Kılıçdaroğlu: Deniyor ki 'Fesih yetkisi yok'... Var kardeşim var
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü'nde İstanbul 3. Bölge muhtarlarıyla bir araya geldi.
DHA
Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu anayasa değişikliği memleketin hangi sorununu çözüyor. Ülkenin sorunlarını çözen Anayasa değişikliği yapıldı mı, yapıldı. Pek çok başbakan döneminde, 1982 Anayasası'nda önemli değişiklikler yapıldı. Rahmetli Ecevit döneminde Anayasa'nın 30'dan fazla maddesi değişti. Koalisyon vardı, ve parlamentodan da oybirliğiyle çıktı. Hiç referanduma da gitmedi. Ama 30'un üstündeki madde memleketin sorunu çözüyordu. Şimdi yapılan değişiklik işsizlik sorunu çözmüyor. Muhtarların sorunu, siyasi partililerin sorununu, Suriyelilerin de sorununu çözmüyor. Hiçbir sorunu çözmüyor. O zaman niye biz bu değişikliği yapıyoruz. Deniyor ki 'Devlette çift başlılığı önleyecek'. Elimizi vicdanımıza koyup düşünelim 'Devlette çift başlılık var mı? Kaç Cumhurbaşkanımızı var. 1. Kaç başbakanımız var. 1. Herkes kendi görevini yapıyor mu, yapıyor. Herkes kendi görevini yapıp bir başkasının görev alanına girmezse çift başlılık olmaz" dedi.
“YENİ MODELDE ÇİFT BAŞLILIK VAR"
Kılıçdaroğlu, “Peki yeni model ne. Yeni modelde çift başlılık var. Cumhurbaşkanı, hem Cumhurbaşkanı hem partisinin genel başkanı olacak. Yani iki şapkası olacak. Oy kullanmadan önce şu soruyu kendimize sormak zorundayız. Cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı tarafsız mı olmalı. Taraflı olursa anlamı başkadır tarafsız olursa anlamı başkadır. Tarafsız olursa 80 milyonu temsil eder. Peki partinin genel başkanı olunca, 80 milyonu temsil edemez, kendisine oy verenleri temsil eder. O zaman tarafsızlık bitiyor ve taraflı bir süreç başlıyor" şeklinde konuştu.
“CUMHURBAŞKANININ KAPISINI DEFALARCA AŞINDIRACAKLARDIR"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir partinin genel başkanı aynı zamanda hakim tayin edecek. Adalete siyaset bulaşmış olacak. Sayın Cumhurbaşkanı tarafsızken hakim tayin edebilir. Ama taraflı bir partinin genel başkanı olduğu zaman hakim tayin ederse hakime karşı güvensizlik çıkar ortaya. Şöyle düşünün. Ben başkanım. Tuttum Anayasa Mahkemesi'ne 15 üyesinden 12'sini tayin ettim. Sonra ne oldu. Herhangi bir nedenle benim yargılanmam söz konusu olacak. Parlamentoda da 400 milletvekili dedi ki 'bu başkanı götürüp yargılamamız lazım'. Nerede yargılanacağım. Benim 15'inden 12'sini tayin ettiğim mahkemede ben yargılanacağım. O yargılamada bana mahkumiyet çıkar mı, çıkmaz. Şunu unutmayın. O hakimler Anayasa Mahkemesi'ne üye olmak için cumhurbaşkanının kapısını defalarca aşındıracaklardır, 'senin emrinden çıkmam' diyeceklerdir. Biz bunu parlamentoda çok gördük. Hakimin tarafsızlığını, bağımsızlığını kaybettiği bir yerde adalet olmaz. Siyasetçinin hakim tayin ettiği yerde adalet olmaz. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Çünkü adalet bir kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur bütün kainat onun etrafından döner. Bir bilgin böyle söylüyorö diye konuştu.
“DENİYOR Kİ 'FESİH YETKİSİ YOK'. VAR KARDEŞİM VAR"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Son günlerde bir tartışma var. Bir kişiye yetki veriyoruz. TBMM'yi feshedebiliyor. Deniyor ki 'fesih yetkisi yok'. Var kardeşim var. Nasıl var anlatayım. Bugünkü Anayasa'da da var. Bugünkü anayasada diyelim ki seçim oldu ve hükümet kurulamadı. 45 gün içinde hükümet kurulamazsa cumhurbaşkanı diyor ki meclisi feshediyorum, memleket hükümetsiz kalmasın o zaman yeniden seçime gidebiliriz'" dedi.
