Kılıçdaroğlu: Bizi dünyaya rezil ettiniz
NTV'nin yayınına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter'ın yasaklanmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyerek, "Gençler düşüncelerini çok kısa, öz ve net bir şekilde aktarıyorlar. Bundan niye ürkelim, niye korkalım? Demek ki o kadar ağır bir suç işlediniz ki Twitter'ı bile yasaklamaya kalktınız" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trKendisini mutlu edenin, gençlerin ve kadınların mitinge yoğun katılım göstermesi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Gençlerin siyasetle ilgisi, onların ülke sorunlarıyla ilgisini ortaya koyuyor. Biz geçmişte, 'Gençler ülkenin sorunlarıyla ilgileniyorlar mı?' diye kaygı duyuyorduk. Özellikle Gezi olaylarından sonra gençlerin öyle olmadığı ortaya çıktı. Onlar ülke sorunları konusunda bizden daha fazla duyarlılar" dedi.
"DEMEK Kİ O KADAR AĞIR BİR SUÇ İŞLEDİNİZ"
Twitter'a erişimin engellenmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Yasaklarla bir ülke yönetilemez. Twitter'ı kim kullanıyor, gençler. 2,5 milyon kişi ilk kez bu seçimlerde oy kullanacak, Twitter'da istediğinizi yazın CHP'nin iktidarında hiçbir yasakçı anlayış olmayacaktır. Neden bunu söylüyorum, gençler zaten Twitter'ı 140 karakterle kullanıyorlar. Düşüncelerini çok kısa, öz ve net bir şekilde aktarıyorlar. Bundan niye ürkelim, niye korkalım? Demek ki o kadar ağır bir suç işlediniz ki Twitter'ı bile yasaklamaya kalktınız. Bırakın onu bizi dünyaya rezil ettiniz" ifadelerini kullandı.
Twitter'a erişimin engellenmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Anayasa'da haberleşme özgürlüğü var. Siz şimdi haberleşme özgürlüğünü kestiniz, yasak getirdiniz. Daha ötesi YouTube'u ve Facebook'u da yasaklayacağını söylemişti. Bunu ancak diktatörlerin olduğu, hüküm sürdüğü ülkelerde görebiliriz. Demokrasilerde böyle bir şey kabul edilemez" şeklinde konuştu.
12 Eylül ve 12 Mart döneminde yasaklar olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ilk defa böyle bir yasaklama ile karşı karşıya kaldıklarını anlattı.
Twitter yasağı ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bu tür yasaklar bizi 3. Dünya ülkesi konumuna düşürür. Ayrıca ülkedeki her olumsuzluğu uluslararası komplolara bağlamak; Avrupa Birliği, faiz lobisi, banka lobisi buralara bağlamak doğru değil. Siz iktidarsınız, varsa bir komplo çıkarırsınız. Kalkıp da kendi başarısızlığınızı başka birisinin üzerine yüklemeye, başka bir ülkeye yüklemeye hiç ama hiç anlam veremiyorum, bu tümüyle beceriksizlik. Sizin varsa elinizde veriler, lobiler varsa ve sizin aleyhinize çalışıyorsa ortaya koyarsınız, herkes öğrenir" şeklinde konuştu.
"EL KAİDE TÜRKİYE'Yİ TEHDİT ETMEYE BAŞLADI"
Niğde'de geçtiğimiz günlerde yaşanan silahlı saldırı ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, cihatçılarla ilgili bu konuda isim verildiğini fakat ayrıntıları konusunda bir açıklama yapılmadığını söyledi. Türkiye'nin dış politikasının yanlış olduğunu, faturasının ise millete çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, "Suriye'de El Kaide'ye destek vermesi, hükümetin oradaki cihatçı militanlara silah göndermesi, Katar'dan gelen parayı onlara göndermesi, faturayı Türkiye'ye çıkardı. Niğde olayı bunun en hafifi. Reyhanlı'da 53 yurttaşımız hayatını kaybetti. Cilvegözü'nde yine patlama oldu 12 veya 13 yurttaşımız hayatını kaybetti. Şimdi baktığımız zaman önümüzdeki süreç içerisinde nasıl bir sonuç çıkacak onu biraz daha net göreceğiz. Çünkü El-Kaide'nin süreç içerisinde, Batı'dan gelen baskıyla Türkiye'nin desteğini çekmesi bu sefer Türkiye'yi tehdit unsuru olarak göremeye başladı ve Türkiye'yi tehdit etmeye başladı" değerlendirmesinde bulundu.
