Kılıçdaroğlu: Halkın direnme hakkı ortaya çıkacak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında "Halkın direnme hakkı ortaya çıkacak" dedi.
cumhuriyet.com.trAnayasa konusuna değinen Kılıçdaroğlu, anayasanın devletin çatısını çizen temel belgeler olduğunu, herkesin, halkın oylarıyla oluşturulan bu anayasanın kurallarına uymak zorunda olduğunu belirtti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "CHP'nin Türkiye'nin gündemine ilişkin hiçbir sözü yoktur" dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Hayatımda bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adam görmedim. Sen de duy ağabeyin de duysun. Türkiye'nin gündemi ile ilgili öneri yapıyorum. Gel, milletvekillerini milletin kendisi seçsin, lider seçmesin. Gelir mi? Ağabeyi izin vermez. Vesayet altında başbakanlık yapılmaz" diye konuştu.
AKP iktidarının, yargıyı siyasallaştırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "HSYK'da görev yapan hakimlerin tanımına bakın: Sosyal demokratlar, ülkücüler, cemaatçiler, AKP'liler... Böyle bir yargı sistemine dünyanın hangi ülkesinde güven duyulur? Bir yargıcı siyasi kimliği ile tanımlarsanız ona kim güvenir? Adaleti dağıtacak kişinin namuslu insan olması lazım. Bütün kaygılardan arınması lazım. Vicdanının sesini dinleyip, öyle karar vermesi lazım. Siyasi inancına, dinsel inancına göre adalet sağlayıp dağıtamaz. Yargı ile ilgili düzenleme yaptıklarında 'yanlış yapıyorsunuz' dedim. 'Hayır siz bilmiyorsunuz' dediler. Şimdi, yaptıkları düzenlemelerden kendileri şikayet ediyorlar. İstediği gibi karar vermiyorlar diye. Bir diktatörün beklentisine uygun karar verirse yargı, ona diktatörlüğün yan organı denir. Goebbels ne diyor: 'Führer nasıl karar verecekse Almanya'daki yargıçlar da o paralelde karar vermelidir.' Kimse kusura bakmasın, buna izin vermeyeceğiz. Çıktı, milletvekillerine 'tuzluk' dedi. Ben de kendilerine 'tuzluk' denilen AKP Grubu'na seslendim, 'Siz gerçekten tuzluk musunuz yoksa milletvekili misiniz?' Tek cümle çıkmadı. Bu nedir? Yasama organı yürütmenin vesayeti altında demektir. Son yolsuzluk olaylarında 50'ye yakın AKP milletvekili 'Burada yolsuzluk vardır, gitsinler Yüce Divan'a' diye oy verdi. Yanında oturan arkadaşı, vicdanı ile oy veren milletvekiline 'hain' dedi. 'Hain' diyen kişi asıl yasama organına ihanet ediyor. Asıl hain odur. AKP milletvekillerinin oyları ile dört Bakanın Yüce Divan'a gitmemesi yönünde karar çıktı. AKP Grubu, bir kişinin sözünden çıkmıyor. Milletin değil, bir kişinin. O nedenle ciddi bir sorunumuz var. Eğer ülkede yargı zarar görürse, hukuk olmazsa, adalet olmazsa yabancı sermaye oraya gelmez. Çünkü mal varlığının güveni yoktur. Örnek var. TMSF, hükümetin elindeki el koyma organıdır. En son Show TV'ye el koydular, havuz medyasına teslim ettiler. Nasıl bir düzen bu, anlamak mümkün değil. Nasıl bir gözü karalıktır, anlamak mümkün değil. O nedenle söylüyorum işadamına, işçiye, çiftçiye, hak arayan kim varsa, hepimiz oturup yeniden düşünmek, karar vermek zorundayız. Yeniden bir ulusal kurtuluş savaşını başlatmak zorundayız. Biz ulusal Kurtuluş Savaşı'nı verirken, hiçbir zaman ne inanç ne kimlik ne başka bir ayrım yaptık. Bu topraklarda yaşıyorsak, çocuklarımıza karşı görevlerimiz vardır."
