sorduğum 10 soruya cevap verir" diye konuştu.
'Üç beş fayans kırıldı, ona üzüldü...'
Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenlere değinen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın burada hayatını kaybeden gençlerin ailesine başsağlığı dilemediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Üç beş fayans kırıldı ona üzüldü, hayatı para üzerine. Anlamakta güçlük çekiyorum" dedi.
"Ekmek almaya giden Berkin Elvan'ın başına isabet eden gaz fişeği ile hayatını kaybettiğini" dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hükümetin görevi o çocuğu öldürenleri bulup, mahkemenin önüne çıkarmak. O çocuğu terörist ilan etti, meydanlarda da yuhalattı. Ölen kişinin arkasından kötü söz söylemek Müslümanlığa yakışır mı?" ifadesini kullandı.
Burak Can Karamanoğlu'nun ölümüne de değinen ve Allah'tan rahmet dileyen Kılıçdaroğlu, halkı provokasyonlara karşı uyardığını hatırlattı.
Burak Can'ın babasıyla telefonda konuştuğunu ve üzüntüsü dile getirdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde aileye taziye ziyaretinde bulunacağını da kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir ülkenin başbakanı şaibeyle yola devam edemez, aklanması lazım. Yüce Divan'da yargılanır, beraat eder, gelir, cumhurbaşkanı mı olacak, başımın üzerinde yeri var. Yeter ki aklansın. Hiç itirazım olmaz" dedi.
"Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve birçok insan tahliye oldu. Dün eski istihbarat müdürü 'İlker Başbuğ'un, Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasını, Oda Tv soruşturmasını bizzat başbakan istedi' dedi. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: "Doğrudur. Gazetelere telefon ettirip yazarları attıran bu değil miydi? Televizyonlara telefon edip, 'şu programları kaldırın, 'Yaşar Nuri Öztürk'ün programı nedir, niye onu çıkardınız' diye kızan o değil miydi? Oydu. Ne olacak, İlker Başbuğ'u da almıştır, 'tutuklayın bunu' demiştir. Demiyor muydu ben bu davaların savcısıyım diye? O söylüyordu, ben söylemiyordum ki. 'Davaların savcısı benim.' Tutuklama isteğinde kim bulunur? Savcı bulunur. O da zaten kendisi söylüyordu, 'ben bu davaların savcısıyım' diye. Sonra kamuoyunun tepkisi üzerine timsah gözyaşları dökmeye başladı. 'İlker Başbuğ'un tutuklanması doğru değildir.' Peki doğru değilse neden tutuklanmasına izin verdin? Neden hemen bir yasa getirmedin, yasa çıkarmadın, Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmasını sağlamadın? Yapabilir miydi? Yapabilirdi. Ama yapmadı. Neden? Çünkü tutuklanmasını o istiyordu da ondan. Şimdi gerçekler ortaya çıktı. Kim bilir bizim daha bilmediğimiz daha ne gerçekler ortaya çıkacak."
"Okullara müfettişler gidiyor ve çocukları sorguluyorlar. O çocuklara el yazılarıyla tutanaklar imzalattırıyorlar. Burada siyaset yapılıyor mu, başbakan kötüleniyor mu gibi... Ne düşünüyorsunuz bu konuda?" sorusunu, Kılıçdaroğlu, "O müfettişler bana gelsin, ben kötülüyorum. Küçük çocuklardan ne istiyorlar? Adı hırsıza çıkmış bir adamdan başbakan olmaz. Adı yalancıya çıkmış bir insandan başbakan olmaz. Adı hırsıza çıkmış bir insana övgüler düzülmez. Adı yolsuzluğa çıkmış bir insanın arkasından gidilmez. Hala bilmiyoruz mu biz bunları? Biliyoruz" diye yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığını açıklamasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Zaman zaman yurttaşların aklına şu soru geliyor: 'Bu hükümet gitti, CHP gelirse istikrar bozulur mu?' Niye bozulsun?" dedi.