Suriyeli sığınmacıların bazılarının durumunun çok kötü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bazılarının hayatını idame ettirebilmek için ağır faturalar ödeyen sığınmacılar olduğunu kaydetti.
"PROVOKASYONA HAZIR BİR İKTİDAR VAR AMA PROVOKASYONA ALET OLMAYAN DA BİR HALK VAR"
Süleyman Şah Türbesi'nin Türkiye'nin sınırları dışındaki tek toprağı olduğunu ve askerlerin orayı koruduğunu hatırlatan CHP lideri, "Şimdi Erdoğan kaybetmeye başladığı andan itibaren, 'acaba çarkı nasıl tersine döndürürüm' arayışı içinde. Bu bağlamda Suriye'ye girmek isteyebilir. Bu konuda ciddi duyumlar geldi ve bunu biz seslendirdik. Ordunun Suriye bataklığına girmemesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Süleyman Şah Türbesi'nin top atışları ile korunabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu şimdiye kadar herhangi bir saldırı olmadığını ama El Kaide'nin tehdit etmeye başladığına yönelik haberlerin medyada yer aldığını hatırlattı. Genelkurmay'ı Suriye'ye ordu gönderilmemesi konusunda uyardıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Provokasyona izin verilmemeli. Bu çerçevede Erdoğan her şeyi yapabilir, iktidarda kalmamak için. Çünkü gittiğinde ne olacağını ben de biliyorum o da biliyor, sokaktaki yurttaş da biliyor. Neler yaptığını biliyoruz, neleri yaptığını sadece ben değil kendisinin en yakınları da ne yaptığını biliyor. Erdoğan iktidarda kalmak için her türlü şeyi yapabilir" diye konuştu.
Kendisinin partilileri ve vatandaşları provokasyona gelmemeleri konusunda uyardığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "En tipik örneklerinden bir tanesi Burak Can'ın öldürülmesidir. Akşam çıkıyor evinden ve sokakta lambalar söndürülüyor, karartılıyor sokak. Katiller hala yakalanmadı. Ama Erdoğan onu siyasette farklı amaçlarla kullandı" dedi.
AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin "Kemal Kılıçdaroğlu'nun militanları Burak Can'ı öldürdü" ifadelerini, "kargalar bile güler, böyle bir şey olabilir mi?" diyerek tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Provokasyona hazır bir iktidar var ama provokasyona alet olmayan da bir halk var" ifadesini kullandı.
"DEVLETİN VİCDANININ YAPTIĞI BİR OPERASYONDUR BU"
CHP'li belediyelerin yaptığı icraatları anlatan Kılıçdaroğlu, İzmir, Aydın ve İstanbul'un ilçelerindeki belediyelerin yaptığı projeleri anlattı.
Hayatında hiçbir zaman seçmenleri suçlamadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Onu Erdoğan yaptı" dedi.
Kendisinin AKP'ye oy veren yurttaşları suçlamadığını kaydeden CHP lideri, hükümetin kendisine oy veren kitleleri aldattığını söyledi.
MİT'in Başbakan Erdoğan'a Rıza Sarraf ile ilgili bir rapor sunduğunu kaydeden ve Erdoğan'ın raporun verilişinin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen Erdoğan'ın hiçbir adım atmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Bu tablo onların dediği gibi 'paralel devletin' yaptığı bir operasyon değil. Devletin vicdanının yaptığı bir operasyondur bu. Devleti korumaya yönelik yapılan bir operasyondur bu. Devletin sırlarının pazarlandığı, satıldığı bir operasyondur bu. Bakanların satın alındığı başka bir ülkenin yurttaşı tarafından satın alındığı bir operasyondur bu. Bir İçişleri Başkanı, devletin bütün sırlarına vakıf, emniyet istihbarat kendisine bağlı nasıl kalkar da böyle bir ilişkinin içine girer ve devletin yurt sever kurumları, kişileri gözünü bunlara kapatır" diye konuştu.