“ŞİMDİ ERKEN SEÇİM KARARINI BİR KİŞİ VERECEK"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Kendisi kendisini feshedebilir. Neden? Halk kendisini seçti. Kendisi diyebilir ki 'Ben seçime gitmek istiyorum' diyebilir. Meclis de kendi iradesiyle kendisini feshedip sonlandırır, kendisi seçime gidebilir. Meclis, süresi dolmadan... Neden, kararı meclis veriyor. Erken seçim olmadı mı oldu. Kim verdi erken seçim kararını TBMM verdi. Şimdi erken seçim kararını bir kişi verecek. Süresi dolmadan feshedecek ve bir kişi diyecek ki ben seni kabul etmiyorum. Bu demokratik açıdan doğru değil. O nedenle sandığa giderken oturup düşünmemiz lazım. Demokrasiyi savunmamız lazım" şeklinde konuştu.
“YENİ MODELDE NE BAŞKAN YARDIMCILARI NE DE BAKANLAR HİÇ KİMSE MİLLETVEKİLİ OLAMAYACAK"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Bugünkü sistemde milletvekillerini seçiyoruz. Çoğunluk partisinin lideri başbakan oluyor. Başbakan kendi kabinesini kuruyor. Cumhurbaşkanı onaylarsa hükümet olarak görevine devam ediyorlar. Yeni modelde ne başkan yardımcıları ne de bakanlar hiç kimse milletvekili olamayacak. Olmayacak. Eğer milletvekillerinin içinden birisini seçiyorsa bakan olarak, milletvekilliğinden istifa etmek zorunda kalacak. Bakanın meclis kürsüsüne gelip milletvekilinin sorusunu cevaplaması mı doğrudur, yoksa 'bırakın bu milletvekillerini canım boşu boşuna seçilip geldiler, bir de çıkıp ona cevap mı vereceğim' anlayışı mı doğrudur. Bakan da olsa milletvekiline meclise gelip hesap vermeli diyorsanız gidip hayır oyu vereceksiniz" dedi.
“KAÇ TANE BAŞKAN YARDIMCISI OLACAK?"
Kılıçdaroğlu, “Soru sordum 'kaç tane başkan yardımcısı olacak?' diye. 1-5-50-100-100, kaç tane? Belli değil. Diyorlar ki 'efendim 1-2 bilmedin 3 tane olacak.' Nerede yazılı? 18 maddeye bakıyorum hiç 3 tane demiyor, 1 ya da 5 tane demiyor. En faza 5 tane olacaktır demiyor. Başkanın takdirine bağlı, kaç tane istese o kadar atayacak. İsterse kendi partisinin il başkanlarını başkan yardımcısı olarak atayacak. En var mı? Engel yok" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Afganistan'da 2 tane başkan yardımcısı olduğunu belirterek, “Türkiye'de sınır yok. Bir de 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor' diyorlar. O zaman gösterin. 18 madde, hadi bin madde olur da bir maddeyi atlamış olursunuz. Gösterin. Başkan yardımcısı istediğin kadar atayabilirsiniz. 'bugünkü başkan atamaz' diyorlar, yarın bir başka başkan gelir atar, sınır yok" şeklinde konuştu.
“ÜLKENİN GELECEĞİ 1 KİŞİYE EMANET EDİLEMEZ"
Kılıçdaroğlu, “Diyorsanız 'sınır istediği kadar başkan yardımcısı tayin etsin'. O zaman gidip 'evet' oyu kullanacaksınız. 'Olmaz bu doğru değildir' diyorsanız, gidip 'hayır' oyu kullanacaksınız. Zor bir tercih değil. Aklımızı kullanacağız oyumuz ona göre kullanacağız. Bunun partilerle ilgisi var mı? Bugün A partisinden birisi başkan olur, yarın B partisinden olur. Ama ülkenin geleceği 1 kişiye emanet edilemez, 80 milyon bir kişiye emanet edilemez. İşin özü budur" dedi.
“BİR KİŞİYE BU KADAR YETKİ VERMEK, O KİŞİYE DE YAZIKTIR, GÜNAHTIR"
Kılıçdaroğlu, “Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili, kararları bir kişi tek başına alabilecek. Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili bütün kararları başkan bir kararname ile düzenleyebilir. Yani bir kararname ile arzu ederse devletin bütün müsteşarlarını, bütün genel müdürlerini, bütün daire başkanların, bütün müftüleri, bütün kaymakamlar, bütün büyükelçileri, bütün komutanları bir kararname ile değiştirebilir. Bir kişiyi ikna ettiğiniz zaman veya bir kişiyi kandırdığınız zaman Türkiye Cumhuriyeti Devletini 24 saatte en geç ele geçirmiş olursunuz. Bu yetkileri veriyorsunuz. 'Bu yetkileri vermek doğrudur' diyorsanız gidip 'evet' oyu kullanın. Çocuklarınıza, vicdanınıza hesap vereceksiniz. Bunun vebali çok ağırdır. 'Bu yetkiler yanlıştır' diyorsanız gidip 'hayır' oyu kullanacaksınız.Türkiye Cumhuriyeti Devleti sıradan bir devlet değildir. Bu memleketin sınırları başka ülkeler tarafından çizilmedi. Bir kişiye bu kadar yetki vermek, o kişiye de yazıktır, günahtır. Nasıl yapacak bu kadar? Bir kişiye dünyanın yetkisini veriyorsunuz, 80 milyonu teslim ediyorsunuz" diye konuştu.