"Sizin için, 'CHP ülkeyi yönetemez, siz zaten genel başkan değil genel müdürsünüz, memleket yönetmekten anlamazsınız' ifadeleri kullanılıyor. Ne diyorsunuz bunlara?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Çocukça, ciddiye almadığım şeyler. Ben devlette 27,5 yıl çalıştım. Çok önemli görevlerde bulundum. O nerede çalıştı? Bir sucuk fabrikasında muhasebeciydi. Var mı sucuk fabrikası? Hayır batırdı" yanıtını verdi.
Bağış'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları
Yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ettiğini, uluslararası anlaşmalara imza attığını, devletin çıkarlarını koruduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse benim hakkımda 'şu yolsuzluk yapmıştır' dememiştir. Cumhurbaşkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu'ndan tutun Başbakanlık Teftiş Kurulu'na kadar, TBMM KİT Komisyonu'ndan tutun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı teftiş kurullarına kadar hiçbir raporda, 'Kılıçdaroğlu yolsuzluk yaptı' dememiştir. Diyemez de zaten. Niye desin? Boğazdan aşağı haram lokma inmedikten sonra ne diyecekler?" ifadesini kullandı.
"Meydanlarda CHP ile ilgili 'dinle sorunu olan bir parti' imajı çiziliyor. Dün akşam da bir bakanla ilgili Kuran-ı Kerim ayetleri konusunda bir ses kaydı yayımlandı. Ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Bizim partimizin temel bir kuralı vardır; dinin siyasete alet edilmesini doğru bulmayız . Çünkü din Allah ile kul arasındaki manevi duygudur, o araya bir siyasetçinin girmesini doğru bulmayız. Herkesin inancına, kimliğine saygı gösteririz. İnancı, mezhebi ne olursa olsun bu ülkede yaşıyorsa yurttaşlar arasında ayrım yapmayız. İnanca saygının özünde insana saygı yatar. Dün akşamki ses kayıtlarını ben de dinledim. Kuran-ı Kerim'le alay ediliyor. Üzülerek söylüyorum ama böyle. Bakara Suresi, 'makara' olarak adlandırılıyor. 'Ben her cuma, Google'dan bulurum bir ayet, onu sallarım' diyor. Kim söylüyor bunu? Egemen Bağış. Allah aşkına ben merak ediyorum, herhangi bir CHP'nin ilçe başkanı bunu söyleseydi, şimdi Türkiye'de yer yerinden oynamıştı. Erdoğan, meydan meydan gezmişti, 'bunlar din düşmanıdır' demişti. Şimdi ben Erdoğan'a sormak istiyorum; Sen bu Egemen Bağış'ı ne yapacaksın? Hem rüşvetten yargılanacak, hem de bakın dini nasıl kullandıklarını hep beraber görüyoruz. İstismar ediyorlar. En temel, en manevi ki bir insanın hayatındaki en temiz alandır iman. İmanla yalan bir arada olmayacağına göre... Peygamberimiz, 'imanla yalan bir arada olmaz' diyor. O zaman bunları nereye koyacağız? Hangi sınıfa koyacağız bunları?"
'Seçimler aklanma aracı değil'
"Her şeyi yapıyorlar iktidarda kalmak, keselerini doldurmak, köşeyi dönmek için" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Emin olun yurt dışına kaçmaktan başka bunun başka çaresi yok. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz. Yargılanacak bu, bunun kurtuluşu yok. İhaleye fesat karıştıran bu. Bakın bir iş adamı için telefon açıyor; Adalet Bakanına 'onun mahkum olması lazım' diyor. Sen hakim misin? Bu söylenecek şey mi? Hani adalet? Adaleti o mu dağıtacak, mahkeme mi dağıtacak? İhale verdiği birisine, 'bana dilekçe ver' diyor, 'biz o ihaleyi iptal edelim' diyor. 'Biz başvurmadık' diyor, 'olsun, sen dilekçe ver' diyor ve iptal ediyor onu. Bunun adı ihaleye fesat karıştırmak ve çok ağır suçtur. Kendi sesinden, zaten inkar da etmiyor. Bir ülkenin Başbakanı ihaleye fesat karıştırır mı? Yazık, günah değil mi bu millete? Ama yapıyor. Onun için bunun kurtuluşu yok. 'Ben seçimlerde oy alacağım, aklanacağım.' Hayır efendim. Seçimler aklanma aracı değildir. Aklanacaksan mahkemeye gideceksin, adam gibi yargılanacaksın. 'Ben aklandım' diyeceksin."