"Yasakçı olmayacağız, özgürlükçü olacağız" diyen Kılıçdaroğlu, "Twitter'ı yasakladık ne oldu? Bütün özgür dünyadan tepkileri çektik ve dünyaya rezil olduk. Türkiye bunu hak ediyor mu, etmiyor. Gençlerimiz bunu hak ediyor mu, etmiyor. O zaman demek ki tabloyu değiştireceğiz. Ama tabloyu nasıl değiştireceğiz? Sandığa gidip oyumuzu kullanarak. Emin olun şunu söylüyorum; bir bayram havası içerisinde, kol kola, omuz omuza, birleşerek, ayrışmadan sandığa gidin, helalden yana oy kullanın diyorum, haramdan yana değil" şeklinde konuştu.
"GÜNLÜK SICAK SİYASETİN İÇİNE GİRMEDİKLERİ SÜRECE HİÇBİR SORUNUMUZ YOK"
"CHP ile Gülen hareketi arasında bağlantı var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu şu ifadelerle cevap verdi:
"Ben insanların belli bir düşünce veya bir inanç çerçevesinde bir araya gelmelerini hiçbir zaman olumsuz görmedim, hiçbir zaman. İnsanlar gelirler. Kanarya sevenler derneği de var, Fenerbahçe Kulübü de var, Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği de var, Toplumsal Saydamlık Derneği var... İnsanlar belli düşünce çerçevesinde veya belli bir inanç grupları kendi aralarında bir araya gelebilirler. Benim ve partimizin duyarlı olduğu nokta şu; eğer inancı siyasete katarsanız biz ona karşıyız. İnanca saygılıyız, Allah'la kulun arasına kimse giremez. İnsanlar inançlarını özgürce yerine getirebilirler. İnancını özgürce yerine getiremediğini söyleyen her yurttaş, gelsin beni bulsun, onun önüne düşeceğim ve inancını özgürce yerine getirmesi için çaba harcayacağım. Bunun taaddüttünü veriyorum. Ama isteğim, inanç siyasetin malzemesi olmasın. Cemaatler, dini cemaatler de olabilir, dini inanç grupları da olabilir günlük sıcak siyasetin içine girmedikleri sürece hiçbir sorunumuz yok. Elbette ki herkesin bir siyasi görüşü vardır. Ben buna saygı gösteririm. Gider değişik partilere oy verirler, bu da gayet doğaldır zaten. Hepimizin bir inancı var. Ama alıp inancı siyasete malzeme ederseniz biz bunu doğru bulmayız. Partimizin programında da bu var, görüşlerin de bu var. Gülen hareketine de aynı çerçeveden bakıyoruz. Siyasete karışmadığı sürece, belli bir inanç grubu bir araya geliyorsa, ibadetlerini kendilerine özgü koşulları varsa bilmiyorum, yapıyorlarsa saygı duyarız onlara. Herhangi bir şekilde 'niye siz bunu yapıyorsunuz' bir şey söylemiyoruz. Adıyaman'da da Menzil grubu var mesela, bilinen bir gerçektir, hayatın bir gerçeğidir. Biz onlara saygı gösteririz. Ama onlar eğer siyasetin içine girip, inanları siyasetin malzemesi haline getirirlerse doğru bulmayız bunu. Bakış açımız bu. Biz inanç siyasete alet edilirse onu tehlike olarak görürüz ve onu her zaman dillendiririz."