Kılıçdaroğlu'ndan Şamil Tayyar'a ağır sözler: Hain... - VİDEO
'Sizin Roj Tv'den şikayet etmemeniz lazım'
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de anayasanın askıya alındığını, parlamentonun yürütmenin baskısı altında, yargının yürütmenin kontrolü altında olduğunu belirterek, "Bu süreç biraz daha hızlanarak giderse, halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ettiği yemine bağlı kalmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Namus ve şeref kavramı, bizim dokumuz için geleneğimiz için çok önemli kavramlardır. Namus, şeref için, gerekirse her türlü mücadeleyi yaparız. Geleceksin parlamentoya, kürsüye çıkacaksın tarafsız olacağın konusunda 'namus ve şerefim üzerine and içerim' diyeceksin, parlamentodan çıkacaksın, namus ve şerefi çöp sepetine atacaksın. Bunu kabul etmiyoruz. Adam gibi adamsan, namusuna da şerefine de sahip çıkacaksın" diye konuştu.
İstanbul'dan dört televizyonun Mısır'a izinsiz olarak yayın yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, bir hukuk devletinde bunların kabul edilemeyeceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, "O zaman kusura bakmayın, sizin Roj TV'den şikayet etmemeniz lazım. O da Hollanda'dan yayın yapıyor" dedi.
'CHP iktidarında Ortadoğu'ya barış ve huzur gelecek'
Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin yaşadığı sorunlara değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Suriyeli vatandaşlar... Türkiye'de gencecik kızlar pazarlanıyor. Sorumlusu kim? Din, iman edebiyatı yapanlar. Açlıkla karşı karşıyalar. Sorumlusu din, iman edebiyatı yapanlar. Sizin dininiz, imanınız nasıl, vallahi merak ediyorum. Davutoğlu ve ağabeyisi duysun: CHP iktidarında, inşallah benim başbakanlığımda Ortadoğu'ya barış ve huzur gelecek. Hiç kimsenin burnu kanamayacak. Türkiye, yine her zaman olduğu gibi bölgesinin en saygın ülkesi olacak. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal'in cumhuriyetidir. Barış demek Türkiye Cumhuriyeti demektir. Bu felsefeyi toplumun her kesimine yerleştireceğiz. Elbette bütün ülkelerde demokrasi, barış olmasını isteriz. Bizim politikamız, o ülkelerin içişlerine doğrudan müdahale etmemektir. Bizim vizyonumuz da görevimiz de inancımız da budur. Kimse bu gerçeği gözardı etmesin; Türkiye iyi yönetilmiyor. Türkiye'de huzur yok. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: Biz cumhuriyeti kuran partiyiz. Seni kul olmaktan çıkarıp vatandaş yapan partiyiz. Çok partili hayatı getiren partiyiz. Bizim mal varlıklarımıza el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, il ve ilçe başkanlarımız öldürüldü. Geri dönük hesaplaşma içine girmedik, geleceğe baktık. Bu ülkeye sosyal demokrasi getirdik. 'İnsan siyasetin odağında olmalıdır' dedik. Dördüncü devrime hazırlanıyoruz. Bu ülkeye, kaybolan demokrasiyi, özgürlüğü getirmek boynumuzun borcudur."
"Adam gibi adamsan namusuna ve şerefine sahip çıkarsın" - VİDEO
'CHP'nin halk dışında hiç kimseyle özel bir ilişkisi yoktur'
İktidar partisinin CHP'yi "paralelcilerle iş birliği yapıyor" diye suçladığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bu valileri tayin eden CHP mi? Hakimleri, askerleri tayin eden CHP mi? Bizim öyle bir yetkimiz yok. 'Yanlış yapıyorsun' dedik. O, bakanını gönderdi Amerika'ya, 'bir emirleri var mıdır' diye. Her şeyi yaptın, berbat ettin, senin yolsuzlukların ortaya çıktı, dönüyorsun utanmadan CHP'yi suçluyorsun. CHP halkın partisidir, halk dışında hiç kimseyle özel bir ilişkisi yoktur.
Devleti teslim edeceksiniz, sonra aradan 12 yıl geçecek, 'bizi kandırmışlar' diyeceksiniz. Sen çocuk musun? Hani sen dünya lideriydin? Hani siz oyun kurucuydunuz? Ne oldu birden bire sizi kandırdılar. Öyle anlaşılıyor ki yol arkadaşıydı zaten bunlar, şimdi yan çizmeye başladılar. Kimi suçlayacaklar, her zaman olduğu gibi CHP'yi.