Kılıçdaroğlu, "AK Parti'nin üç dönem kuralı var. Bunun kaldırılacağı, Başbakan Erdoğan'ın devam edeceği, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir yol haritası oluşturulacağı konusunda... Bunu nasıl görüyorsunuz?" sorusuna karşılık, şöyle konuştu: "Üç dönem kuralını değiştirebilirler, onun sinyallerini vermeye başladı. Bu, ne demektir? Cumhurbaşkanı olmaktan umudunu tümüyle kesti. Zaten olamaz. Şaibeli bir adamdan cumhurbaşkanı olur mu Allah aşkına? Aklanmamış bir insandan cumhurbaşkanı olur mu? Şunu yapar, gider 'ben Yüce Divan'da yargılanmak istiyorum' der. Biz vereceğiz önümüzdeki günlerde, Erdoğan için de soruşturma komisyonu kurulmasını isteyeceğiz. Onun da aklanmasını isteyeceğiz. Bir ülkenin başbakanı şaibeyle yola devam edemez, aklanması lazım. Yüce Divan'da yargılanır, beraat eder, gelir, cumhurbaşkanı mı olacak, başımın üzerinde yeri var. Yeter ki aklansın. Hiç itirazım olmaz. Ama 'hayır ben bu halimle gideceğim.' Bu halinle sen bu ülkede cumhurbaşkanı olamazsın."
'Cumhurbaşkanlığı makamı derin yara aldı'
"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında ne düşünüyorsunuz, son dönemde bazı imzaladığı yasalar çok tartışıldı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Ben sayın Gül'ün cumhurbaşkanı olarak iyi bir performans çizdiğini kanısında değilim. HSYK'nın Anayasa'ya aykırı olduğunu o da çok iyi biliyordu. Ama imzaladı. Parlamentoda ettiği yemin neydi? 'Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' Bu yemini eden kişi o yasayı imzalayamaz. Bence büyük bir prestij kaybına uğradı, çok büyük ama. Cumhurbaşkanlığı makamı derin bir yara aldı. Doğru bir şey yapmadı" cevabını verdi.
"Cumhurbaşkanı Gül'ün adaylık için adı gündeme gelse ne düşünürsünüz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Başka birinin cumhurbaşkanı olmasını isterim. Herkesi kucaklayan, partizan kimliği öne çıkmamış, partici kimliği çok öne çıkmamış, bütün yurttaşları seven, sayan bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını isterim" değerlendirmesinde bulundu.
"Herhangi bir siyasi partide siyaset yapmamış, ya da bir partiyle ilişkisi olmamış biri mi olmalı diyorsunuz cumhurbaşkanı?" sorusuna karşılık ise Kılıçdaroğlu, "Evet, böyle birisinin olmasını ben çok arzu ederim" dedi. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir aday mı göstereceksiniz?" sorusuna, "Niçin olmasın?" cevabını verdi.
'Türkiye'nin karanlık işlerde ne işi var?'
Kılıçdaroğlu, "Başbakan danışmanı ve THY'de bir yetkili olduğu iddia edilen kişilerin ses kaydı çıktı. 'Nijerya'ya silah taşındığı' anlaşılıyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Vahim bir şey. Silahı gönderen hükümet. THY kendi kendine göndermez" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin karanlık işlerde ne işi var? Türkiye'nin Suriye'de, Mısır'daki, Irak'taki kavgada ne işi var? Bu ülkelerle dost olmak varken, neden kavgalı haldeyiz?" dedi.