“ADALET MEKANİZMASINDA HÜLLE OLMAZ"
Kılıçdaroğlu, yeni sistemde atamaları da bir kişinin yapacağını, amca, dayı çocuklarının, ilkokul ya da ortaokul mezunu olsa da başkan yardımcısı olabileceğini belirterek “Yetkisi var mı? Var. 'Bu yetki kullanılamaz, böyle bir şey olmaz' diyorlar. Birisi için olmaz ama bir başkası için 'ben yapıyorum arkadaş' olur. Örneği de var. Mevcut sistemde bile hülleyle bu tür atamalar yapılıyor. Bir kişi anayasa mahkemesine üye tayin edilecektir, şartları tutmuyordu, onu kısa süre için müsteşar yardımcısı yaptılar, sonra anayasa mahkemesi üyesi yaptılar. Ben buna itiraz ettim. Bu doğru değildir, 'adalet mekanizmasında hülle olmaz' dedim. Ama yaptılar. Nerede o hakim biliyor musunuz? Şimdi hapiste" dedi.
“AL ARKADAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ TEPE TEPE İSTEDİĞİN GİBİ KULLAN"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir partiliyi alıyorsunuz, özel kalem müdürlüğü üzerinde hiçbir sınava girmeden, devlet memuru yapıyorsunuz. Garibanın çocuğu da alın teri döküyor KPSS sınavlarında 'acaba ben nasıl devlet memuru olurum' diye. Şimdi siz bütün bu yetkileri falan, KPSS kaldırıyorsunuz. Bir kişiye veriyorsunuz yetkiyi. Al arkadaş Türkiye Cumhuriyetini tepe tepe istediğin gibi kullan" dedi.
“ONLAR DA BİLİYORLAR Kİ BEN DOĞRULARI ANLATIYORUM"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Çıkıp ben neden 'evet' neden 'hayır' denmesi gerektiğini anlatıyorum. Meydanlarda dönüp bana hep birlikte 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor' diyorlar. Hatta onların ifadesiyle, kaba bir ifade, özür dileyerek burada kullanıyorum, 'Kılıçdaroğlu yalan söylüyor' diyorlar. Bende onlara gayet makul, gayet akılcı bir çağrı yapıyorum. Medyanın yüzde 90'ı zaten sizin kontrolünüzde, gazeteler sizin kontrolünüzde, televizyonlar sizin kontrolünüzde. Sizin istediğiniz televizyon kanallarına beraber çıkalım. Gelin üçünüz, hatta kurmaylarınızı da alın, ben de tek başıma geleyim. Söz verdim her biriniz yarım saat konuşun, vallahi bana sadece 15 dakika verin. Ben mi doğruyu söylüyorum, siz mi doğruyu söylüyorsunuz, vatandaş evinde otururken seyretsin. Kimin doğruyu söyleyip, söylemediği anlaşılır zaten. Öyle bin maddeyi de tartışmayacağız, topu topu 18 madde. Oturalım konuşalım. Ona gelmiyorlar. Niye kavga edelim, medeni insanlar gibi bir araya gelip konuşmak çok mu zor. Eğer ben doğruyu söylemiyorsam daha iyi ya bundan büyük bir fırsat mı olur. Alırsın eline 18 maddeyi, dersin şu maddede doğruyu söylemiyorsun. Beni mahcup et. Belki bu toplantılara hiç gerek kalmaz. Gelmiyorlar. Niye gelmiyor çünkü onlar da biliyorlar ki ben doğruları anlatıyorum. Onlar da biliyorlar ki ben doğruları anlattıkça, onlar rahatsız oluyor" şeklinde konuştu.
“KÖMÜR DAĞITTIĞIN FAKİR SAYISI ARTMIŞSA, O ÜLKEDE OTURUP DÜŞÜNMEK LAZIM"
Kılıçdaroğlu, “Eğer bir ülkede 15 yıl önce fakire kömür dağıtıyorsan, 15 yıl sonra kömür dağıttığın fakir sayısı artmışsa, o ülkede oturup düşünmek lazım, 15 yılda niye bu fakirlerin sayısı azalmadı. Kişi başına gelir arttı diyorlar, hem de 3 kat arttı. Niye bu aileler hala kömüre muhtaç. Bu sorunun da cevabın ben şu ana kadar almış değilim" dedi.