Yakında şöyle bir ifade görürseniz şaşmayın, Edirne'de taşkın oldu ya, 'onu da CHP yaptı' diyecekler."
Kılıçdaroğlu, hangi inançtan olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun, bütün vatandaşları kucakladıklarını söyledi. Ülkenin kötü yönetildiğini ve düzlüğe çıkması gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede, huzurun, barışın olması lazım. Kardeş kavgası olmaması lazım, medyanın halkın gözü kulağı olması, yargının bağımsız olması lazım, alın teri dökenlerin kazanması lazım. Kim yapacak? CHP yapacak" dedi.
Anayasada "grev serbesttir" hükmü bulunduğunu hatırlatan ve metal işçilerinin grevinin Bakanlar Kurulu kararı ile ertelenmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Ama bunlar Birleşik Metal-İş'in yasal çerçevede yaptığı grevi yasakladılar. Milli güvenlik nedeniyle yasakladılar, hangi milli güvenlik? Ne oldu, adam mı vuruldu, ne oldu savaş mı çıktı? Hiçbir şey yok ortada, milli güvenlik nedeniyle yasakladılar. Ama işin bam noktası şu; çıkardıkları Bakanlar Kurulu kararı da sahte. Çünkü altında imzası olan bakanlar o tarihte Türkiye'de değil, yurt dışında. Ne demek bu, önceden bunların elinden kararname taslakları alınmış, üstü dolduruluyor, piyasaya sürülüyor. İşte bu hükümet böyle bir hükümet, bu hükümet sahtekarlığı içselleştirmiş bir hükümet. Şimdi ben Davutoğlu'na soruyorum, 'sen o kararnameyi nasıl imzaladın, bakan yokken burada, hangi gerekçeyle imzaladın?' Ağabeyinden mi talimat aldın? Vallahi billahi ağabeyinden almıştır, çünkü onda düşünecek kadar zaman ve kapasite yok."
Kıdem tazminatı konusundaki tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Şimdi kalkmış 'kıdem tazminatını nasıl halledebilirim?' Yürütme konusunda uzmanlar ya sıra geldi işçinin kıdem tazminatına onu da yürütecekler. Diyor ya 'CHP'nin görüşü yoktur' diye. Görüşüm var, kıdem tazminatı konusunda görüşümüz var; işçilerle anlaşmadan buraya getireceğin her teklife, her tasarıya CHP Grubu olarak izin vermeyeceğiz" dedi.
Hükümetin işçilere göz diktiğini ve ellerindeki tüm hakları aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Yine kıdem tazminatında, CHP olarak onların haklarını bu parlamentoda, gerekirse meydanlarda sonuna kadar savunacağız" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu: Kim takar Davutoğlu'nu - VİDEO
'12 Eylül darbe yasalarını tahkim etmek istiyorlar'
İktidarın baskı yönetimini meşrulaştırmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nı eleştirdi. "İç güvenlik diye bir kavram mı kaldı, yasasını getiriyorsunuz" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "12 Eylül darbe yasalarını tahkim etmek istiyorlar, arada boşluklar var, o boşlukları doldurmak istiyorlar. Şu yaptıkları düzenlemeye bakın gerçekten pes, tabanca olursa bir yılla yargılanıyorsun, cezayı alsan da paraya dönüşüyor ve serbest bırakılıyorsun. Sapan olursa iki yılla yargılanıyorsun, ya poşu olursa dört yılla yargılanıyorsun. Adalete bak. Bunların adaleti bu. Şimdi ben 76 milyon yurttaşıma sesleniyorum; eğer siz buna adalet diyorsanız, gidin oyunuzu verin, 'hayır adalet böyle olmaz' diyorsanız, adresiniz belli, yeriniz, yuvanız bellidir, CHP."
'Söz veriyorum o gençlerin en önünde ben olacağım...'