"Mısır'la igili bazı ifadelerin yer aldığı birtakım konuşmalar var. Mısır'da başbakan darbecilere çok sert açıklamalar yapıp, meydanlarda bunu bir kampanyaya da dönüştürmüştü. Sonrasında bu süreçle ilgili de bazı ifadeler var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Yasin El Kadı, Bilal'e telefon edince birden bıçak gibi kesildi. Talimatı demek ki Yasin El Kadı'dan alıyor Erdoğan" yanıtını verdi.
'İstanbul'da açık minimize edildi'
Gazetelerde, "Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne saldırı olacağı" yönünde haberlerin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Seçimlerden önce orduyu Suriye'ye sokmak isteyebilir. Buradan Genelkurmay Başkanına seslenmek isterim, Türkiye'yi maceraya sokmayın. Hele hele şaibeli bir başbakan varken. Hele hele bu ülkenin genelkurmay başkanını terörist olarak içeri atmış bir kişi varken. Oraya herhangi bir saldırı yok ama bir provokasyon olabilir. Erdoğan, orduyu oraya sokmak isteyebilir. Herkesin çok dikkatli olması lazım. Türkiye'nin maceraya ihtiyacı yoktur. Ortadoğu bataklığına Türkiye'nin girmeye hakkı da yoktur, yetkisi de" dedi.
"Bunun bir tahmin olup olmadığının" sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, bazı duyumlarının olduğunu söyledi.
"Yerel seçimlerde CHP'nin Ankara, İstanbul ve İzmir'deki durumunun" sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Ankara'da bir sorunumuz yok. İstanbul'da da açık çok minimize edildi. Önümüzdeki süreçte bunun da kapanacağını hep beraber göreceğiz. İstanbul'da da İzmir'de de sorunumuz yok. Bursa, Balıkesir, Manisa, Adana, Hatay bizim için önemli. Buraları alacağız" diye konuştu.
İstanbul'da bir puan farkla AK Parti'nin önde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Ankara'da Mansur Yavaş'ın yarışı önde götürdüğünü, İzmir'de ise bir sorunun bulunmadığını vurguladı.
'İktidardan gitmemek için her şeyi yapar'
"Meydanlarda başbakan, 'CHP, MHP, BDP, cemaat ittifak yaptı' diyor. Böyle bir şey var mı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi: "Aklına ne geliyorsa konuşuyor. CHP, MHP, BDP, cemaat hep beraber olmuşuz, hükümete karşıyız. Nerede biz bir araya geldik ki zaten? Tam tersine bazı yerlerde biz MHP ile rakip partiyiz. Onların belediye başkanlarının olduğu yerde biz de aday çıkarmışız. Nasıl beraber olacağız şimdi? BDP, HDP bir siyasi parti, saygı duyarız. Hiçbir zaman 'siz niye bu partiyi kurdunuz' diye bir eleştirimiz olmadı. Tam tersine onlara da söyledik; 'Erdoğan'ın provokasyonlarına dikkat edin' diye. Çünkü bu, iktidardan gitmemek için her şeyi yapar, cinayet dahi. İktidardan gitmemek için. Çünkü gittiği zaman başına ne geleceğini biliyor. Her şeyi göze alan bir kişi. O nedenle iftira, yalan, dolan her şey var bunda."
Kemal Kılıçdaroğlu, "Dinlemeleri, 'devlet içindeki paralel yapı yapıyor' deniyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna karşılık, "Zaten bir paralel yapı var devletin içinde. Başında Erdoğan, altında dört bakan, altında genel müdürler, altında yolsuzluk yapan iş adamları. Zaten bunlar paralel. Yasal mı bunlar? Hayır yasa dışı. Erdoğan da aile boyu" dedi.