"SİYASETTE BAHAR TEMİZLİĞİ YAPALIM"
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna konu olan bilgi belgelerin paralel devlet tarafından yapılmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlara baktığınız zaman ortada başka bir tablomuz var. Şimdi sürülen savcılar, hakimler hatta savcılar değişti bir daha savcılar. Bazı yolsuzluk dosyalarının üzeri kapatılmaya çalışıldı. Bütün bunlar ortadayken siz kimi suçlayacaksınız? 'Hem suçlu hem güçlü' şu anda iktidarın konumu o. Suçlu ama gücüyle suçunu kapatmaya çalışıyor. Hakimleri değiştiriyor, savcıları değiştiriyor, polisleri, polis amirlerini değiştiriyor" dedi.
TÜRGEV'in kaynaklarını sorgulayan Kılıçdaroğlu, "Devletin en önemli arsaları TÜRGEV'e veriliyor ve çok ucuzdan. Askeri bir alan İstanbul'da boşaltılıyor o askeri alan devlet tarafından satın alınıyor ve TÜRGEV'e çok ucuz bir bedelle kiralanmak üzere son imzayı bekliyor. 17 Aralık'tan sonra İstanbul Defterdarlığında o dosya bekliyor. Her anını biz tespit ediyoruz. Her dakikasını. Dedi ya 'bunlar montajdır' diye. Hiçbirisi montaj değil, montaj olsaydı TİB kayıtlarını açıklardı ve montaj olduğunu ispat ederdi. Ama biz açıkladık TİB kayıtlarını, o açıklayamadı. Biz Sümeyye'nin hangi gün, hangi saatte, hangi sefer sayılı uçakla ve hangi koltukta Ankara'dan İstanbul'a geldiğini biliyoruz. Herşeyi biliyoruz. Arzumuz şu otuzunda sandığa gidecek bu ülkenin insanları, herkesten şunu istiyorum; vicdanınızın sesini dinleyin, o kadar. Başka bir şey söylemek istemiyorum. Çocuklarını düşünsünler, onların geleceğini düşünsünler. Siyaset çok kirlendi. Bakın bahar, ne kadar güzel. Ağaçlar çiçek açmış. Bahar temizliği yapmamız lazım. Siyasette bahar temizliği, temizliği de en iyi kadınlar yapar. Onlar da bahar temizliği yapıyor evlerinde, o zaman gelelim şu temizliği yapalım siyaset kirlilikten arınsın" diye konuştu.
AKŞENER'İN CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAYLIĞI: "PARTİ KİMLİĞİ ÇOK ÖNE ÇIKMAMIŞ BİRİSİNİN OLMASINI ARZU EDERİM"
Dershanelerle ilgili düzenlemenin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, hukukçuların çıkan yasayı incelediklerini, Anayasa'ya aykırılık görmeleri halinde Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, dershaneleri kapatmanın çözüm olmayacağını belirterek, eğitim sisteminin değişmesi gerektiğini kaydetti.
Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, sürecin kimsenin tekelinde olmadığını söylediğini, ve bir arada yaşanması için barıştan yana tavır takınılması gerektiğin aktardı. Kürt sorununun 30 yıldır çözülmemesinin tek sorumlusunun siyasetçiler olduğuna inandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Siyasetçiler zamanında oturup adam gibi düşünüp taşınıp karar verselerdi, bugün bu tablo çok daha farklı olurdu. Ama yapmadılar işi askere havale ettiler. 'Onlar çözecek' dediler. 30 yıllık deneyim bu yolun başarılı olmadığını bize gösterdi" değerlendirmesinde bulundu.
BDP'nin yaptığı bir açıklamanın çok önemli olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "'Bayrak bizim bayrağımızdır' dedi. Bitti. Bakın bu çok önemli bir ortak paydadır. Aynı bayrağa demek ki saygı duyacağız. Aynı bayrak geçerken ayağa kalkacağız. O bayrak eğer 76 milyon yurttaşın bayrağıysa çok önemli bir adımı atmışız. Diğer adımları da atabiliriz. Sonuçta bu ülkede hepimiz beraber yaşayacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin bir kadın olmasını da çok arzu ettiğini belirtti.
MHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki tutumunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Gazetelerden Meral Hanımın ismini ben de okudum. Tabi sonuçta takdir kendisine aittir, partisine aittir. Biz saygı duyarız. Meral hanım, saygıdeğer bir parlamenterdir. Ama ben parti kimliği çok öne çıkmamış birisinin olmasını arzu ederim. Böylece onun tarafsızlığı konusunda hiç kimse endişe duymayacaktır" dedi.
"İKTİDAR FEZLEKELERİ SULANDIRMAK İSTEYECEKTİR"
TBMM'de üzerinde genel görüşme açılması reddedilen eski bakanlarla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir kaygımı ifade edeyim; iktidar fezlekeleri sulandırmak isteyecektir ve olayı kapatmak isteyecektir. İlk göstergesi de şu, sözde bakanlar kendileri ile ilgili soruşturma komisyonu kurulsun diye dilekçe vermişler, fezlekede yazan rüşvet suçu verdikleri dilekçede yok" dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidarın fezleke konusunda çoğunluğuna güvenerek, soruşturma komisyonunda bunları kapatmaya çalışacağını savunarak, "Hayır kapatamazlar. Mümkün değil. Bu ülkenin vicdanı bunu kabul etmez. Kul hakkı yiyen, korunmaz. Korursanız gerçekten de vicdan azabı çekersiniz. Siz soruşturma komisyonunu olayı kapatmak için kurarsanız veya böyle bir girişimde bulunursanız bu doğru olmaz. Demokrasi yara alır. İnsanların siyasete olan güveni temelden sarsılır" değerlendirmesinde bulundu.
Bir ülkede Başbakanın yasa dışı dinlenmesinin asla kabul edilemez olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Başbakanlar eğer yasa dışı işlere bulaşmışlarsa ve bu yasa dışı işlemler şu veya bu gerekçe ile tespit edilmişse, bu bir telefon kaydı olabilir, fotoğraf olabilir, bir başka belge olabilir, bu artık gizlenemez. Bunun kamuoyuna açıklanması lazım. Çünkü Başbakanlar devletin bekası için konuşurken elbette ki onların gerekli güvenliğinin sağlanması lazım. Kriptolu telefonun verilmesinin nedeni odur zaten" diye konuştu.
"ALLAH'IN KELAMIYLA ALAY EDEN ADAMLA AYNI SAFTA DURMUYOR MU?"
Yolsuzluk yapanların değil, kamunun çıkarlarını koruyacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "O nedenle burada suçu alıp Pensilvanya'ya yüklemek, eğer özel hayatla ilgili bir şey olursa hep beraber suçlayalım. Ama fakir fukarayı, garip gurabayı soyacaksın ben sesimi çıkarmayacağım. Olmaz, ben sesimi çıkaracağım" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "yolsuzluk yapanları yanımızda tutmayız" diye yaptığı açıklamayı değerlendiren Arınç, "Doğru yolsuzluk yapanları başınızın üzerinde tutuyorsunuz, yayınızda tutmuyorsunuz. Sayın Arınç'ın vicdanı sızlıyor mu? Bir başbakanın oğlunun evinde o kadar nakit para niye duruyor. İnançlı olduğunu söylüyor Sayın Arınç peki Allah'ın kelamıyla alay eden adamın yanında durmuyor mu, aynı safta durmuyor mu? Bana bunun hesabını verebilir mi? hadi benden vazgeçtik. Sokakta kağıt toplayan adama bunun hesabını verebilir mi? çok derin bir yarılma içindeyiz. Çok derin bir siyasal kirlenme içindeyiz. Türkiye bu yükü kaldıramaz ve bunu temizlememiz lazım. Bunu temizlemenin yolu milletin vicdanından geçiyor" dedi.
Siyasetteki üslup ve kutuplaşmaya ilişkin soruya kutuplaştırmayı kendisinin ortaya koymadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Gerginliği yaratıyor, kutuplaşma yaratıyor, kendi tabanının başka yere kaymasını engellemek için" değerlendirmesinde bulundu.