Daha önce Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Artık bundan sonra torba yasa gelmeyecek. Davutoğlu talimat verdi, artık bunlar olmayacak" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu yasa ne? Torba yasa" dedi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Davutoğlu talimat vermişti. İyi de kim takar Davutoğlu'nu. Davutoğlu ayrı, ağabeyi ayrı. Sen bu talimatı verdin, senin Hükümet Sözcün çıktı açıkladı, peki bu yasa ne? Niye geliyor? Senin ağabeyin seni adam yerine koymuyor, başbakan yerine koymuyor, sen dönüp bana diyorsun 'beni başbakan yerine koy' ben seni niye yerine koyum başbakanın. Diktatörlükler böyle gelir, sanal düşman yaratarak gelir. Şimdi yeni İç Güvenlik Yasası getiriyorlar, milletin elini kolunu bağlamak için, sanıyorlar ki PKK'yı kontrol etmek için, PKK'nın hapse düşme diye bir derdi yok ki. Kimin derdi bu dert? Gezi'de eylem yapan gencecik çocukların derdi. Ne diye poşu veya yüzlerine bir şey takıyorlar. Biber gazından korunmak için. 'Bunlar için getiriliyor.' Ne getirirsen getir, hangisini getirirsen getir, söz veriyorum o gençlerin en önünde ben olacağım."
İktidarın yasayı "kamu düzenini sağlamak için getirdiğini" söylediğini de aktaran Kılıçdaroğlu, "Hırsızlık düzenini korumak için getiriyorlar bunu, yapılmak istenen budur" dedi.
Kılıçdaroğlu eliyle işaret etti: Baykal'ın sözüdür bu - VİDEO
'Halkın polisi olacaksan, senin oyuna talibim'
Hatay Dörtyol'da bir AKP milletvekilinin oğlunun bir polisi şikayet ettiğini ve polislerin karakolda tespih tanesi gibi dizildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu da geçti karşısına, oğlu suçluları tespit ediyor. Sonunda ne oldu? Polisler cezalandırıldı, öbürleri ödüllendirildi. 250 bin polis kardeşime sesleniyorum, sen halkın polisi olacaksan, ben senin oyuna talibim, çünkü ben de halkın çıkarlarını savunuyorum" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında polisin saygınlığını koruyacaklarını ve özgürce görevlerini yerine getireceklerini belirtti. Hükümetin yasayı değiştirerek, dinlemeleri de mahkeme kararı olmadan yapmak istediğine değinen Kılıçdaroğlu, daha önce bu hükümete "telekulak hükümeti" dediğini anımsattı.
'CHP olduğu sürece başkanlık sistemi gelmez'
Kılıçdaroğlu, "Tutturmuşlar bir 'başkanlık modeli gelecek Türkiye'ye.' Vatandaşın dikkatini başka yöne çekmek için. En iyi tanımı yapan havuz medyası, bakın bu konuda çok iyi bir başlık attı 'yürütme başkanlığa bağlanacak' diyor. Zaten istediği o" değerlendirmesinde bulundu.
"Oraya çıktı yürütme işini yapamıyor" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Başkanlık modeli gelecek, kendi istediği başkanlık modeli olacak, diktatörlük sistemi olacak, yürütme işleri de oraya bağlanacak, ben onun neleri yürüttüğünü gayet iyi biliyorum. Daha önce ne diyordu; 1993, 'Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı, bir özentinin sonucu, ya da Amerikan emperyalizminin bize tavsiyesidir.' Erdoğan diyor bunu, 93'te. Şimdi ne oldu birden bire, yürütme işi elinden alındı, nasıl yapacak? Başkanlık gelecek ki o işi yapsın, aile boyu bu işi yapıyorlar biliyorsunuz. Bilal oğlanı al, diğerlerini al hepsi profesyonel bu konuda. Bunların bir de genel başkan yardımcıları var, Süleyman Soylu. Ne kadar soylu bir adam bilemezsiniz. Diyor ki AKP'ye geçmeden önce, yani müzik kutusuna para atmadan önce. 'Başbakan yani Erdoğan padişah olmak istiyor, yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet Türkiye'yi yolsuzluk çukurunun içinde batırdı' diyor ozaman. Şimdi ne diyor? Parayı attı artık onun müziğini çalacak. 'Başkanlık sistemi sadece yer yüzünde değil, Avrupa'da, Güney Amerika'da değil, uzayda bile yapılabilecek en önemli sistemlerden birisidir.' Pes vallahi, atma Süleyman bu kadar. Ufak at da civcivler yesin...Ne yaparlarsa yapsınlar, CHP olduğu sürece Başkanlık sistemi gelmez, bunu herkes unutsun."
Kendilerinin derdinin işsize iş bulmak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizim derdimiz, esnaf güler yüzlü sabah siftahını yapsın, bizim derdimiz çiftçinin alın teri varsa, karşılığını alsın, emekli hakettiği aylığı alsın, bizim derdimiz bu. Sanayici üretsin, işsizlik olmasın, biz makam, mevki peşinde değiliz, bizim anlayışımız şudur, Sayın Baykal'ın sözüdür bu; 'siyaset bana ne verecek değil, ben topluma ne vereceğim.' Siyaset budur işte" açıklamasını yaptı.
'Yeni düşman, Merkez Bankası...'
Merkez Bankası'nın "yeni düşman" ilan edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ekonominin kötü gittiğini, bunun sorumlusu olarak da Merkez Bankası'nın gösterilmeye çalışıldığını söyledi.
Hükümetin parlamentoda yetkisi olduğunu ve istediği yasayı çıkarabileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Getirin yasayı çıkarın faizi indirin. Bakın bakalım ne oluyor. Merkez Bankası'na fatura kesecekler, bütün milletimin öğrenmesini istiyorum; bunu söyleyen kişi, iradeden yoksun kişidir, iraden varsa, şikayetin varsa, parlamento burada gelir gereğini adam gibi yaparsın, yapmıyorsan şikayet etme hakkın yoktur" diye konuştu.
Üreten sektörün 176 milyar dolar döviz borcu olduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, "Son 10 günde Merkez Bankası'nı suçladılar, dolar rekor kırdı, bunların oturdukları yerde artan borcu 8 milyar dolar. Bir kişinin hırsı uğruna 8 milyar dolar ek yükün altında girdiler, Türk parasıyla 19 milyar lira" dedi.
Kılıçdaroğlu, bu parayı sonuçta ödeyecek kişinin yine vatandaş olacağını da söyledi.
'Ben Kuşadası'na gittim, İzmir'e değil...'
Hafta sonu Kuşadası ve Selçuk'a gittiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Davutoğlu diyor ki 'ben İzmir'e gittim, o da gitti' pes. Diyorum ya hayatımda bu kadar yalan söyleyen birisini görmedim, ben Kuşadası'na gittim, İzmir'e değil" açıklamasında bulundu.
Buralarda çiftçilerle ve köylülerle sohbet ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, çiftçilerin "bu kadar acı bir tabloyla hiç karşılaşmadık" dediklerini söyledi.
Tarım Kanunu'nun 23. Maddesine göre, "Milli Gelirin yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilmesi" gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu rakamın 2014'te 17 milyar lira olduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Kaç lira verdiler bunlar? 9,5 milyar lira verdiler, diğerini biliyorsunuz ne olduğunu? Ben Ziraat Odaları Birliği Başkanı'nı suçlamıştım, 'neden çiftçinin hakkını savunmuyorsunuz' diye. Sayın Başkanda bana sitemlerini göndermişti. Son 7 yılda, yüzde 1'in altında çiftçiye destek verdikleri için çiftçinin kaybı 44 milyar liradır. Şimdi kardeşim, sen çiftçinin hakkını koruyacaksan, Ziraat odaları birliği olarak hükümet aleyhine dava aç, 44 milyar lirayı iste. Ben de senin arkanda olacağım" diye konuştu.
'İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor'
Davutoğlu'nun mazota desteği yüzde 5 artıracağını söylediğini de aktaran Kılıçdaroğlu, ÖTV ve KDV dolasıyla çiftçinin kullandığı mazottan alınan verginin miktarının ise 9 milyar lira olduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Peki verdikleri destek ne kadar? 500 milyon lira, yüzde 5 artıracak, ne olacak? 525 milyon lira. Verdiği desteğin 18 katını vergi olarak çiftçiden alacak, buna da teşvik diyor. Buna da 'bizim misyonumuz' diyor. Ben sizin misyonunuzu çok iyi biliyorum, sizin misyonunuz halkı soymak, işte böyle soyuyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.
Soya fasulyesi, nohut, fasulye, mercimek gibi ürünlerin hepsinde üretimin düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, iki Trakya büyüklüğünde alanın çiftçi tarafından ekilmediğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ektiğinde alın terinin karşılığını almak istiyorsan, tek bir adresin, düzgün bir adresin var. O da CHP. Gel barış içinde, huzur içinde, herkesin kazandığı bir Türkiye. Sadece kirli adamların değil, herkesin kazandığı bir Türkiye umuduyla..." diyerek sözlerini tamamladı.